Güncelleme Tarihi:
Covid-19 pandemisi ve beraberinde bulaşan sosyal izolasyon, tüm kanser türlerinde olduğu gibi jinekolojik kanserlerin teşhis ve tedavisinde de gecikebilir yol açabiliyor. Covid-19 pandemisi, kanser tedavisi ve hastalığın tanısı için risk altında olan kişilerde tarama testlerinin yapılması konusunda engel teşkil etmiyor. Mart ayından hastanelerde tedavi alanları sınırlandırıldı. Bu nedenle pandemi, kanser tanısı için yapılacak tarama testleri ile tedavi ve takipleri üzerinde bir engel taşımıyor.
BU TESTLER HAYAT KURTARIYOR
Human Papilloma Virüsü (HPV) ise rahim ağzı kanseri oluşumunda önemli bir risk faktörü olup, rahim ağzı kanseri, Pap Smear tarama testiyle klinik belirti vermeyen hücresel değişimlerinin olduğu öncesi öncesi çeviri dahi olabilir tespit edilebiliyor. Bu sayede kanser öncesi terbiye tedavisi tedavi doğuyor. 21-65 yaş arası tüm yeni, düzenli olarak yani 3 yılda bir Pap Smear testi, ya da HPV ile birlikte smear testini (ortak test dediğimiz) 5 yılda bir yaptırarak yeterli önlem almış olurlar. Risk faktör taşıyorsanız veya test ederek sorunlu testin doktorun görüldüğünde bu testin tekrarlanması ya da kolposkopi yapılması gerekiyor.
ÖZELLİKLE KİST VE MİYOMU OLANLAR DİKKAT!
Esasen jinekolojik muayenenin bir parçası haline gelen ultrasonografide hızlı büyüyen miyomların sarkom dediğimiz kötü huylu tümöre dönüşme olasılığının mümkün hale geliyor, yine aynı zamanda rahim ve yumurtalıklar ayrıntılı olarak incelenebiliyor ve böylece şüpheli bir sıraya girmek ileri tetkik ve incelemeler yapılıyor.
Yumurtalık kanserinin kadınlarda yaş grubunda ortaya çıkabilen bir kanser türü olsa da, görülme sıklığının menopoz sonrası ileri yaşa bağlı olarak artar. Erken evrede belirti vermeyen ancak muayenede tanısı konul yanında tedavisi mümkün olan yumurtalık kanseri, tanısı geciktiğinde ise, tedavi süreci de uzayabilen ölümcül bir hastalık haline gelebiliyor.