Güncelleme Tarihi:
Altın oran denince akla gelen en popüler isim de hiç kuşkusuz Leonardo da Vinci. Başta Mona Lisa olmak üzere Leonardo'nun yapıtlarında altın oran oldukça başarılı bir biçimde kullanılmıştı. Bugünse kendi altın oranımıza "Profiloplasty" uygulamasıyla kavuşmak mümkün.
Profiloplasty özetle, yüzdeki herhangi bir uygulamanın diğer tüm uzuvlarla da uyumlu hale getirilmesi sürecini tanınılıyor ve teoride matematiksel bir sistem iken, pratiğe döküldüğü zaman bir sanat halini alıyor. Kim daha güzel, orantılı bir yüze sahip olmak istemez? Plastik cerrahi ve diğer medikal estetik uygulamalar bu istek etrafında, kusurları gidermek ve güzellikleri öne çıkarmak için çalışıyor. Özellikle yüzümüzde genel beğeniye ve kendi estetik anlayışımıza uygun bir görünüme sahip olmak isteriz. Daha küçük bir burun, dolgun yanaklar, gergin alın gibi... Güzellik anlayışı kültürden kültüre değişse dahi, genel olarak uzlaşılan ve bilimsel olarak da açıklanabilen bir ölçü vardır. Leonardo da Vinci ile popüler olmuş bir kavram olan 'altın oran' kabaca, büyüğün küçüğe oranı olarak ifade edilir. Aslında burnumuzu büyük, çenemizi dar, yanaklarımızı çökük bulup, plastik cerrahiden destek almak isterken, bilerek ya da bilmeyerek bu orana yaklaşmaya çalışmaktayız.
Plastik cerrahi artık bunu daha bilimsel yapıyor ve profiloplasty ile tek bir bölgeyi düzeltmek yerine, onun diğer bölgelerle, örneğin bir burun ameliyatı söz konusuysa, burnun çeneyle, dudaklarla, yanaklarla, alın ve kaşlarla orantısını da gözetip tamamını birbiriyle uyumlu hale getirecek ve ideal orana yaklaştıracak çözümler sunuyor. Yöntemin uygulayıcısı Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Naci Çelik, profiloplasty'nin ne olduğunu, nasıl işlediğini ve beklenen sonuçları hakkında bizi aydınlatıyor...
Profiloplasty nedir?
Profiloplasty, kişinin yandan görünümünü düzeltmeyi amaçlayan işlemlerin tümü olarak tanımlanabilir. Tabii ki yandan görünümde asıl belirleyici faktör burun ve dolayısıyla burnu düzeltici işlem olan rhinoplasty'dir. Maalesef pek çok doktor yüz görünümündeki şikâyet nedeniyle başvuran hastalarda işlemin basitliği ve hastaya maliyetinin fazla olmaması nedeniyle hastalara sadece rhinoplasty işlemini önermişlerdir. Bu da burun ameliyatı olduğu halde hala kendisinin daha güzel ya da daha yakışıklı olduğunu hissetmeyen hastaların sayısının artmasına ve yüze uygun olmayan yapay görünümlü burunların çoğalmasına neden olmuştur. Profiloplasty, hastanın sadece yüzünün yan ve oblik (yan ile karşı arası duruş) görünümünü değerlendirmekle kalmaz, bu görünüm üzerindeki etkisi olan ünitelerin kendi aralarındaki oranları da dikkate alır.
Profiloplasty'nin tek tek plastik cerrahi işlemlerinden farkı nedir?
Profiloplasty, yüzü bir bütün olarak değerlendirir; alın-burun açısı, burun-dudak açısı, burun-çene açısı, çene-çene altı oran, çene-boyun açısı, kulak-burun büyüklüğü oranı gibi oranları da dikkate alarak bir uygulama programı önerir. Örneğin, burun ameliyatı olmak için başvuran iri burunlu bir hastada aynı zamanda iri bir çene varsa, hastanın sadece burnuna yapılacak bir işlem iki şekilde sonuçlanır: Hastanın burnu çeneyle orantılı olacak şekilde iri bırakılır ve sonuçta burun şekil olarak güzel olsa bile hastanın burnu ve çenesi eski iriliğinde kalacağı için yüz hatları kaba olur. Bu tür bir işlem sonrası hasta ve çevresi operasyonun hiçbir işe yaramadığını düşünürler, çünkü iri burun hala iri burundur.
Hastanın burnu küçültülür ama çenenin iriliğine göre ayarlanmaz ve sonuçta yüzle uyumlu olmayan, çok güzel görünümlü bir burun yapılsa bile, son derece yapay görünen ve hastayı kesinlikle mutlu etmeyen orantısız bir burun ortaya çıkar. Böyle bir hastada yapılması gereken işlem aynı operasyonda belki de çene ucundaki kemiğin hafifçe törpülenmesi ve yapılacak burnun yeni çeneye göre ayarlanması olmalıdır ki hasta sonuç olarak yüzüne uyumlu ve hoş bir burna kavuşsun.
Profiloplasty ile neler yapılabilir ve hangi bölgelere uygulanabilir?
Örneğin, alın çok düzse yağ enjeksiyonları ile alın konveks bir şekle getirilebilir. Saç çizgisi çok aşağıda yerleşmiş hem erkek hem de kadınlarda epilasyon ile saçların alınması sağlanarak dar alın daha geniş bir hale getirilebilir ya da saçlar dökülerek saç çizgisinin gerilediği durumlarda saç ekimi yapılabilir. Tüm bu işlemler kişinin yan görünümü üzerinde belirleyici olurlar.
Kaşlar: Düşük kaşlara kaş asma yapılarak kaş ucunun lateral kantusa olan mesafesi artırılarak gözler açığa çıkartılabilir.
Burun: Rhinoplasty işlemi ile burun küçültülebilir, büyültülebilir, ucu kaldırılıp indirilebilir veya burun uzatılıp kısaltilabilir.
Yanaklar: Yaşlı yüzde sarkmış olan yanaklar asılarak kaldırılabilir ya da şişman görünümlü yanaklar daha zayıf görünümlü hale getirilebilir. Elmacık kemikleri belirginleştirilebilir. Yanaklara dolgu yapılarak yüze daha dinlenmiş bir ifade verilebilir.
Dudaklar: Anatomik olarak üst dudak hafifçe alt dudağın (1-2 mm) önündedir ve alt dudak üst dudağa göre daha kalındır. Bazen rhinoplasty adayı bayanlarda işlemin en önemli noktalarından birisi dudağın dolgu maddeleri veya hastanın kendi yağları ile kalınlaştırılmasıdır.
Çene: Profiloplasty'de burundan sonra en etkili faktör çenenin değerlendirilmesidir. Çene ucu problemleri çok çeşitlidir: Ülkemizde en sık görülen deformite, mentumun geride olması ve çene yüksekliğinin kısa olmasıdır. Bu kadınlarda yuvarlak bir yüze neden olurken, erkeklerde de zayıf yüz hatlarına neden olur. Dolayısıyla profiloplasty'de en sık uygulanan çene düzeltici yöntem "augmantasyon mentoplasty", yani çene ucu büyütme ameliyatıdır.
Gıdı bölgesi: Submental bölgedeki yağ fazlalığı hastanın çenesinin olduğundan daha kısa görünmesine yol açar. Bu bölgeye yapılacak basit bir liposuction ya da submental yağ eksizyonu, çene kon turunu düzgünleştirir. Boyun bölgesindeki kırışık deri boyun germe operasyonu ile düzeltilebilir. Bu işlem daha çok, orta yaş ve üzeri hastalarda uygulanmalıdır.
Kulaklar: Kulaklar genel olarak karşıdan veya arkadan bakıldığı zaman deformiteleri daha çok görülen organlar olmakla birlikte, profilden de normal anatomide tüm kulak kepçesinin kıvrımları tam olarak görülmelidir. Kepçe kulak deformitesi olan hastalarda bunun düzeltilmesi yandan görünüme büyük katkıda bulunur.
Uygulama süreci nasıl işliyor?
Başvuran hastaların bir kısmı problemin sadece bir yönünü görebilir, örneğin istediği ölçüde bir burunun dar bir çenede uygun olmayacağını hesap edemeyebilir. Burada rol plastik cerraha düşer. Hastanın ön, yan ve oblik resimleri çekildikten sonra bunlar üzerinde çalışmalar yapılır. Bilgisayar yardımıyla yukarda bahsettiğimiz ünitelerin birbirleriyle ilişkisi ortaya konur ve açılar ile oranlar ölçülür. Ardından uygun görülen düzeltmeler yapılarak hastaya muhtemel sonuçlar sunulur.
Profiloplasty matematik ve bilgisayar programlarıyla kişiye en uygun yüzün kazandırılması mıdır?
Profiloplasty, teoride matematiksel bir işlem iken pratiğe döküldüğü zaman bir sanattır. Basit bir dolgu işlemi bir medikal estetisyen tarafından yapılabilir. Bir burun ameliyatını kulak-burun- boğaz doktoru yapabilir. Yanaklara dışardan verilecek dolgu malzemeleriyle bir dermatolog tarafından şekil verilebilir. Hatta bir oftalmolog göz kapaklarınız ve kaşlarınıza estetik operasyon yapabilir. Ancak sadece bir plastik cerrah bunların hepsini ve daha fazlasını bir arada değerlendirerek sizin için en uygun operasyon veya operasyonlar dizisini önerip uygulayabilir.
Profiloplasty uygulanmış hasta, tek bir işlem görmüş hastaya oranla ne kazanır?
Profiloplasty ile genel bir uyumlulaştırma süreci, hastaya her şeyden önce özgüven, harcadığı zaman ve paranın tam karşılığını aldığı tatminini kazandırır. Burun ameliyatı olduktan sonra, güzel bir buruna ama yine de güzel olmayan bir yüze, ya da defalarca burun ameliyatı olup memnun kalmayanlara mutlaka rastlanmıştır. Profiloplasty, yüzün herhangi bir uzvundaki radikal değişikliğin diğer uzuvlarla mutlaka uyumlulaştırılması ve efsanevi 'altın oran'a yaklaştırılması prensibiyle çalışır. Profiloplasty, uzun vadede daha ekonomik ve tatmini yüksek sonuçlar vaat eder. Hastane, anestezi, muayene gibi farklı zamanlarda yapılsa yüksek bütçeli olacak işlemler, bir arada yapıldığı için daha ekonomik olmakta, iyileşme sürecine de bir seferde girilmekte ve sonuçlar daha yüz güldürücü olmaktadır.
Altın oran nedir?
Altın oran, doğadaki varlıkların yapılarında bulunan özel bir orandır. Altın oran kabaca, büyüğün küçüğe oranıdır. Bu oran özellikle sanat ve mimaride yüzyıllarca uygulanmıştır. Doğada en belirgin olarak altın oran insan vücudunda, kabuklu deniz hayvanlarında ve ağaç dallarında görülmektedir. Başka bir deyişle altın oran, dikdörtgenin en estetik görünecek uzunlukta uzun kenarının kısa kenarına oranıdır. Sanatçılar, bilim adamlan ve tasarımcılar, araştırmalarını ya da çalışmalannı yaparken ya da ürünlerini ortaya koyarlarken orantıları altın oran uyumuna göre belirlenmiş insan bedenini ölçü olarak alırlar.
Leonardo da Vinci ve Corbusier tasarımlarını yaparken altın oran sayısına göre belirlenmiş insan vücudunu ölçü almışlardır. Günümüz mimarlarının en önemli başvuru kitaplarından biri olan Neufert'te de altın orana göre belirlenmiş insan vücudu temel alınmaktadır. İnsan vücudunda altın oran için verilebilecek ilk örnek, göbek ile ayak arasındaki uzaklık bir birim olarak kabul edildiğinde, insan boyunun 1,618'e karşılık gelmesidir.
Bunun dışında vücudumuzda yer alan diğer bazı altın oranlar şöyledir: Parmak ucu-dirsek arası/el bileği-dirsek arası; omuz hizasından başucuna olan mesafe/kafa boyu; göbek-başucu arası mesafe/omuz hizasından başucuna alan mesafe; göbek-diz arası/diz-ayak ucu arası. İnsan yüzünde de birçok altın oran vardır ki özellikle bu konu, yüz estetiğini daha çok yakından ilgilendiriyor. Ancak bu oranlandırma, bilim adamları ve sanatkarların beraberce kabul ettikleri "ideal bir insan yüzü" için geçerlidir. Yani her insanda bu oran tam doğru olmayabilir. Örneğin üst çenedeki ön iki dişin enlerinin toplamının, boylarına oranı altın oranı verir. İlk dişin genişliğinin merkezden ikinci dişe oranı da altın orana dayanır. Bunlar bir dişçinin dikkate alabileceği en ideal oranlardır. Bunların dışında insan yüzünde yer alan diğer bazı altın oranlar şöyledir: Yüzün boyu/yüzün genişliği; dudak-kaşların birleşim yeri arası/burun boyu, yüzün boyu/çene ucu-kaşların birleşim yeri arası; ağız boyu/burun genişliği; burun genişliği/burun delikleri arası; göz bebekleri arası/kaşlar arası. Bu oranlar daha da artırılabilir.
Kaynak: Elele