Kavuşamamanın acısı
"Aşk Doktoru Mehmet Coşkundeniz sadece Mahmure okurları için yazdı!"
Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde platonik sözcüğünün karşısında şu tanımlama var: Gerçekte var olmayan, düşte kalan, hep öyle kalması istenen. Gelin bu tanımı biraz daha geliştirelim.
Aşkı kendi kendinize yaşıyorsunuz. Karşınızdakinin bundan haberi bile yok. Onunla ilgili hayaller kuruyorsunuz. Onu görmek bile sizi heyecanlandırırken, o sizin yanınızdan, geçip gidiyor. Siz heyecandan sapır sapır titrerken, o farkında bile olmuyor. O sizin için hayatınızdaki en önemli kişiyken, siz onun için sıradan birisinizdir. Davranışlarından, konuşmalarından işaretler alıp, umutlanır, bozulur, küsersiniz. Tüm bunlar size acı çektirir. Sürekli bir mutsuzluk, umutsuzluk hali içindesinizdir. Ne yapacağınızı şaşırırsınız. Duygularınızı açmaya cesaretiniz yoktur. Çünkü karşıdan size bir ışık yakılmamaktadır.
Aslında siz sadece müthiş heyecanlı bulduğunuz bir imaja aşıksınızdır. Eğer görüşebilir ve duygularınızı gerçeğe dönüştürebilirseniz, büyük bir olasılıkla büyü anında bozulacaktır. O kişiye hayran olmanız ve belli bir mesafeden gözlemeniz, onun gözünüzde mükemmel bir aşk objesi olarak kalmasına neden olur. Belki de sizin için hiç uygun biri değildir. Belki de bir ilişki yaşamanız kesinlikle mümkün olmayacaktır.
Peki nerede çıkar platonik aşklar karşımıza?
Okul aşkları
Öğrencilik döneminde insanlar zamanının çoğunu okulda geçirir. Okulda platonik aşk beslenen kişi genellikle yaşı daha büyük ve üst sınıflardandır. Okulun, spor takımlarından birinde oynuyordur, tiyatro kolundadır, korodadır. Mutlak bir etkinliğin içindedir. Bu yüzden ulaşılmaz bulunur. Böyle birine platonik aşk besleyen kişi sürekli onun olduğu yerlerde bulunmaya dikkat eder. Maçlarına gider, konserlerini izler. Onunla tanışamasa bile arkadaşlarıyla tanışır. Hatta abartıp, sırf ona yakın olmak için yakın bir arkadaşıyla çıkmaya başlar. Doğal olarak bu durum işi çok daha içinden çıkılmaz bir hale getirir. Hele hele, platonik aşk beslenen kişi bir başkasıyla çıkmaya başlarsa o zaman depresyona bile girebilirsiniz. Çünkü eskiden az da olsa bir umudunuz vardı. Ama artık o da kalmadı.
Yaz aşkları
Özellikle yıllardır aynı yazlığa gidiyorsanız, sürekli gördüğünüz ama tanışma olanağı bulamadığınız biri mutlaka vardır. O sizin yazlık platonik aşkınızdır. Belki tanışmışsınızdır ama asla diğer yazlık arkadaşlarınızla olduğu gibi samimiyet kuramamışsınızdır. Çünkü aşıksınızdır ona. Bu yüzden çekingenlik vardır üzerinizde. Onun yanında hep diken üzerindesinizdir. Her hareketine başka bir anlam yüklemeye çalışırsınız. Her yaz "Bu sefer mutlaka duygularımı açıklayacağım" dersiniz ama bu mümkün olmaz. Bütün yazı, bu umutla geçirirsiniz, yaz biter evinize dönersiniz. Ve yine kendi kendinize söz verirsiniz: Gelecek yaz mutlaka...
Ofis aşkları
İş yeri sürekli birlikte olunan bir yer. Burada sadece platonik değil gerçek aşkların yaşanması da çok doğal. Ama iş yerlerinde platonik aşkların yeşermesine çok müsait bir ortam bulunur. Burada bir ayrım yapmakta fayda var. İş yerinde kadınlar daha çok müdür ya da şef pozisyonundaki erkeklere, erkekler de kendileriyle aynı statüdeki yakın çalışma arkadaşlarına platonik aşk besler (Elbette istisnalar vardır). Burada tanışmamak diye bir şey söz konusu değil. Sonuçta iş icabı da olsa günde birkaç kez konuşulur. Diğer mekanlarda olduğu gibi aynı heyecan ve umut durumu burada da vardır. Platonik aşk besleyen kişi karşı taraftan bir gün iş dışında buluşma teklifi bekler. O teklif büyük olasılıkla hiç gelmez. Bu kez "Hayatında biri mi var?" sorusu gündeme gelir. Bu konuda araştırmalar yapılır. Hayatında biri varsa önce umutsuzluğa düşülür, sonra da "Ben onu daha çok mutlu ederim" denilerek nafile bir mücadelenin içine girilir. Nafile, çünkü karşı tarafın dünyadan haberi yoktur. O sizi sadece bir iş arkadaşı olarak görmektedir. İş yerinde platonik aşkı abartıp "Artık burada çalışamayaçcağım. Onu görmeye dayanamıyorum" diyerek istifa edenlere, iş değiştirenlere de rastlanır.
Semt aşkları
Oturduğunuz mahalle ya da iş yerinizin bulunduğu semt. Köşedeki pastanede tezgahtarlık yapan delikanlı, her sabah aynı saatte gelip peynirli poğaça alan bankacı kıza aşıktır. Liseyi bitirmiş, üniversiteyi kazanamamış ve günlerini evin penceresinde, balkonunda oturarak geçiren genç kız, evinin tam karşısında bulunan berberdeki kalfaya aşıktır. Sürekli bakışırlar ama hiçbir icraat yoktur. Bu konuda bana gelen bir mektup gerçekten çok şaşırtıcıydı. Bir genç kız, evinin karşısındaki bakkalda çalışan gençle 7 yıldır bakıştığını söylüyordu. Tam 7 yıl... Sadece bakışma... Platonik aşkın doruğu bu olsa gerek. Daha küçük yaşlarda genç kızlar mahallenin ağabeylerine, erkekler de mahallenin en güzel kızına platonik aşk besler.
İlk görüşte aşk
Ne adı bilinir ne de başka bir şeyi. Bir an görülür. Sokakta yürürken, otobüste giderken, bir eğlence yerinde, bir toplantıda... Bir daha görme olanağı var mıdır yok mudur bilinmez. İlk görüşte aşık olunur. Sonra günlerce, gecelerce zihinde sadece o vardır. "Nasıl bulacağım?, Kim olduğunu nasıl öğreneceğim?" sorusu beyinde dolaşır durur. Aslında bu tür platonik aşk çabuk unutulur. Çünkü o kişi bir daha görülmezse beyinde yarattığı hayal uçup gider.
Ünlülere duyulan aşk
Sporcu, şarkıcı, film oyuncusu, yazar, manken, sunucu... Toplum tarafından tanınan, bilinen ve beğenilen kişilere duyulan platonik aşk, belki de diğerleri içinde en umutsuz olanıdır. Çünkü ünlü kişi gerçekten erişilmez bir noktadadır. Ama böyle bir aşka düşenler, sanki onunla birlikteymiş gibi yaşamaya başlar. Tüm resimleri kesilir, duvara yapıştırılır. Şarkıcıysa şarkıları ezberlenir, oyuncuysa filmleri izlenir, sunucuysa onun çıkacağı saatte televizyonun başına geçilir... Gazetede onun hakkında çıkmış tüm yazılar kesilir saklanır. Hayatı hakkındaki tüm ayrıntılar öğrenilir. Bu tür platonik aşkı da abartıp, ünlülerin kapılarında yatan, onu bir an görebilmek için gittiği her yere giden, mektuplar yazan insanlar da vardır. Bu platonik aşkın sonu kesinlikle yoktur.
İnternet aşkları
İnternetteki sosyalleşme sitelerinde arkadaş listenizde olan birine aşık olabilirsiniz mesela. Söyleyip söylememek arasında kararsız kalırsınız. Söylerseniz aranızdaki iletişimin tamamen kesilme olasılığı var. Sizi listesinden çıkarabilir. Mesajlarınıza yanıt vermeyebilir. Göze alınması çok zor bir risktir bu. Bu insanla gerçek hayatta da görüşüyorsanız aslında platonizmin bir adım önündesiniz demektir. Yok, başka kentlerde, başka ülkelerde yaşıyorsanız durumunuz gerçekten vahimdir. Ona açılamadığınız gibi, erişebileceğiniz bir noktada da değildir. Bu durum acınızı katlayan bir olgudur.
Aşkta iletişim şart
Platonik aşk insanı hayattan koparır. Yapmanız gereken tek şey her şeyi göze alıp platonik aşk beslediğiniz kişiye duygularınızı açmanızdır. Susmak size hiçbir şey kazandırmaz. Reddedilmekten korkuyorsunuz değil mi? Öyleyse şöyle düşünün. O zaten sizinle değil. Yani reddetse ne olacak? Ne kaybedeceksiniz? Halbuki duygularınızı açarsanız belki de kazançlı çıkacaksınız. Belki de onda da bazı duyguların uyanmasına yol açacaksınız.
Yaşayanlar anlatıyor
Gece evinin sokağındayım
gündüz bindiği otobüste
Rumuz: Meçhul Aşık, Cinsiyet: Erkek, Yaş: 21, Şehir: İzmit
Üniversite öğrencisiyim. 1 yıl sonra da öğretmen olacağım. Yan sınıfımızda okuyan bir kıza delice tutuldum. Yaklaşık 6 ay oluyor. Henüz ona hiçbir şey belli edemedim. Tam bir platonik aşk. Duraklarda onu bekliyorum, bindiği otobüse biniyorum. Beni tanımıyor. Bir kez olsun gözlerine bakamadım. Hep kaçamak bakışlar attım. Bazen geceleri evinin bulunduğu sokaktan geçiyorum. Geçenlerde kütüphaneye gitmiştim. Birkaç dakika sonra o da geldi. Ama inanın utancımdan kıpkırmızı oluyorum. Onu gördüğüm zaman yüreğim cız ediyor, renkten renge giriyorum. Ona aşkımı hiçbir zaman söyleyemeyeceğimi düşünüyorum. Hep onu hayal ediyorum. Aslında kızlarla konuşurken ben o kadar utangaç biri değilim. Ama konu aşk olunca, yapamıyorum işte. Bugüne kadar hiç kimseye duygularımı açamadım. Hep platonik olarak kaldı aşklarım. Oysa ben de sevilmek istiyorum.
Öğretmenime aşığım çok acı çekiyorum
Rumuz: Melek, Cinsiyet: Kadın, Yaş: 17, Şehir: İstanbul
Lise öğrencisiyim. 3 yıldır öğretmenime aşığım. Ne yaptıysam ondan vazgeçemedim. Uzak kalmayı denedim, 6 ay hiç görmedim ama olmadı. Her geçen gün daha da çok bağlanıyorum ona. Onun için her şeyi yapmaya hazırım. Bu aşk yüzünden herkesi karşıma aldım. Arkadaşlarımı, ailemi... Bu aşkın geçmesini bekledim ama geçmiyor. Onda da bana karşı bir şeyler var, bundan eminim. Onun için intihar bile ettim. Ölümün kıyısından döndüm. Kalbim acıyor. Bir insanı kendi canından daha çok sevmenin ne demek olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Çok çaresizim. Çılgınca seviyorum öğretmenimi. Galiba hep böyle platonik olarak kalacak ve ben bu acıyı hep çekeceğim.
Ona ulaşacak bir yol bulmaya çalışıyorum
Rumuz: Tayfun, Cinsiyet: Erkek, Yaş: 20, Şehir: İstanbul
"Bazı şeyler uzaktan da güzel" denir ya, aşkta bu durum geçerli değil. Çünkü platonik aşk çok acı veriyor insana. 4 yıl önce birinden hoşlandım. Sonra aşka döndü duygularım. Lisedeydim o zaman. Mezun olunca görüşemez olduk. Ben de onu unuttuğumu sandım. Derken birkaç yıl sonra yine görmeye başladım onu. Aşkım yeniden alevlendi. En büyük problemim, şu an ona hiçbir şekilde ulaşamamam. Ne bir ortak arkadaşımız var, ne de başka bir şey. 4 yıldır içimi kemiren bu duyguyu yenmek için bir şeyler yapmak istiyorum ama olmuyor. Karşısına çıkıp duygularımı anlatacak cesareti bulamıyorum kendimde. Bir başka insana aşık olabileceğimi sanmıyorum. Bir gün onu başka bir erkekle göreceğim diye ödüm kopuyor.
Bunun adı gerçekten platonik aşk mı?
Rumuz: Ayışığı, Cinsiyet: Kadın, Yaş: 15, Şehir: İzmir
İlk kez aşık oldum. Ama ben bunun platonik bir aşk olup olmadığını dahi bilmiyorum. Bazı günler bana bakıyor ve ilgi gösteriyor. Bazı günlerse hiç umursamıyor. Bu durum da beni deli ediyor. Ortak arkadaşlarımız sayesinde benim duygularımdan haberi var. Duyduğuma göre o da benim hakkımda olumlu şeyler düşünüyormuş. Ama hiçbir girişimde bulunmuyor. Canım acıyor. Bu aşk hiç yaşanmayacak mı? Hep böyle uzaktan uzağa mı seveceğim ben onu? Unutmalı mıyım acaba?
Platonik aşka inanmazdım ama...
Rumuz: Eylül, Cinsiyet: Kadın, Yaş: 23, Şehir: Ankara
23 yaşında, öyle pek ahım şahım güzelliği olmayan ama nedense bazı erkeklerin ilgisini çeken bir kızım. Fakat aşık olduğum adamın ilgisini 3 yıldır bir türlü çekemiyorum. Aşkım karşılıklı mı, bilemiyorum. Kendini ele verecek en ufak bir davranışta bile bulunmuyor. Bazen sıcak ve sevecen bana çok yakın, bazen de buz gibi soğuk ve çok uzak olduğunu hissediyorum. Platonik aşka inanmazdım. 'İnsan nasıl sevdiğini söyleyemez?' derdim. Şimdi ben de söyleyemiyorum. Hep onu kaybetmekten korktuğum için söyleyemedim. Onu unutmak için bir başkasını buldum ama üç gün sürdü. Elimi tuttuğunda ona ihanet ediyormuşum gibi hissettim.