Güncelleme Tarihi:
Kalp yetersizliği, kalbin kasılma gücünün azalmasına bağlı olabileceği gibi, esnekliğinin azalmasıyla da gelişebilir. Esnekliği azalan kalp yeterli oranda dolmaz ve yetmezlik meydana gelebilir. Koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, bazı ilaçların yan etkileri, virüslere bağlı kalp kası iltihabı, şeker hastalığı, aşırı şişmanlık, böbrek yetersizliği, kansızlık ve tiroid bezinin fazla ya da az çalışması da kalp yetersizliğine neden olabilir.
2 milyon insanda var
Yapılan araştırmalara göre ülkemizde 2 milyonun üzerinde insan kalp yetersizliği ile yaşamaktadır. Bu hastaların sağ kalım oranları gerekli tanı ve tedavileri alamadıkları durumlarda bazı kanser türlerinden bile daha kötüdür. Kalp yetersizliğini tek başına bir hastalık olarak kabul etmek doğru değildir, çok farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve kalbi etkileyen tüm hastalıkların son basamağıdır.
Bütün kalp ve damar hastalarının ölümden önceki son durağıdır. Türkiye’de 35 yaş üzeri erişkin popülasyonunda aşikar kalp yetersizliği görülme oranı yüzde 2.9 olduğunu göstermiştir. Bu rakam, daha genç bir nüfusa sahip olmamıza karşın, batı toplumlarından yüksektir. Ülkemizde ortalama kalp yetersizliği yaşı 60 yaş olup batı toplumlarına göre neredeyse 10 yıl daha erken kalp yetersizliği ile karşılaştığımız söylenebilir.
Şeker ve hipertansiyon tetikleyebilir
Kalp yetersizliği yaşamı tehdit eden bir sağlık sorunudur. Koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, bazı ilaçların yan etkileri, virüslere bağlı kalp kası iltihabı, şeker hastalığı, aşırı şişmanlık, böbrek yetersizliği, kansızlık ve tiroid bezinin fazla ya da az çalışması da kalp yetersizliğine neden olabilir. Belirtileri kişiden kişiye değişebilir. Nefes darlığı, yorgunluk, ödem, uyku bozuklukları, depresyon ve göğüs ağrısı gibi çeşitli fiziksel ve duygusal yakınmalar olabilir. Bu yakınmalar hastaların günlük fiziksel ve sosyal aktivitelerini sınırlamakta ve yaşam kalitesini bozar.
Psikolojik destek de çok önemli
Kalp yetersizliği hastalarının eşleri tabii olarak bu durumdan en çok etkilenen kişiler olup, hem eş hem de bakımdan sorumlu rollerini aynı anda yapmak gibi zor bir durumla yüzleşmek zorunda kalabilir. Bu yüzden kalp yetersizliği olan hastalarda hastalığın günlük yaşam üzerindeki etkisini belirlemek için yaşam kalitesinin uygun bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Hastaların sağlık durumları, psikolojik faktörler, ekonomik durumları, sosyal faktörler ve sağlıkla ilgili davranış (ilaç tedavisine uyumsuzluk gibi) parametrelerinin yaşam kalitesini etkilediğini söyleyebiliriz.
Tedavisi nasıl?
Kalp yetersizliği tanısı kardiyologlar tarafından muayene, EKG, kan tetkikleri, ekokardiyografi, gerekirse koroner stent, kardiyak BT veya kardiyak MR ile rahatlıkla konulabilmektedir. Tedavi hastalığın önlenmesi ile başlar ancak hastalık geliştikten sonra bu konuda uzmanlaşmış kardiyologlar, hemşire ve yardımcı sağlık personellerinin olduğu kurumlarda daha sağlıklı yapılmaktadır.
İlaç tedavisi, altta yatan nedenlerin tedavisi, örneğin gerekirse koroner stent, aritmi ve kapak hastalıkları tedavileri, gerekli hastalarda kalp pilleri, ICD ve KRT gibi özel tedaviler ve bazı hastalara kalp nakli ile kalp pompası uygulamaları yapılabilir. Ayrıca yan tedavi olsa da ilaçla tedavi kadar etkili kardiyak rehabilitasyon, bu hastalara psikoloji ve diyet destekleri de mutlaka tedavinin bir parçası olarak planlanmalıdır.