Güncelleme Tarihi:
Sağlıklı bir insan kolay kolay kıskanmaz ve başkasıyla da kavga etmez.
Kıskançlık, işlevselliği bozmadıkça bir hastalık da değildir. Ama Kıskançlık, bir kişinin veya bir ilişkinin kaybedilmesinden korkulan, karmaşık bir ruhsal yaşantı ve olumsuz tutumdur. Bunun dışında başkasının sahip olduğuna kendisinin de sahip olma gerekliliğini hissettiren bir duygudur. “Bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanaatine varıldığında takınılan olumsuz tutum”
Bu davranış bozukluğu hayvanlarda da görülmektedir. Mesela bir evde uzun süre bulunan bir kedi bütün ilgiyi kendi üzerine çektiğini hisseder. O eve ikinci bir kedi geldiğinde diğeri ters tavırlar göstererek kıskanç olmaya başlar ve sahibini de protesto eder.
“Merhaba, nasılsın canım?”
“Yoksa o adam sana kötü niyetle mi baktı?”
“Yok, canım benim, hiç öyle şey olur mu; herhalde sen yanlış anlamışsındır”.
Karıkoca ilişkilerinde de kadınlara karşı aşırı hayranlık duyma, abartılı bir şekilde iltifat etme kıskançlığa yol açar. Bu durumlara Kıskançlık Tipi Hezeyanlı bozukluk veya klasik olarak Kıskançlık Paranoyası deriz. Böyle hastaların sadece psikoterapiyle veya hipnozla tedavi edilmesi de etkili olmaz.
Sevgi ve sağlıklı bağlanmalar sağlıklı şeylerken, kıskançlık artık bir hastalık durumuna gelmiş demektir.
O zamanda antipsikotik ilaçlar ve antipsikotik ilaçlarla tedaviye başlamak, sonra da Eşler Terapisiyle yola devam etmek gerekir. Cinsel sadakatsizlik ve aldatma da sıklıkla beraber görülür.
Aşırıya kaçıyorsa antipsikotik grubu ilaçlar verilir. İşi eşini tehdit edip yaralamaya veya öldürmeye kalkanların ise hastanede tedavi edilmesi şarttır.