Güncelleme Tarihi:
KADINLAR ELIZABETH TAYLOR’DAN ETKİLENDİ
60’lı, 70’li yıllarda sinemanın da yaygınlaşmasının etkisiyle klasik bir güzellik algısı insanların aklına yerleşti. Dar belli, geniş kalçalı, kabarık saçlı, kocaman gözlü ve incecik burunlu kadınlar güzellik ikonu haline geldiler. 70-80’li yıllarda beden küçülürken, küçücük ve hokka burun algısı hiç değişmedi. Bu algıda Elizabeth Taylor’ın 'Cleopatra' filmindeki güzelliğinin de katkısı büyüktü.
Tabii ki estetik cerrahilerin her zaman en çok talep göreni olan burun estetiğinde de bu dönemin isteklerine göre burunlar moda oldu. Düşük, neredeyse oyuk bir burun sırtı ile ufacık ve kalkık bir burun ucu: Cleopatra burnu. Burun estetiği ile uğraşan cerrahlar burnun fonksiyonu ile neredeyse hiç ilgilenmezken, dış görünüm ön plandaydı. Ancak bu akımın sonucunda yıllar sonra küçücük, sırtı çökük ve nefes alamayan burunlu orta-ileri yaşlı kadınlar nefes alabilmek için doktora başvuracaklardı.
ARTIK ÖNCELİK GÖRÜNTÜ DEĞİL İŞLEV
90’lı yılların sonu 2000’li yılların başında bir şeyler değişmeye, güzellik algısında doğala doğru bir dönüşüm gözlenmeye başlandı. Bu değişim vücut hatlarında da gözlenirken, aşırı zayıflık artık bir güzellik göstergesi değil, bir hastalık olmuştu. Tabii ki yüzün orta yerindeki burun da bu değişimden nasibini aldı. Öncelikle artık burun, fonksiyonunu geri kazanmıştı; insanlar burunlarından nefes almak istiyorlardı. Ayrıca burun güzelleştirilirken yüzün doğal simetrisine uyumlu, ne anormal küçük ve oyuk, ne de anormal kalkık olmalıydı. Burun ameliyatı sonucunda yapılan yeni burnun, sanki yüzün orijinal burnuymuş izlenimi vermesi en çok talep edilen isteklerden biri oldu. Tabii ki ameliyat teknikleri de bu yönde gelişim gösterdi ve burun estetiği ameliyatı yerini fonksiyonel yani nefes alan burun estetiğine bıraktı.
DOĞALLIĞIN MODASI GEÇMEZ
Günümüzde de bu akım hala artarak sürüyor. Artık oyuk ve çok ince burun sırtları, mandalla sıkılmış gibi burun uçları pek talep edilmiyor. Bu işle uğraşan doktorlar da zaten yapay burunlar yapmamaya çalışıyorlar. Bir cerrah burun estetiği yaptığı zaman, o burun sadece o gün, o yıl değil; ömür boyu güzel olmalıdır. Bu da ancak gelecek neslin de güzellik algısını tahmin ederek, geleceği öngörerek olabilir. Geçmiş nesillerin de, gelecek neslin de güzellik algısı farklı olacaktır ancak değişmeyen tek şey doğallığın her zaman güzel olduğudur.