Güncelleme Tarihi:
Kadınların en sık adet düzensizliği, kasık ve bel ağrıları (pelvik) gibi şikayetler ile kendilerine geldiklerini ifade eden Hacettepe Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Lütfi Önderoğlu, 16–20 ve 38–45 yaşları arasındaki kadınlardan daha çok şikayet aldıklarını kaydederek, "Kadınlar bize daha çok miyon ve yumurtalık kistinin belirtileri ile geliyorlar. Yumurtalık kistinin belirtilerini uzayan adet kanamaları, ağrılar ve ara kanamalar olarak, miyonun belirtilerini ise uzayan kanamalar, ciddi ağrılar ve bulunduğu bölgeye basınç yapmaları başlığı altında ele alabiliriz. Biz kistleri 2'ye ayırıyoruz. Bunlar basit ve kalıcı büyük kompleks yapıdaki kistlerdir. Kimi basit kistler vardır ki, takip sonucu ilaç kullanmadan kendiliğinden geçmektedir. Kimisi vardır ki, büyük kompleks yapıdadır ve cerrahi tedavi gerekmektedir." diye konuştu. Prof. Dr. Önderoğlu yaptığı açıklamada kadınların hiç şikayetlerinin bulunmadığı bir dönemde belirli aralıklarla kontrole gitmeleri gerektiğini belirterek, "Bu kontroller sırasında yıllık yayma (smear) uygulamasının yapılması gerekmektedir. Smear dediğimiz tedavi, henüz tehlike yaratmayacak kadar küçük olan bir mikrobun cam üzerinde görülmesi ve önleminin alınmasıdır. Böylece kadınlarımız rahim ağzı kanserinden korunacaklar. Kontrole gittiğinde bir diğer yaptırması gereken şey, yumurtalık, rahim tedavisi ve ultrasonografisini yaptırmaktır. Diğer önemli nokta ise, yaşa göre momografisi, kemik ölçümü ve kan testlerinin de kontrolünden geçmelidir." dedi. Kadın hastalıkları arasında göğüs ağrıları ile şikayete gelen birçok kadın olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Lütfi Önderoğlu, "Kadınlara bu hastalıkta daha büyük rol düşüyor. Çünkü kadın her ay kendi muayenesini kendisi yapabiliyor ve sorunu hissedebiliyor. Biz meme kanseri belirtilerini göğüste oluşan şekil bozuklukları, kitlelerin oluşması ve meme başı akıntısı olarak sıralayabiliyoruz. Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta adet sonrasında en az ayda bir kez kadının kendini muayene etmesidir. Bu şikayetlerin belirtileri olan hastalar hekimiyle devamlı irtibatta olmalı 1 yıllık veya 2 yıllık momografi ve ultrasona girmelidir. Hastalığa yakalanan insanlar irsi bir sebepten ya da kullandığı ilaçlardan dolayı bu hastalığı taşıyor olabilir. Kadın göğsünü 4 kadraja ayırıp, her bir kadrajını dikkatle inceleyerek problemi kendi teşhis edip bir hekime başvurmalıdır." diye belirtti. Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda koruyucuların önemli bir rolü olduğunu belirten Önderoğlu, "Yapılan şikayetlerde cinsel yolla bulaşan hastalıkların da oranı küçümsenemeyecek kadar yüksek. İlişkide kişiyi güvene alacak önlemler mutlaka olmalı. Ve burada rol en çok kadına düşüyor. Cinsel yolla bulaşan hastalıkları AIDS, siiller, frengi ve bel soğukluğu olarak sıralayabiliriz. Ayrıca siiller (HPV) rahim ağzı kanserine sebep olabiliyor. Bunun yanında kan ürünleri ve kirlenmiş enjektörler bu hastalığın nedenleri arasında." diye konuştu.