Güncelleme Tarihi:
Sizi biraz tanıyalım...
1976 Adana doğumluyum. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, yaklaşık 4 yıl kadar Milano ve değişik Avrupa ülkelerinde medikal estetik eğitimi aldım. Ardından da özel bir hastanenin estetik bölümünde departman sorumlusu olarak çalışmalarıma devam ettim. Şimdi de yaklaşık 3 yıldır, kendi kliniğimde hastalarıma hizmet veriyorum.
Estetik küçüklüğünüzden beri hayaliniz miydi?
Tıp fakültesi 4. sınıfta bu alanda karar kıldım. Estetik ve özellikle medikal estetik konusunda kongrelere katılmaya başladım. Çok profesonel ilerledim çalışmalarımda.
Medikal estetiği biraz açalım...
Medikal estetik aslında yaş, çevre, kişiye bağlı faktörlerle oluşan yüz ya da beden deformasyonlarının tümünü, cerrahisiz tedavi etmek için kullanılan yöntemlerin hemen hemen hepsi olarak özetlenebilir.
Kliniğinizde en son yenilikleri takip ediyorsunuz, uyguluyorsunuz...
Bu sektör hiçbir zaman yerinde durmuyor; sürekli genişleme, sürekli ilerleme var. Dolayısıyla da sürekli takip edilmesi gerekiyor. Elinizde çok şımarık bir çocuk var ve buna sahip olmanız gerekiyor. Fakat doğru sistemleri, doğru yöntemleri, doğru hastayla buluşturduğunuz zaman mutluluğu yakalayabiliyorsunuz. Kişisel gelişmedeki en büyük etkenlerden birisi işimin hobimle aynı olmasıdır. Dolayısıyla en büyük hobim yenilikleri araştırmaktır.
Fakat bu öyle bir sektör ki her ülkeye, her bölgeye, her yöreye ait çok ön plana çıkmış tedavi protokolleri ve yöntemleri var. Biz İstanbul metropolü olarak değerlendirirsek, Avrupa'ya çok yakınız. Amerika'ya da yakınız fakat estetik isteğimiz Amerikalılar kadar yüksek, fakat titizliğimiz onlar gibi değil. Biraz daha Avrupalılar gibi. Avrupalılar çok fazla estetiğe yakın değiller ama titiz de değiller. Fakat biz bu konuda biraz arada kalmış durumdayız. Çünkü her Avrupa'dan gelen ürün ya da sistem muhteşem olacak diye bir kural yok. En az onlar da bunun dolambaşlı yollarını ve 3. dünya ülkelerine pazarlamayı çok iyi biliyorlar. Dolayısıyla her şeyi yerinde görüp değerlendirip, gerekli merciilerden onay aldıktan sonra, ancak sistemimi çalıştırıyorum ve hastalarla buluşturuyorum. Başarı ancak böyle yakalanabilir.
Son dönemlerde kavitasyonla zayıflama popüler hale geldi. Bu sistem nasıl işliyor?
Aslında kavitasyon, zayıflamaya yardımcı yöntemler arasında popüler. Kavitasyon, şimdiye kadarki yöntemlerden çok daha güçlü. Yanlış bir algılama olmaması açısından bunu özellikle vurguluyorum ki bölgesel incelme ayrı zayıflama ise bambaşka bir yaklaşımdır. Diyet yapılmadan zayıflamanın olması mümkün değildir. Kavitasyon yağ hücresini büyüten ve dolayısı ile biriktiği bölgede fazlalık olarak görülen bölgedeki her bir hücrenin hacmini küçültür yani yağ hücrenizi kompenentlerine ayırır. Yağ hücrenizi iç içe geçmiş matruşkalar gibi düşünün. Dıştaki büyük bebeğinde karakteristiği aynıdır. İçtekinin de gerçek kavitasyonla sağlanan o hücreleri küçültmektir. Hastanın işlem sonrası izlediği 3 yada 4 günlük yağsız yemek ve kalorisi azaltılmış diyet ile direkt yağ hücrelerinin küçüldüğü görülür ve istenilen bölgeden incelme sağlanır.
Herkese uygulanabiliyor mu?
3 yıl önce "Ultralyse" olarak Türkiye'ye getirdiğim bu sistemin ilk kullanıcısıyım. Dolayısı ile çok fazla hasta deneyimine sahibim. Bence sistemleri mükemmel kılan ve sonucu iyi çıkaran kesinlikle kombinasyon tedavileri ve çalışılacak bölgenin ve çalışılacak kişinin iyi seçilmesi. Madrid Complutense Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Jesus A . FDZ - Tresguerres içinde olduğum çalışma grubuyla ortak kararımızda gerçek bir kavitasyonun mutlaka hekim kontrolünde uygulanması gerekliliği bir kez daha savunuldu. Artı vücudunda implant bulunan ya da trombositopeni yani kanamaya meyilli ve steroid tedavisi gören immun supressif hastalar üzerinde de kullanılmaması önerildi.
Faydaları nelerdir? Herhangi bir zararı var mı?
İncelme konusunda istenilen bölgeden yağ yıkımını ve harcanmaya hazır hale getirmesi... En büyük avantajı genel vücut fazlalığı olan hastalar içinde diyetlerine paralel hatta daha hızlı olan vücut şekillenmeleri, kişileri son derece memnun ediyor ve motivasyonlarını artırıyor. Uygulama sırasında oluşan ciddi çınlama hastayı bir miktar rahatsız ediyor o yüzden uygulanmaması gereken hasta grubuna menier gibi kulak rahatsızlığı olan kişilerinde eklememiz gerekli.
Bana göre botoks dolgu ile herkes aynı ifadeye sahip oluyor...
Çok pişman şu an o hasta grubu. Aslında benim hep tariflediğim bir kadın modeli vardır artık o yavaş yavaş Türkiye'de de oturmaya başlıyor. Bir çocuk ya da 2 çocuk annesi, saçını arkadan toplamış, beyaz tişört ve jean'ini giymiş 40'lı yaşların ortasında bazı ince görünen kadınlar var. Böyle kadınların görünümlerinin altında bilmediğiniz bir sürü çabaları var!
Tipik Nişantaşı semti ile adlandırılan kadınlar artık dönüşüm istiyorlar. Çünkü çok estetikli göründüğünüz zaman yaşlı görünüyorsunuz. Önemli olan estetikli olup estetiksiz görünmek, yani yaşınızı göstermemek. Ve biz bazı uygulamalarımızı 'sıvılarla yüz germe' diye adlandırıyoruz artık.
Estetik anlayışınız nedir?
Benim estetik anlayışım, yaşla kaybedilen vurgulayıcı alanların belirginleştirilmesi, daha çökmeye müsait göz yormayan bir yerde de maskelenmesi. Ama güzel yeri aslında ön plana çıkarmalısınız; işte o zaman güzel duruyor. Bazı kadınlar dudağı dekolte olarak görüyorlar. Yani onu ne kadar büyütürlerse o kadar dekolteleri açık gibi geliyor, çok yanlış. Bana da başvuruyorlar bu şekilde ya da daha önceden çalıştığım bir sanatçının dudağını ya da botoksunu istiyorlar. Ama o sahne ışıkları altında, o makyajla güzel ama siz bir bankada çalışan bir memursanız ya da bir doktorsanız ya da bir avukatsınız, o dudaklarla insanların karşısındaki iletişim gücünüzü kaybedersiniz. Bu çok önemli, iletişimle estetiğin bir arada yürümesi gerekiyor. Ve ona göre yapılması gerekiyor.
Peki Türkiye'deki kadınların en büyük şikayet ve isteklerini özetleyebilir misiniz?
En çok yüzde sarkma problemiyle karşılaşıyorum. Kilomuzu sabit tutmayı bilmiyoruz maalesef, 28-35 yaş arasında hamilelik yaşayıp 35 -40 kilo alan hastalar var. Onların bir daha yüz formlarının oturması mümkün değil. Bize sarkma şikayetiyle geliyorlar. Vücutu ilgilendiren bir şikayet ise bölgesel dediğimiz bel, kalça ve basenlerdeki fazlalıklar.
Peki bazı ünlülerin formlarına kavuşabilmek için, uzman olarak sizden destek aldığı haberlerinin medyada çıkmasının size bir dezavantajı var mı?
Elimden geldiğince bu konuda konuşmamaya çalışıyorum. Çünkü Gülben Hanım çok disiplinli bir hasta, o çok ayrı bir isim. Ama diğer yüz ya da vücut çalıştığınız şöhretler o ya da bu sebeple kötü göründüğünde tabii ki ihalesi size kalıyor...
Artık erkekler de estetiğe bir hayli rağbet gösteriyorlar...
Erkek hasta potansiyeli gittikçe yükseliyor. Artık erkekler de daha iyi görünmek için çareyi estetik müdahalelerde arıyor. Ama onlar kadınlar gibi kalkık bir burun yerine, kendilerini daha erkeksi gösterecek sivri bir çeneyi ya da botoksla hafif içe çökük yanakları tercih ediyor. 30- 35 yaş arası hastalardan yuvarlak yüzü olanlar daha vurgulayıcı yüze sahip olmak isteğiyle başvuruyorlar. Elmacık kemiklerini daha belirgin hale getirip, çökük şakakları düzeltebiliyoruz, daha sivri ve köşeli bir çene ve daha dik bakan kaşları botoksla sağlayabiliyoruz.
Mahmure.com Editörü
Begüm Korkmazel