Güncelleme Tarihi:
Prof. Çevik, işsizlik sonucunda, kadınlarda ve erkeklerde kültüre ve geleneklere göre farklı tepkilerin ortaya çıkabileceğini kaydetti. Erkeklerin, kendilerini, evlerini geçindirmekle birincil derece sorumlu olarak gördüklerini ve bu nedenle çok daha derin boyutlarda psikolojik sorunlar yaşadıklarını belirten Prof. Çevik,
"İşsizlik sonucunda kişinin, çevresiyle ilişkilerinde yaşadığı sorunların yansımasını gözlemek mümkündür. Kişi, kendini 'acz' içinde hisseder, kendisine olan güveninde de sarsılma yaşanır" diye konuştu. Toplumda kadının, "evin ikincil geçindiricisi" olarak görüldüğünü, bunun da kadında psikolojik bir rahatlama yaşattığını dile getiren Prof. Çevik, "Ancak ev kadını olabilmek için de kadının, eşinin getireceği paraya ihtiyacı var. Para olmadan nasıl yemek yapacak, nasıl çocuklara bakacak? Bütün bunlar birbirine bağlı olaylar" dedi.
Kapkaççılığa Yönelim
İşsizliğin, toplumsal çöküntüye yol açabilecek, önemli sosyal bir olay olduğunu vurgulayan Prof. Çevik, her şeyini kaybetmiş herhangi bir geliri olmayan kişilerin, temel kişilik özellikleri de yatkınsa, suça yönelik davranışlara yönlenebileceklerine işaret etti. Prof. Çevik, bu kişilerin, "gayri kanuni yollara sapabileceklerini, hırsızlık, cepçilik ve kapkaççılık" yapabileceklerini kaydetti. İşsizliğin, aile içi ilişkileri de etkilediğini ifade eden Prof. Çevik, bazı erkeklerin kendine olan güvensizliğini, depresyon yerine aile içinde, karısına ve çocuğuna şiddet gösterme yoluyla yansıttığını söyledi.
"Sorumluluk Artıkça, Yaşanan Stres de Artar''
Prof. Çevik, işsizliğe karşı toplumun her kesiminin tepkisinin aynı olmayacağını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Kişinin belli bir birikimi olmuşsa, birkaç ay boş kalması çok büyük sorun olmayabilir. Ancak, aydan aya aldığı maaşla geçinen bir insan için çok önemli stres etkisi yaratır. İşsiz kalan ve ev geçindirme sorumluluğunda olan bir kişinin yaşayacağı duygular, 'derin ve etkili stres' olacaktır. Ancak böyle bir sorumluluğu olmayan kişinin yaşadığı stres, daha alt seviyelerdedir. İlerlemiş yaşlarda olan ve ev geçindirme durumunda olmayan kişi, 'işsizlik psikolojisi'ni daha rahat aşar. İşsizliğin etkisi, bireyin üstlendiği sorumlulukla da paralel gider."
Prof. Abdülkadir Çevik, işsizliğin, kişide, psikolojik etkilerin yanı sıra sebepsiz ağrılara, vücut sisteminde ve bağırsak fonksiyonlarında aksamalara, kalple, mideyle, tansiyonla ilgili rahatsızlıklara ve deride sorunlara yol açabileceğini kaydetti.
"Patlamaya Hazır..."
İşsiz sayısı çok olan toplumlarda yaşayanların, karamsar ve gelecekle ilgili kaygılarla dolu olacağını dile getiren Prof. Çevik, bu kaygıları yaşayanlarda, "ülkesine ve devletine karşı güven sarsılmaları" meydana gelebileceğini belirtti. Prof. Çevik, ülkesine ve kendisine karşı güveni sarsılan kişinin, yoğun öfke duyguları içinde, "patlamaya hazır", "zedelenebilir",
"rahatsızlığa daha çabuk yakalanabilir" hale geldiğini anlattı.
İşsizlik psikolojisinden çıkabilmek için öncelikle Türkiye'de yatırımların artması, yeni iş imkanları doğmasının gerektiğini ifade eden Prof. Çevik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdiye kadar alışılan 'paradan para kazanma' döneminin en asgari düzeye indirilmesi gerekiyor. Yatırımlardan para kazanılması ve istihdamın artırılması şart ki iş alanları çoğaltılsın ve insanların işsizlik konusunda gelecek kaygıları ortadan kalksın. Yeni iş alanları yaratılmadan, yatırım olmadan bu durumun ortadan kalkması mümkün değil."