Güncelleme Tarihi:
Geçen gün aile hekimliği uzmanı Dr. Murat Keklikoğlu ile konuşuyorduk. Güncel konularla ilgisi inanılmazdır. Okuduğu bir yazı çok ilgisini çekmiş, yazıyı tercüme edip, derlemiş, bana da verdi okumam için. İlginç bilgiler var. Dr. Murat'ın derlediği yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.Diş fırçası için en kötü yer: Lavabonun yanıOrtalama bir banyo lavabosunun santimetrekaresinde 1.3 milyon mikrop bulunur. Musluğu çok açtığımızda lavabo evyesinin içindeki mikroplar musluktan akan suyun basıncıyla havaya karışarak iki metreye yakın mesafeye kadar yayılabilir ve havada asılı kalır. Bunlar daha sonra havada süzülerek çevredeki eşyaların üzerine konarlar. Bu nedenle diş fırçanızı bir bardağın içinde, kapalı bir banyo dolabında tutun.Ayakkabılar için en kötü yer: Yatak odası dolabıEn iyisi dışarıda giydiğiniz ayakkabıları kapıda çıkarmak ve girişteki bir ayakkabı dolabına koymaktır. Böylece dış ortamdan evinize alerjenleri, toksik maddeleri ve mikropları taşımamış olursunuz. Zira ayakkabılarınız kaldırımda yürürken orada yoğunlaşan birçok zararlı kimyasal maddeyi, mikropları ve polenleri toplar. Eve girerken ayakkabılarınızı çıkarın. Dışarıda giydiğiniz ayakkabıları kesinlikle yatak odanızdaki bir dolapta tutmayın. Böylece alerjilere neden olan polenleri ve sağlığınızı bozabilecek başka toksik maddeleri evinizden ve yatak odanızda uzak tutabilirsiniz.Uyku için en kötü yer: Kalın örtüler altı Geceleri vücudunuzun iç ısısındaki doğal düşüş uykuyu tetiklemetedir. Bu nedenle, yatakta vücudun aşırı ısınması uykuyu bozan bir faktördür. Uykuya dalmayı kolaylaştırmak için vücudunuzun el ve ayaklardan ısı kaybetmesine yardımcı olun. Çorapla yatmayın ve üzerinizi çok örtmeyin. Ayaklarınız uyurken açıkta kalırsa vücudun ısı kaybı kolaylaşır ve daha rahat uyursunuz.Hareketsiz kalmayın!Çantanızı koyabileceğiniz en kötü yer: Mutfak tezgâhı veya yemek masasıAlışveriş ve gezmede taşınan şık çantalar tam bir mikrop yuvasıdır. Yapılan testlerde bu çantaların altında santimetrekarede 4 bin bakteri saptanmıştır ve bunlardan üçte biri koliform bakterilerdir! Bunun nedeni çantaların dışarıda dikkatsizce her yere bırakılmasıdır. Eve geldiğinizde çantanızı yere koyun veya bir sandalyenin üzerine bırakın ama kesinlikle yemeğin hazırlandığı veya yendiği bir yerin üstüne koymayın.İlaçlarınızı saklayabileceğiniz en kötü yer: Banyonuzdaki ecza dolabıİlaçlar birçok evde banyoda bulunan ecza dolabında saklanır. Ne var ki sıcaklığın sıcak su buharı ve ısıtma sistemi ile kolaylıkla sık sık 25-30 derecenin üzerine yükseldiği banyolar, ilaçları saklamak için hiç de iyi bir ortam değildir. Zira birçok ilacın etkinliğini koruyabilmesi içi bu sıcaklık değerlerinin altında saklanması gerekir. İlaçların bozulmaması için onları kuru ve serin bir dolapta, kendi ambalajları içinde saklayın. Tabii ki aynı zamanda çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği bir yerde olsunlar. Ayrıca ilaçların kutularındaki ve prospektüslerindeki talimatları okuyun ve son kullanma tarihlerine dikkat edin.Yıkamadan önce meyveleri koyabileceğiniz en kötü yer: Mutfak evyesinin içiMutfak eyvesinin içinin bir evde bakteri trafiğinin en fazla yaşandığı yer olduğunu yapılan araştırmalar göstermektedir. Aldığınız meyveleri yıkamadan önce kesinlikle mutfak evyesinin içine dökmeyin veya orada yıkamayın. Ayrı bir kabın içinde yıkayın.Kulaklık takabileceğiniz en kötü yer: Uçak, tren veya metroMüzik iyi bir yol arkadaşıdır ve MP3 dinleyerek sıkılmadan seyahat edebilirsiniz. Ancak gürültülü bir ortamda kulaklıktan müzik dinlerken volümün çok açıldığı araştırmalarda gösterilmiştir. Bir uçak kabini ya da tren gibi arka plandaki gürültünün yüksek olduğu bir yerde deneklerin yüzde 80'i kulaklığın ses yoğunluğunu 89 desibel gibi yüksek bir düzeyde açmışlardır. Bu da kulaklarda kalıcı işitme hasarı yaratabilecek bir düzeydir. Yolculuklarınızda müzikten vazgeçemiyorsanız bunun çözümü arka plandaki gürültüyü iptal eden özel kulaklıklar kullanmanızdır. Böylece kulaklarınızı tehlikeye atmamış olursunuz.Hareketsiz kalmayın!Gece kitap okumak için en kötü yer: Gece lambası ışığındaki yatakBaşucu lambaları oldukça parlak bir ışık yayar, bu da vücudun melatonin salgılamasını geciktirmek için yeterli olur. Melatonin uyku için gerekli bir hormondur ve ışıklı ortamda salgılanmaz. Bu nedenle uyku saatlerinden önce parlak ışıktan kaçınılmalı, mümkün olduğunca loş bir ortamda bulunmalıdır. Uykunuzun gelmesi için kitap okuyorsanız bütün odayı aydınlatan başucu lambası yerine, kitaba iliştireceğiniz, minik ampullü bir okuma lambası kullanın, böylece beyninizin uyku moduna geçmesini kolaylaştırmış olursunuz.Dr. Hasan İnsel / MilliyetHareketsiz kalmayın!