Güncelleme Tarihi:
Psikiyatri Uzmanı Dr. Mahir Yeşildal, aldatma süreci ve ilişkiler üzerindeki etkileri hakkında önemli bilgiler verdi.
“Çok iyi gidiyormuş gibi görünen ilişkilerden daha çok korkuyoruz”
Sadakatsizlik ya da aldatma, daha ziyade evlilik doyumunun düşük olduğu ilişkilerde karşımıza çıkıyor. Bazen çok iyi gidiyormuş gibi görünen, yani evde hiçbir tartışmanın, hiçbir problemin olmadığı ilişkilerden daha fazla korkarız. Çünkü bu, hayatın akışına ters bir şeydir. İnsanlar tartışırlar. Eşler yemeğin tuzu ile ilgili kavga edebilirler ve bütün bunlar çok normaldir. Eğer konuşulmuyorsa, taraflardan birinin konuşmamayı tercih ettiğini ya da konuşamayacak kadar korktuğunu, çekindiğini düşünürüz.
4 farklı aldatma şekli var
Kurt Lewin, yaptığı bir çalışmadan 4 farklı aldatma biçiminden söz ediyor. ‘Bir başkasına âşık olmak’, ‘bir başkası ile cinsellik yaşamak’, ‘bir başkasını da idare etmek’ ve ‘eşi ile cinsel açıdan birlikteyken bir başkasını hayal etmek’. Yani Kurt Lewin aslında bir başkasını hayal etmenin de bir aldatma ve sadakatsizlik biçimi olduğunu ifade ediyor.
Evliliğinden memnun olanların aldatma olasılığı 8 kat daha az
Evliliklerin aslında ‘Evliliğimden memnunum’, ‘Çok memnunum’, ‘Pek çok şey yolunda gidiyor’ gibi tiplere ayrıldığını kaydeden Yeşildal, sözlerini şöyle sürdürdü:
Evlilikten çok memnun olanların az memnun olanlara göre aldatma olasılıkları 8 kat daha az. Evlilik doyumu ne kadar yüksekse, aldatma oranı o kadar düşük oluyor.
Kadınlar duygusal, erkekler cinsel açıdan aldatıyor
Kadınlar aldattıkları zaman, genelde bir başka erkekle duygusal bağ kuruyorlar. Yani bir başkasına âşık oluyorlar. Genelde kadınların aldatma biçimi bu şekilde gerçekleşiyor. Bu biraz da evlilikleri ile ilgili çünkü yapılan çalışmalara göre kadınlar, evliliklerinde duygusal açıdan doydukları zaman daha mutlu oluyorlar. Erkekler ise daha ziyade cinsel açıdan aldatıyorlar. Yani çok fazla duygusal anlamın yüklenmediği, bazen tek gecelik, bazen de uzun yıllar süren cinsel birliktelikler yaşıyorlar. Tam tersinde de şöyle bir şey var; kadınlar genelde duygusal olarak aldatılmaktan korkuyorlar. Yani eşinin onu aldattığını öğrenen bir kadın, duygusal olarak ona âşık olup olmadığı, onu sevip sevmediğinin peşinde koşabiliyor. Erkekler ise eşlerinin onu cinsel olarak aldatmasından çok korkuyorlar. Yani eşinin bir başka erkeğe âşık olması ya da onunla duygusal bir şeyler paylaşması değil de cinsel olarak birlikte olması bir erkek için daha önemli. Bu da ilginç bir paradoks.
Aldatmak, hayal ederek de mümkün
Aldatılma olayı hayali eş konusunda da yani bir başkasını hayal ederken de mümkün. Dolayısıyla da sosyal medya üzerinden pekâlâ söz konusu olabilir. Karşı tarafla fiziksel olarak hiçbir şekilde bir araya gelmemiş olsanız bile kadın veya erkek; biri ile yazışmanız, biri ile sorunlarınızı paylaşmanız, daha sonra o birine karşı duygusal bir şeyler hissetmeniz de aldatma kapsamında değerlendiriliyor.
Başka birinden öğrenilen olay, evliliği bitiriyor
Diyelim ki bir aldatma olayı ortaya çıktı. Onunla ilgili de şöyle bir şey var; eğer aldatılan eş bir üçüncü kişiden aldatıldığını öğreniyorsa, ya da bir başkası tarafından ikaz edilerek öğreniyorsa, o evliliğin bitme ihtimali çok daha yüksek. Ancak aldatan taraf, aldattığını kendisi gelip eşiyle paylaşıp itiraf ettiğinde, o evliliğin bitme ihtimali çok daha düşük oluyor. Bu da çalışmalar açısından ilginç bir veri.”
Kadınlar mı daha çok aldatıyor, erkekler mi?
Aslında erkekler daha çok aldatıyormuş gibi görünür. Toplumsal kabuller de biraz bu yöndedir. Erkeklerin yaptığı şey toplumda normalize edilir ve erkeklerin daha çok aldattığı düşünülür. Oysa ki öyle değil. Özellikle son yıllarda, kadının ekonomik özgürlüğünü de kazanması, öz güveninin de artışına neden oldu ve 40 yaş altı çiftlerde yapılan bir çalışmaya göre erkekler ile kadınların eşlerini aldatma oranları artık birbirine çok yakın.