Güncelleme Tarihi:
Kıskanç insanların yaptığı davranışlar kendilerine göre normal sayılsa da, kıskanılan kişi için aynı durum söz konusu değil. Peki, kıskançlık kadın ve erkek ilişkilerini nasıl etkiliyor? Kıskançlığın altında yatan sebepler neler? Kıskançlıkla ilgili birçok sorunun cevabına Dr. Mehmet Yavuz ışık tutuyor.
Kıskançlık nedir?
Kıskançlık bir nesneyi ya da kişiyi paylaşamama, sahiplenme duygusudur. Kıskançlık insan doğasında var olan doğal bir duygudur. Kıskançlığın sosyal olarak kabul edilen formu imrenme ya da öykünme olarak tabir edebileceğimiz çevremizde gördüğümüz kişilere özenme, kendi benliğinden ödün vermeden onlar gibi olmak istemektir. Bunu yaparken amaç kişinin kendisini geliştirmesi ve motive olması iken, kıskançlık durumunda motivasyon yerini hırslanmaya ve kişinin içini kemiren, kafasının içerisinde yinelenip duran olumsuz düşünlere bırakır.
Bu iki duygulanmayı ikisinin farklı yoğunluklarına ve kişide uyandırdığı duygulara bakarak ayırt edebiliriz. Kişiliği henüz oturmamış çocuklarda tüm duygular çok yoğun yaşandığı gibi kıskançlık da sözsel ve davranışsal ifadelerle kendisini gösterecek şekilde ifade bulur. Çocukların arkadaşlarını kıskandıklarına ve onların canını yakmak istemelerine çok sık şahit olmuşuzdur. Bu durum bazı süreçler yaşandığı takdirde yetişkinlikte de görülebilir.
İkili ilişkilerde kıskançlık nasıl belirir?
Bizim en sık karşılaştığımız kıskançlık hali romantik ilişkilerde yaşananıdır. Aşırı sahiplenme kıskanılan kişiyi rahatsız ettiği kadar bu duyguyu uç noktalarda yaşayan kişi için de tehlikeli (rahatsız edici) bir durumdur. Hem kıskançlık duygusunun kendisi, hem de buna eşlik eden düşünce ve düşüncelerin tetiklediği davranışlar kişinin hayatını çekilmez bir hale sokabilir. Elbette kıskaçlığın hedef aldığı diğer kutup olan kıskanılan kişi için de durum pek iç açıcı olmaz. Eğer duygu zarar verme noktasında yaşanıyorsa, kıskanç kişi mutlaka tedavi görmelidir.
Kıskançlığın altında yatan durumlar nelerdir?
Kıskançlık duygusunun altında yatan birçok sorun olmakla beraber, en sık gözlemlenenler özgüven eksikliği, karşı tarafa güvenmeme ve karşı tarafı kaybetme korkusudur.
Kıskanan kişi geçmişte güveninin sarsılacağı bazı olaylar yaşamış olabilir. Erken çocukluk döneminde yaşanan bazı hadiseler kişinin ruhsal gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin anne-baba arasında geçen sorunlardan dolayı kişinin ailesinin dağılması önemli bir etmen olarak karşımıza çıkabilir. Ebeveynlerden birinin ya da her ikisinin aldatılma gibi güven sarsıcı büyük bir sorun yaşaması ve bunun küçük yaşlarda aile içerisinde çocukların da dahil olduğu bir şekilde dikkatsizce ve özensizce yaşanması ileriki yaşlarda kişinin yaşadığı beraberliklerde de terk edilme, aldatılma gibi olaylara maruz kalması kıskançlık duygusunun uç noktalarda yaşanmasına sebep olabilir.
Geçmişinde böyle bir problem yaşayan kişi, ilişkisinde kıskanç mı olur? > > > >
Geçmişinde böyle bir problem yaşayan kişi, ilişkisinde kıskanç mı olur?
Bu olaylara maruz kalan kişinin ergenlik ve yetişkinlik yıllarında kıskançlık duygusunun yoğun olarak yaşanması ya da bu duygusunun tetiklenmesi için romantik ilişki yaşadığı kişiyle güven sarsıcı bir olay yaşıyor olması da gerekmez. Kişi önlenemez bir şekilde herhangi bir belirti olmaksızın takıntılı olarak bu duyguyu sıkça ve yoğun olarak yaşayabilir. Kaybetme korkusu, sevgiden mahrum kalma durumu kişi için son derece yıkıcıdır. Kişi kıskançlık duygusunun onu bu olumsuz sonuçlardan koruyacağını sanabilir. Kıskançlık duygusuna öfke, değersizlik, mutsuzluk, yalnızlık çaresizlik duyguları da eşlik edebilir. Kıskanç kişi kendinin değerli olmadığını düşünür ve özgüven eksikliği yaşar. Kendisine olan güvensizliğini birlikte olduğu kişiye yansıtarak işleri her iki taraf için de zorlaştırır.
İlişkilerdeki terk edilme korkusu kıskançlığa sebep midir?
İkili ilişkilerde erkek ya da kadın arasında yaşanan bazı olaylar da kıskançlık duygusunun aşırı yaşanmasına neden olabilir. Örnek olarak kişi sürekli olarak eşi tarafından aşağılanıyor, yetersiz görülüyor ve sürekli eleştiriye maruz kalıyor ise kişinin özgüven eksikliği yaşaması ve bundan dolayı da eşini kaybedeceği korkusuna kapılması kıskançlık duymasına yol açabilir. Esasında eşini aşağılayan ve sürekli aşağılayan kişinin bunu yapmasındaki asıl neden, kendisine olan güvensizliği, terk edilmekten korkması olabilir. Terk edilmelerini engellemek için eşini değersiz görerek, eşini kendisine bağımlı hale getirmek istiyor olabilir. Elbette tüm bunlar bilinç düzeyinde yaşanmadığı için kişinin fark etmesi neredeyse imkansızdır.
Aşırı kıskanç kişiler ne gibi davranışlar sergilerler?
Aşırı kıskançlık duygusu yaşayan bir kişi birçok karmaşık duyguyu da beraberinde yaşadığı için son derece tehlikeli davranışlar gösterebilir. Özellikle bu duygu önüne geçilemez bir hal aldığında kişi davranışlarındaki dengesizliği fark etmesine rağmen buna engel olamayabilir. Kıskanan kişi beraber olduğu kişiyi sürekli takip edebilir, telefonlarını, mesajlarını kontrol edebilir. Sahiplendiği kişiyi başkalarıyla iletişim halinde olmaması için eve kapatabilir, ailesi ve arkadaşlarıyla görüşmesini engelleyebilir. Böylece birlikte olduğu kişinin kimse tarafından görülmeyeceğine, fark edilmeyeceğine hükmettiğinden içi bir nebze olsun rahat edebilir ama yine de günün belirli saatlerinde telefonla kontroller yaparak bu durumu sağlamlaştırmak isteyebilir.
Bu davranışın hedefi genellikle kadınlar olurlar. Aşırı kıskanan kişi birlikte olduğu kişiye duygusal ve fiziksel şiddet uygulayabilir, bu kişiyi tehdit edebilir. Kıskançlığın çok ileri düzeyde olduğu durumlarda çiftlerden kıskanan taraf, eşinin farklı cins bir doktor tarafından muayene edilmesini bile tolere edemeyebilerek, ciddi sağlık komplikasyonlarının gelişmesine neden olabilir. Bu nedenle aşırı kıskanç olan kişiler mutlaka tedavi olmalıdırlar.
"ÇOK KISKANAN KİŞİ ÇOK SEVER" DÜŞÜNCESİ DOĞRU MUDUR? > > > > > >
Kıskanılan kişi kendini nasıl hisseder?
Kıskanılan kişi beraberliğin ilk zamanlarında sahiplenilmeyi hoş karşılayabilir. Fakat belli bir süre sonra bu durum iki kişi için de son derece tehlikelidir. Özellikle kıskanç kişi kıskançlığın şiddetini, sıklığını ve süresini arttırdığı durumlarda davranışlarının şiddetini de arttırır. Böyle zamanlarda kıskanılan kişi bu noktaya nasıl geldiklerini dahi kestiremez, işin içinden çıkmak istedikçe daha çok batar ve kıskanan kişinin şüphelerini doğrulayacak şeyler yapmaya başlar.
Kıskanılan kişi kendini kafese konulmuş gibi hisseder, zamanla psikolojisi bozulur, huzursuz olur ve hırpalanır. Kıskanan kişiyle konuşamaz ve kişiye derdini anlatamaz hale geldikleri noktada bu kişiden ayrılma yollarını arar. Daha önce de bahsettiğim gibi kıskanan kişinin terk edilme, sevilmeme ve değer görmeme düşünceleri böylece pekişmiş olur.
"ÇOK KISKANAN KİŞİ ÇOK SEVER" DÜŞÜNCESİ DOĞRU MUDUR?
Romantik ilişkiler, taraflar karşılıklı olarak birbirlerinin hayatlarına müdahil olunmadığı durumlarla sağlıklı olarak ilerler. Önemli olan başkalarının özel hayatına saygı göstermektir. İnsanın sevdiği kişiyi kaybetme korkusu hissetmesi normaldir. Birbirini seven iki insanın birbirlerini ölçülü derecede kıskanıyor olması sevimli bir duygudur ancak aşırı kıskançlık çok sevmeden kaynaklanan bir duygu değildir. Güvensizlikten ve özgüven eksikliğinden kaynaklanır ve tamamen sağlıksız bir durumdur. Aşırı sevgi bağımlılıktan doğar.
Kişi eğer birlikte olduğu kişi olmadan ne yapacağını bilemiyorsa, bütün planlarında o kişi de olacak şekilde hareket ediyor ve aksi bir duruma tahammül edemiyorsa, kıskanır. Bu sevgi türü de kesinlikle sıkıcı ve boğucudur. Sağlıklı ilişkilerde çiftler birbirlerinin benliklerini eritmeden aynı potada var olabilirler. Birbirlerinin farklı zevklerine ve isteklerine değer verirler. Çiftler birbirlerini önemserler, kıskanırlar ama birbirlerini sıkmazlar. Kıskançlık her iki taraf için de aşılması güç bir durumdur.
Aşırı kıskançlığın tedavisi nedir?
Tedavide kıskaçlığın alt sebepleri araştırılır. Kıskançlık kişinin hayatının bir bölümünde foksiyonel bir görev almış olabilir ve kişi bu öğrenmeyi tüm hayatına genellemiş olabilir. Kıskançlığın sorun olduğu noktada eski öğrenilmiş davranış kalıpları daha önce işe yaradığı gibi çalışmıyor demektir. Bu da demek oluyor ki, kişi davranışlarını değiştirmelidir. Tedavi gören kişiden kıskançlık duyduğu noktaları, yaşadığı süreci incelemesi ve tepkilerini gözlemlemesi istenir.
Yapılan incelemeler kişinin kendi davranışlarının farkına varmasını sağlar çünkü kıskançlık genelde farkında olunmadan sergilenir ve büyük çoğunlukla kıskanılan kişinin yakınmaları sonucu ilişkinin çıkmaza girmesi dolayısıyla profesyonel yardıma başvurulur. Kişinin kendine olan ve çevreye olan güveninin kazandırılması sağlanır. Eski davranış kalıplarının yeni duruma uymadığı vurgulanarak, yenilerinin geliştirilmesi için eski otomatik düşüncelerin ve akabinde gelişen rasyonel olmayan tepkilerin değiştirilmesi hedeflenir.
KISKANÇLIK NASIL KONTROL EDİLEBİLİR? > > > >
Kıskançlık duyan kişilere önerileriniz nelerdir?
—Kıskançlık yaratan duygular keşfedilmeli.
—Aşırı kıskançlık duygusunun, hayatın hangi döneminde nasıl edinildiği ve işe yaradığı keşfedilmeli.
—Kıskançlıkla beraber gelen olumsuz duygular tespit edilmeli.
—Olumsuz duyguların yol açtığı otomatik düşünceler fark edilmeli.
—Otomatik düşüncelere verilen rasyonel olmayan tepkilerin yerine yenileri geliştirilmeli.
—Yeni davranış kalıpları test edilerek olumlu kazançları görülmeli ve kişinin hayatına genellemesi sağlanmalı.
—Kişi geçmişte yaşadığı kötü olayları geride bırakmalı.
—Güven duygusu yeniden kazandırılmaya çalışılmalı.
— Kişi sosyal aktivitelere katılabilir, hobiler edinebilir.
—Olumlu düşünceler içine girmeli şüphecilikten uzak durmalı.
—Başkalarının onun hakkındaki düşüncelerini gereğinden fazla önemsememeli.
—Romantik partneri ile sorunlarını açık bir şekilde konuşabilmeli, geleceğe dair korkularının kökenleri tespit edilmeli.
—Tüm bunları sağlıklı bir şekilde yapabilmek ve süreci olabildiğince sancısız geçirebilmek için mutlaka profesyonel bir uzmandan yardım alınmalıdır.
Dr. Mehmet Yavuz
Nöroloji Uzmanı