Güncelleme Tarihi:
Guatr, nodül, hipotiroidi gibi tiroid hastalıklarının en önemli sebebi iyot eksikliğidir. Ayrıca gebelik öncesinde ve gebelik süresince yeterince iyot alımı bebeklerin fiziksel ve zeka gelişimi açısından oldukça önemlidir. Çünkü tiroid hormonlarının üretimi için iyot şarttır ve vücuda dışarıdan alınması gereken bir elementtir. Dünya genelinde iyot eksikliğine bağlı bu sıkıntılar hala devam etmektedir. Ülkemizde 20 yılı aşkın süredir tuzların iyotlanması ile özellikle şehir merkezlerinde büyük oranda bu sorunlar çözülmüştür. Ancak basında ve sosyal medyada doğal tuz, kaya tuzu, Himalaya tuzu, organik tuz gibi adlar altında pazarlanan, yeterince iyot içermeyen ve saklama şartları uygun olmayan tuzların insanımız tarafından kullanımının artması bu konuda endişe vericidir. Normal günlük hayatımızda beslendiğimiz gıdalarla ve su ile alınan iyot miktarının tiroid hormon sentez ihtiyacını karşılamada yetersiz olması nedeniyle mutlaka iyotlu hazır tuz kullanmamız gereklidir.
Etkinliği kanıtlanmamış bitkilerin kullanımı için uyarı
Sağlıklı bir erişkin için günlük önerilen 5-6 gram iyotlu tuz alımı ve sağlıklı beslenmeyle günlük iyot ihtiyacı karşılanmaktadır. Gebeler bu açıdan özel bir gruptur, ihtiyaç biraz daha fazladır ve bu sebeple iyot takviyesi gerekebilir.
Bu konuda yaptığımız bir araştırma ülkemizde bir ilk oldu ve 2017'de American Journal of Therapeutics adlı tıp dergisinde yayınlandı. Bu araştırmamızda herhangi bir tiroid hastalığı ile takip edilmekte olan yaklaşık 550 hastaya anket uyguladık ve tetkiklerini değerlendirdik. Sonuçta tiroid hastalığı olanların yaklaşık yüzde 10'unun tedavi amacıyla düzenli olarak alternatif bazı ürünleri kullandığını tespit ettik. Bu ürünler arasında dereotu yüzde 90'dan fazla oranla ilk sırada yer almıştı. Çalışmamızda tiroid bezi hastalığı için düzenli olarak en az 3 hafta günde 1 bağ dereotu kullananların tiroid hormon düzeylerinin baskılanarak olumsuz etkilendiğini tespit ettik. Ayrıca az sayıda tiroid nodülü olan hastada dereotu kullanımı sonrası nodüllerin büyüdüğünü saptadık. Nodül üzerindeki etki tüketilen dereotu miktarından bağımsızdı. Yani günde 1 bağ tüketenlerde olduğu gibi bu oranın 1/4 bağ miktarı kadar tüketenlerde de nodüllerin hacim olarak büyüdüğünü gördük. Bu çalışma bize aslında bitki veya bitkisel ürünleri tedavi amacıyla kullanırken dikkatli olmak gerektiğini ve üzerinde çalışma yapılmayan, etkinliği kanıtlanmamış bitkilerin, medyada okunan veya kulaktan dolma bilgilerle kullanılmaması gerektiğini bir kez daha göstermiş oldu.
Bu nedenle şu an için tiroid bezi hastalıklarında bilimsel anlamda kanıtlanmış etkisi olan bir bitkisel ajan olmadığından bu tür alternatif veya tamamlayıcı ajanlardan kaçınmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.