Hafif kilolu olmak sağlıklı mı?

Hafif kilolulara moral veren, ancak ABD'de bilim adamları arasında tartışıma yaratan araştırmayla sadece ölüm riskine bakıldı.Obeziteye (şişmanlık) bağlı hastalık ve sakatlık riski değerlendirilmedi. Türk uzmanlara göre de obezitenin yol açtığı yüksek tansiyon, kan yağları yüksekliği, diyabet gibi sorunları gözardı etmek mümkün değil. Uzmanların konuyla ilgili görüşleri şöyle:İnce bel, hem kadın hem erkek için idealProf. Dr. Aytekin Oğuz (Metabalik Sendrom Derneği Başkanı): Hafif obezitede ciddi risk artışı olmaz. Ancak obezitenin iyi bir şey olduğunu da söyleyemeyiz. Son zamanlarda, vücut kütle endeksinden (kilonun boyun metrekaresine bölünmesiyle elde edilen değer) çok karın yağlanması, yani bel kalınlığına önem veriliyor. Bel kalındığının geniş olması, organlarının etrafının da yağlandığını gösteriyor. Bu 'elma tipi' şişmanlıkta karındaki yağ, cilt altındaki yağdan farklı. Damarlarda ateroskleroz yapıyor. Bel ve kalça oranını ciddiye alıyoruz. Bel çevresi kalçadan daha kalınsa bu obezite kabul edilebilir. Geçenlerde Berlin'de yapılan Metabolik Sendrom Kongresi'ne göre, bel çevresi sınır değeri olarak erkekte 94, kadında 80 santimetre kabul edildi. Hatta şişman olmadığını zanneden pekçok kimse bel çevresine baktıracak olursa aslında obez olduğunu görecektir.Obezite hastalık değil hastalıklarINBiLEŞiMiProf. Dr. Ziya Mocan (Okmeydanı Devlet Hastanesi Dahiliye Klinik Şefi):Vücut kütle endeksi 40'ın üzerinde olanların hepsinin sağlığı tehlikede. Endeksi 25-30 arasında olanlar kilolu, 30-40'ın üzerinde olanlar obez, 40'ın üzerinde olanlar aşırı obezler. Hafif kilolu grup yani endeksi 25-30 arasında olanlara baktığımızda genellikle stresten uzak, hayattan keyif alan, iyimser, ağzının tadını biliyorlar. Stresli, sinirliler, obsesifler, korku içinde yaşayanlar ise genellikle zayıf. Bu iki grubu karşılaştıracak olursak tabii ki zayıf grup her zaman tehlike altında. Ama bu kilolarından çok, kişilik yapılarından kaynaklanıyor. Örneğin Türkiye'de kalp krizleri ve kalp nedenli ölümler en sık Doğu Karadenizlilerde görülüyor. Obezite orada yüksek değil, ama daha fevri ve sinirliler. Bu yüzden artık obezite bir hastalık olarak değil, sendrom (birçok hastalığın bir arada görülmesi) olarak adlandırılıyor.