Güncelleme Tarihi:
Sofraların vazgeçilmezlerinden tuz, vücudun normal işlevini gerçekleştirebilmesi için hayati öneme sahip. Tuz, asit-baz dengesini sağlar, kan basıncı kontrol eder ve sinir-kas sistemi için gerekli bir mineraldir.
Yüksek düzeyde kullanımı hipertansiyona neden olduğu gibi böbrekler, göz ve kemik sağlığı üzerinde de olumsuz etki yaratıyor. Sağlıklı bir bireyin günlük tuz tüketiminin 5 gram yani yaklaşık bir çay kaşığının altında olmalı. Dünyada bu rakam 9-12 gram iken, Türkiye’de ise 18 grama kadar çıkıyor. Tuz olarak kastedilen mineral sodyum klorür.
Kişisel olarak yediklerimize eklediğimiz tuzun dışında, hazır yiyecek, lezzetlendirici madde, bisküvi, meşrubat ve sodada bol miktarda bulunuyor. Dolayısıyla gün içinde vücudumuza ihtiyacımızdan fazla sodyum klorür almış oluyoruz.
Sodyum düşüklüğü de hastalığa yol açabilir
Tansiyon hastalığı nedeniyle bazı yaşlı insanlar hiç tuz tüketmiyor. Bu hastalar, çoğunlukla kullandıkları tansiyon ilaçlarının idrar söktürücü etkisi nedeniyle de çok fazla tuz kaybediyor. Özellikle 70 yaş ve üstündeki kişilerde bu durum çok sık görülür. Hatta bilinç kaybıyla hastaneye başvurup sodyum düşüklüğü tanısı konmuş hastaların sayısı da oldukça fazladır.
Sodyum düşüklüğü çeşitli hormonal nedenler, beyin tümörü, böbrek hastalıklarına bağlı olarak da yaşlılarda ortaya çıkabilmektedir. Ne kadar tuz tüketilmesi gerektiği konusunda, hastalar mutlaka hekimlerinden bilgi almalıdır.
Suni tuzlar da zararlı
Suni tuz preparatlarının içinde sodyum yerine potasyum bulunuyor. Zararsız olduğu düşünülerek yüksek dozda kullanılan bu preparatlar, potasyum yüksekliği yaparak, kalpte ritim bozukluğu, ani kalp durması, kas spazm ve krampları, böbrek üstü bezinde bozukluklar gibi ciddi durumları yaratma riski bulunuyor. Dolayısıyla tüketirken dikkatli olunması gerekiyor.
Hamilaya tuzu yararlı mı?
Son yıllarda adı sıklıkla duyulan ve sağlıklı olduğu belirtilen Himalaya ve kaya tuzu da sanıldığı gibi sofra tuzundan daha yararlı değil. Özellikle Himalaya tuzlarında sodyum klorür dışında başka mineraller de bulunur. Bir kısmında radyoaktif etki olduğu için bu tuzlar, kanserojen olabilmektedir. Ayrıca bu tuzlardaki iyot miktarı yetersiz olduğu için tiroid kanseri riskini de artırmaktadır.
Ne zaman iyotlu, ne zaman iyotsuz tuz kullanılmalı?
Tuz konusunda en çok merak edilen sorulardan biri de "İyotlu mu, iyotsuz mu kullanılmalı?" sorusu. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) iyotsuz tuzun tiroid kanseri riskini arttırdığı konusunda uyarısı nedeniyle, bir dönem ülkemizde iyotsuz tuz pek bulunmuyordu. Ancak iyot fazlalığında da guatr yani tiroid bezi büyüme riski arttığından, guatrı olan ve tiroid bezi çok çalışan hastalarda iyotsuz tuz tercih etmesi gerekiyor.
Sonuç olarak tiroid bezinde hiçbir problemi olmayan, ailede tiroid kanseri öyküsü olanlarda veya tiroid bezi az çalışanlarda iyotlu tuz, tiroid bezi oldukça büyük ve tiroid hormonları fazla olanlarda ise iyotsuz tuz kullanılmalıdır.