Güncelleme Tarihi:
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Ömer Karadaş ve klinik hekimleri, koronavirüs ve nörolojik bulguları üzerine bir çalışma yaptı. 239 Kovid-19 hastasının bulgularının incelendiği ve yüz yüze görüşmelerin yapıldığı çalışma, uluslararası bilim dünyasından da büyük ilgi gördü.
Çalışmaya ilişkin AA muhabirine bilgi veren Doç. Dr. Karadaş, salgınla birlikte nörolojinin de öneminin daha çok ortaya çıktığını vurguladı. Karadaş, Kovid-19 ilk ortaya çıktığında belirtilerinin ateş, nefes darlığı ve öksürük olduğunu, ancak zamanla bütün sistemleri özellikle de beyine yönelik tutulumlarının tespit edildiğini söyledi.
SBÜ Gülhane Eğitim ve Araştırması Hastanesi Nöroloji bölümünün martta koronavirüs kliniğine dönüştürüldüğünü ifade eden Karadaş, hazirana kadar 3 ay boyunca serviste tedavi gören hastaları inceleme fırsatı bulduklarını kaydetti.
Avrupa ülkelerindeki koronavirüsle ilgili çalışmalardan farklı bir araştırma yürüttüklerinin altını çizen Karadaş, şöyle devam etti:
"Bizim diğer ülkelerden farkımız, yüz yüze hasta değerleriyle verileri elde etmeye çalıştık. 239 hastayı birebir değerlendirme fırsatı bulduk. Bunların sonucunda, her 3 hastanın birinde nörolojik bulguların olduğunu saptadık. Bu nörolojik bulgular, sadece tek bulgu olarak değil bazı hastalarda 5-6 nörolojik bulguyu bir arada gördük."
Doç. Dr. Ömer Karadaş, Kovid-19'un nörolojik bulgularına ilişkin şu bilgileri aktardı:
"En sık gördüğümüz nörolojik bulgu, baş ağrısıydı. Baş ağrısının dışında bilinç bozuklukları, beyin damar hastalıkları, trigeminal nevralji dediğimiz halk arasında delirten ağrı olarak bilinen ağrı çeşitleri. Kas ağrıları, sinir sistemi tutulumları.
'Klinik duruma etkisi var mı?' diye değerlendirdiğimizde, nörolojik tutulumu olan hastaların hastanede yatış sürelerinin daha fazla olduğunu tespit ettik. Hastanede kalış süreleri daha fazlaydı. Bunların bizim açımızdan şöyle bir durumu var. Klinik durumları da diğer hastalara göre biraz daha ağırdı. Yaşı ileri olan hastalarda ise biraz daha riskli. Bunun üzerine de nörolojik bulguların eklenmesi de durumu daha kritik hale getiriyordu.
Biz de bunları göz önüne alarak standart tedavilere gerekli tedavileri ekledik. Nöroloji kliniğimizde o süreçte hiç hasta kaybımız da olmadı. Hem enfeksiyon hem de nörolojik bulguların tedavi stratejileri açısından gerekli önlemleri aldığımız için ekipçe başarımızı buna borçluyuz."
Doç. Dr. Karadaş, koronavirüs ve nörolojik bulgular üzerinde yapılan Avrupa'daki ilk çalışmada, hastalarla birebir ve yüz yüze bir değerlendirme yapılmadığının altını çizdi.
Nörolojik bulguların neler olduğu, hangi oranda görüldüğü ve hastaların hastanedeki yatış sürelerine ilişkin önemli bir çalışmayı gerçekleştirdiklerini ifade eden Karadaş, şunları kaydetti:
"Koronavirüste yurt dışında koku ve tat alma bozukluğunun çok fazla olduğu söyleniyordu. Biz, bu çalışmada o kadar yüksek olmadığını gördük. Araştırmamızda, baş ağrısının öncelikle yüksek oranda olduğunu tat ve koku alma bozukluklarının ise az oranda olduğunu gördük.
Hastalarda, koku bozukluğunun daha uzun sürdüğünü, tat alma bozukluklarının daha kısa süreli geçtiğini gördük. Tuz alma duyusunun ise daha önce geldiği baharat, acı, sıcaklık gibi durumların ise daha geç yerine geldiğini gördük. Farklı semptomları bulduk ve bunu da bilim insanları ile paylaştık. Hastalarla yüz yüze görüşmeler yaptığımız için buna 'prospektif çalışma' diyoruz. Bütün kliniklerini izleyerek notlarını aldığımız için prospektif anlamda dünyadaki ilk çalışmadır."
Doç. Dr. Karadaş, çalışmanın Kovid-19 hakkında klinisyenlerin nörolojik belirtilerle ilgili farkındalığı artırmalarına yardımcı olacak önemli yeni klinik bilgiler sunduğuna dikkati çekerek, "Bu çalışmada nörolojik bulguların Kovid-19 kliniğinde önemli bir yer tuttuğu ve bu nörolojik belirtilerin iyi bilinmesi erken tanıda yardımcı olabilir." dedi.