Kıskanıyorum çünkü gözüm dışarıda

Güncelleme Tarihi:

Kıskanıyorum çünkü gözüm dışarıda
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2006 06:00

Sevgilimi kıskanıyorum çünkü ona aşığım palavraları bitti. Uzmanlara göre kıskançlığın temelinde çok daha derin sorunlar yatıyor. Eşi aldatma isteği, eşcinsel eğilim, narsizm gibi...

Haberin Devamı

Kıskançlık, herkesin hayatı boyunca birçok zaman karşı karşıya kaldığı bir duygu durumu.
Bazılarını gerçekten çaresiz bırakıyor; çünkü çok yıpratıcı. Bazılarını da kamçılıyor ve itici bir güç haline gelebiliyor; ancak, kıskançlığın patolojik hale geldiği durumlar psikiyatrları ve hastaları bir hayli zorluyor. Çünkü kıskançlık, ona yakalananın adaptasyonunu bozuyor, dep-resyona sürüklüyor, yetersiz olduğu duygusunu hissettiriyor.

Pençesine aldığı insanı yiyip bitiren, beynini altüst eden, hatta fiziksel olarak karın ağrıları çekmesine neden olan bir duygu kıskançlık. O batağa saplandıktan sonra kurtulmak için ciddi olarak çaba sarf etmek gerekiyor. Çünkü, ne açıdan bakılırsa bakılsın 'normal' sınırlarda bir duygu durumu olmadığı herkes tarafından biliniyor ve kabul ediliyor.

Psikiyatri uzmanlarına göre, kıskançlık insanın yapısında varolan bir durum ve hastalık değil. Aksine, sonradan öğrenilen bir şey. Bu açıdan bakılınca, bir duygu durum bozukluğu olarak çıkıyor karşımıza. Genellikle kişilerin özgüven eksikliğinden kaynaklanan bir sorun olarak kabul edilen kıskançlığın temelinde çok daha derin sorunlar yatabiliyor.

Kendi sorunlarını yansıtanlar

İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Sosyal Psikiyatri Servisi doktorlarından Doç.Dr. Doğan Şahin, kıskançlık sorununun çok ciddi olarak ele alınması gereken bir duygu durum bozukluğu olduğunu ve sanıldığının aksine kıskançlık yaşayanların eşlerini delicesine sevmekten uzak olduklarını belirtiyor. Kıskanç insanlar çok farklı problemlerini kıskançlık göstererek yüzeye çıkartıyorlar.

Doç.Dr. Şahin'in izlediği vakalara göre, kıskançlık sorununun üç değişik temeli olabiliyor. Birinci grupta yer alan kıskançlar, paranoid kıskançlar ve başkalarına ilgi, eğilim duyma gibi bilinç dışı fantezileri var. Aslında eşlerini aldatmak isterler. Fakat bunu kendi ahlaklarına yakıştıramaz ve bilinçaltında çatışmalar yaşarlar. Dolayısıyla, başkalarını suçlayarak aslında kendi içlerindeki arzuyla savaşırlar.

Doç.Dr. Şahin, "Bu gruptakiler yobazlar gibidir. Bazı insanlar başkalarını ahlaklı olmamakla, din kurallarına uymamakla yoğun bir şekilde suçlar. Sağlıklı bir dindar ise başkalarıyla bu kadar uğraşmaz. Aynı şekilde eşini veya sevgilisini şiddetli şekilde kıskananlar da bu tür hazlar ve bundan duydukları sıkıntılar-çatışmalar yaşarlar. Birçok kıskancın gerçek durumu maalesef budur ve bunun sevgiyle hiçbir ilgisi yoktur.

Onlar, 'Aslında gözüm dışarıda: ama bunu kendime yediremiyorum ve eşimi suçlayıp bu durumdan kurtuluyorum' demek ister" diyor.

Güvensiz kıskançlar

İkinci kıskançlık tipi ise bağımlı karakterlerin gösterdikleri kıskançlık. Şahin, bu tip kıskançlıkla ilgili şunları söylüyor: "Bağımlı karakterler, kendilerini yeterince
sevilebilir ve değerli bulmazlar; günün birinde mutlaka terk edileceklerini düşünür ve bu korku ile hayatlarını sürdürürler. Sürekli bu korku içinde, 'acaba terk edilir miyim' diye endişe duyduklarından, bunu engellemek adına karşı tarafı sınırlandırmak isterler. Mesela, bir bağımlı kıskanç, eşinin bir iş toplantısına gitmesini dahi istemez. Çünkü, eşinin o toplantıda çekici birini bulacağından korkar. Ona göre, herkes kendisinden cazip, değerli daha sevilebilirdir ve bu nedenle eşi her fırsatta kendisini terk edebilir. Bu yüzden de sosyal yaşamlarım sınırlandırmaya çalışırlar. Bu durum kendine güvensizliğin temel göstergesidir ve içinde sevgi yoktur."

'Bir tek beni beğen'

"Başka bir tür kıskançlık ise narsislerin kıskançlığıdır. Narsisler, partnerlerinin sadece ve sadece kendilerini beğenmesini, kendilerine hayran olmasını ve gözlerinin başka bir şeyi görmemesini isterler. Onların kıskançlıkları çoğunlukla aldatılmayla sınırlı değildir. Entelektüel düzeyde de kendilerinin tercih edilmesini isterler. Eşlerinin bir başka kadını veya erkeği beğenmesine kesinlikle tahammül edemezler. 'Benden başka bir şey beğenme' demenin bir türüdür bu."

Psikiyatri uzmanlarının yaptıkları araştırmalar gösteriyor ki, gerçekte eşcinsel olup, heteroseksüel ilişki yaşayan insanlarda görülen bir tür kıskançlık da var. Ancak bunlar genellikle kendi cinsel arzularına karşı bilinçli değiller. Bu gruptakilerle ilgili olarak, Doç.Dr. Şahin şu bilgileri veriyor: "Bu kişiler eşcinseldir; ama, bu kaygılarını şiddetle bastırır ve duygularını kıskançlık olarak dışa vururlar. Yani, aslında aldatılmayı arzu ederler ve bu arzu onların eşcinsel arzularını provoke ettiği için bir yandan da sorun çıkarırlar."

Çoğu insan bastırıyor

Bu konuya bir hastasıyla örnek veren Doç.Dr. Doğan Şahin şunları anlatıyor:
"Bana genç bir erkek hasta geldi ve eşinin kendisini yakın arkadaşıyla aldattığını anlattı. Önceleri, eşinin kendisini nasıl aldattığı ile ilgili fanteziler kuruyormuş, 'böyle mi yapıyor, öyle mi yapıyor' diye. Sonra eşine o arkadaşıyla grup seks yapmalarını önermiş. Birlikte olmuşlar da... Ve erkek hastam o günden sonra eşine neler hissettiğini günlerce anlattırmış. Patolojik bir hale gelmiş olay. Eşiyle bu konuşmaların ardından birlikte oluyor ve aslında eşini erkek arkadaşından kıskanıyormuş. Bir grup kıskançların aslında böyle fantezileri vardır. Özellikle, partnerlerinin geçmiş cinsel yaşamlarını merak edip anlattıranlar, kendi yaşamak isteyip yaşayamadıklarını anlattırırlar bir bakıma. Bu aynı zamanda heteroseksüel oldukları için kıskançlık yaşayan insanların durumudur."
Psikiyatr Prof.Dr. Nevzat Tarhan ise insanlardaki olumsuz duygulardan en önemlilerinden birinin kıskançlık olduğunu ve bu nedenle genellikle saklama duygusu içine girildiğini belirtiyor. Tarhan'a göre kıskançlık birçok insanda var ve bastırılıyor. Fakat, insanı rekabete iten bu duyguyu daha çok modern hayat teşvik ediyor. Bu anlamda genelde yıkıcı bir duygu haline geliyor. Çünkü istekler bitmiyor ve daha fazlasını istemeye yönelik hayat tarzı destek görüyor.

Kıskançlık üzerine

Kıskançlık daha çok sosyo-ekonomik düzeyi düşük olanlarda görülüyor. Ayrıca, ruh hali kötümser olanlarda, kendine saygısı ve güveni herhangi bir sorun nedeniyle az olanlarda, alkol ve madde bağımlılarında görülüyor. Önemli bir nokta daha var ki, evliliklerin yüzde 50'sinden fazlaında kıskançlık sorunu yaşanıyor. Bu kıskançlıkların bir bölümünde, aşırı kıskançlık nedeniyle şiddete başvuruluyor.

Prof. Dr. Tarhan Erdem

'Düşüncesizce yapılan eylem'


İnsanın yaşayan ruhu üzerinde en zedeleyici duygulardan belki de birincisi kıskançlık. Kıskançlık duygusu altında sahip olma, kendisine öncelik verme istekleri yatar. Sahp olduklarını kaybetme korkusu da kıskançlık duygularını ayaklandırır. Kıskançlık duygularını ayaklandıran başlıca şeyler, eşlerin düşüncesizce yaptığı eylemlerdir. Bir de kıskançlık hezeyanları vardır. Gece eşini uykudan uyandırıp rüyada kimi görüyordun diye soran eşler biliyoruz. Telefona geç cevap verse, kapıyı geç açsa yanlış yorumlarla evde kavga çıkaran, televizyon seyrettirmeyen, gazete okutmayan eşler evde psikolojik terör estirirler. Somut hiçbir dayanağı olmayan böyle suçlamalar, genelde kıskançlık paranoyasının belirtileridir. Bu bir hastalıktır, ilaç tedavisi gerektirir. Asıl üzerinde durulması gereken şey, kıskançlık bu boyuta gelmeden önce yapılacak şeyleri iyi değerlendirmektir.


Kıskanç bir tipseniz kıskançlığınızın patolojik (marazi) olup olmadığını sorgulayın. Patolojik kıskançlık somut olay ve gerçeklere dayanmaz. Hayali aldatılma korkuları vardır ve ihtimalleri olmuş gibi kabul eder. Kuşku fırtınası oluşturan kıskançlık evliliğe zarar verir. Fakat, hafif bir kıskançlık evlilikte harç özelliği taşır. Sevgi ve ilginin bir ifadesidir. Suçlayıcı ve saldırgan olmayan kıskanç bir eş, eşini yüceltir, kimseyle paylaşmaz, ama incitmez de. Böyle kıskançlıklar faydalıdır."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!