GeriBeslenme Önerileri Hormonlu Sebze ve Meyvedeki Tehlike
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Hormonlu Sebze ve Meyvedeki Tehlike

"Çevre Bakanlığı, ``hormon`` olarak bilinen ve büyüme düzenleyici maddelerin, meyve ve sebzelerde insan sağlığı için zararlı olabilecek kalıntı bırakabileceği uyarısında bulundu."

Bakanlık`tan yapılan yazılı açıklamada, halk arasında ``hormon`` olarak bilinen büyüme düzenleyici maddelerin tarımsal üretimde, ``soğuğa dayanıklılık, erken olgunlaşma ve dış görünüşün iyileştirilmesi`` gibi ticari amaçlar için kullanıldığı bildirdi. Açıklamada ``Ancak bu maddeler, meyve ve sebzelerde insan sağlığı içinzararlı olabilecek kalıntı bırakabilmektedir`` denildi.

Tarımsal ürünlerin üretilmesinden tüketilmesine kadar geçen süreçte kullanılan kimyasalların başında pestisitler (tarım ilaçları) geldiği belirtilen açıklamada, kullanılan pestisitlerin çoğunluğunun insanlara ve sıcak kanlı hayvanlara karşı zehirleyici olduğu kaydedildi. Açıklamada, ``pestisit kalıntıları ile uzun dönemde ortayaçıkan zehirlenmelerin kansere, ana karnındaki yavrunun oluşumunda biçimsizliklere ve anormalliklere, genlerde değişime ve alerjiye nedenolduğuna`` dikkat çekildi.

Tarımsal ilaçların ürünü belli bir seviyede korurken, ekolojik zincirdeki başka bir canlıyı yok edebileceği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: ``Suni gübrelerin ve kimyasal ilaçların etkisi olarak asit yağmurları, toprak, hava ve su kirliliği gibi çevre sorunları ortaya çıkmaktadır. Verim artırıcı etkilerinden dolayı azotlu gübrelerin kontrolsüz ve aşırı dozda kullanılmaları, bazı bitki türleri ile yeraltı ve yerüstü sularında aşırı nitrat birikimine yol açmakta ve bubirikimin sonucu olarak gereken insan, gerekse hayvanlarda akut ya da kronik rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Suni gübreler aynı zamanda toprağın tuzlaşma ve alkalileşme ile çoraklaşmasına neden olmaktadır.``

Sertifikalı organik tarım yöntemleri

Başta pestisitler olmak üzere kimyasal maddelerin insan ve çevre sağlığı üzerinde olumsuz etkilerinin ortaya çıkmasıyla ekolojik tarım olarak tanımlanan sertifikalı organik tarım yöntemleri ile üretimin yapıldığı anımsatılan açıklamada, bu üretim şeklinde toksik etkisi olan kimyasal girdilerin kullanılmadığı kaydedildi.

Çevre Bakanlığı`nın açıklamasında, Türkiye`nin bu üretimde dünyadailk sıralarda yer aldığı, ancak üretimin yüzde 95`inin ihraç edildiği belirtilerek, fındık, incir, üzüm, kayısı gibi geleneksel tarım ihraç ürünlerimizle başlayan organik ürün üretiminin son yıllarda 100`den fazla üründe yapıldığı kaydedildi.

Türkiye`de organik ürünlerdeki kalıntı analizlerini yapacak akredite laboratuvar olarak TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi bulunduğu da anımsatılan açıklamada, hormonlu yiyeceklerin kontrolünündisiplin altına alınması açısından bu analizleri yapabilecek kuruluşların sayılarının artırılması istendi.

Su Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ile içmesuyu havzalarında mesafelere göre değişen koruma alanlarında yapılacak tarımsal üretimlerde kimyasalların kullanılmasının yasaklandığı ve yaptırımlar getirildiği belirtilen açıklamada, bu alanların korunması için yaptırılan projelerin sonucunda hazırlanan koruma-kullanma planı hükümlerinde bu yaptırımların yer aldığı, böylece potansiyel organik tarım alanlarının oluşturulacağı bildirildi.

Pestisitlerin toprağa ve suya olan etkilerinin Çevre Bakanlığı tarafından izlendiği vurgulanan açıklamada, ``çevre referans laboratuvarları``nda kalıntı analizlerinin yapılabilmesi imkanlarının araştırılacağı kaydedildi.

Yeni tehdit: Transgenetik

Son yıllarda ortaya çıkan en önemli tehditlerden birinin de modernbiyoteknoloji teknikleri ile elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş tarım çeşitlerinin bilinçsiz kullanımı olduğuna işaret edilen açıklamada, ``transgenetik`` adı verilen tarım çeşitlerinin, güvenlik önlemleri alınmadığından insan sağlığına ve biyolojik çeşitliliğe önemli zararlar verebilecek nitelikte olduğu kaydedildi.
Açıklamada, henüz Türkiye`de transgenetik çeşitlerin üretimine geçilmediğine işaret edilerek, Birleşmiş Milletler Cartagena Biyogüvenlik Protokolü`nün TBMM`den onaylanarak yürürlüğe girmesiyle canlıların insan sağlığı ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerinin önlenmesi yolunda önemli adımlar atılacağı da ifade edildi.

False