Güle oynaya zayıflama programı

Güncelleme Tarihi:

Güle oynaya zayıflama programı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 24, 2005 06:00

Kulaktan dolma diyetler, liposuction, akupunktur... Zayıflamak uğruna çekmediği eziyet kalmamış Serap Pil'in. Sonunda Türk Obezite Vakfı'nın başlattığı Kilo Kontrol Programı'na katılmış. Bir buçuk aydır doktor kontrolünde, artık güle oynaya kilo veriyor. Doktoru, zayıflatan programın 'tıpçasını', hastası da hayat içindeki pratiğini anlattı...

Haberin Devamı

Kişiye özel diyet programı

Doç. Dr. Taner Damcı, 'bir hastalık olarak' obeziteyi ve Kilo Kontrol Programı'nın uygulanışını açıkladı:

Türkiye'de obezite ne kadar yaygın?

Obezite Türkiye'de çok yaygın ve gün geçtikçe artıyor. Fazla kiloluk ve obeziteyi beraber alırsanız, oran yüzde 60'ın üzerinde. Kadınlarda görülme oranı yüzde 30'a yakın, erkeklerde ise 12.5. Ama fazla kiloluluk döneminde de obezitenin komplikasyonları başlıyor. Bu yüzden obeziteden olumsuz etkilenenlerin oranı yüzde 50'nin üzerinde.

Daha fazla kadınlarda görülmesini neye bağlıyorsunuz?

Bunun birkaç sebebi var. Birincisi genetik, ikincisi hormonal, üçüncüsü ve en önemlisi de sosyal sebepler. Kadınlar daha az çalışıyor, daha az spor yapıyor, dışarıda daha az zaman geçiriyor. Özellikle Türkiye'de böyle. Kadın ilk doğumunda kiloların bir kısmını veremez. İkinci doğumdan sonra bu kiloların üzerine yenileri eklenir. Bu çok sık rastlanan bir hikâyedir.

Programın süreci nasıl işliyor?

Hastanın kararlılığı ve motivasyonu çok önemli. Önce hasta kapsamlı bir muayeneden geçirilerek obeziteye sebep olabilecek faktörler inceleniyor. Bu problemler ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Obezite, tansiyonu, kolesterolü yükseltebiliyor, şeker hastalığını ortaya çıkarabiliyor. Eğer böyle problemler yoksa sadece obeziteyle karşı karşıyaysak, beslenme düzeni ve egzersiz üzerine yoğunlaşıyoruz. Beden kitle endeksi 30'un üzerindeyse obezite ilaçlarından yararlanabiliyoruz.

Programda psikolojik destek de veriliyor mu?

İhtiyacı olduğunu düşündüğümüz hastalara uygulanıyor. Obezitenin çözümü kesinlikle sadece diyet değil. Sağlıklı beslenmenin, hareketin yaşam tarzı haline getirilmesi lazım. Bunun için psikolojik destek de gerekebiliyor. Bu da bir takım çalışmasıyla çözülebiliyor. Eğer tablo çok ağırsa psikiyatr desteği alınıyor. Gerekirse sadece hasta değil, ailesi ve yakınları da bu destekten yararlanıyor.

Akdeniz diyetinden şaşmayın

Ne yoğunlukta egzersiz öneriliyor?

Egzersizi iki grupta toplayabiliriz. Biri kalp damar hastalıklarından korunmak için hafif bir egzersiz. Ama kilo kaybı programının parçası olarak daha yoğun bir egzersiz programı gerekiyor. Minimum günde yarım saat ile bir saat arasında, haftanın beş günü olmak kaydıyla yürüyüş diyebiliriz. Hastanın durumu uygunsa, ne kadar fazla yapabilirse o kadar iyi.

Evinden çıkamayacak durumda olanlar?

Evde bisiklet öneriyoruz. Ya da yüzme. Eklem ve kardiyovasküler durumları uygunsa aerobik yapabilirler.

Diyet programı ne sıkılıkta?

Çok düşük kalorili diyetlerde birtakım gıda unsurları eksik kalıyor, bu da hastanın sağlığını bozabiliyor. Kaloriyi günde 1200'ün altına hiçbir zaman indirmiyoruz. Eğer indirirsek, bazı hayati organlarda yıkım başlayabiliyor. Kalp kası da bunlardan biri. Bu tür bir diyetle, daha uzun süreli bir kilo kaybı hedefleniyor. Tabii diyete mutlaka egzersizin eşlik etmesi gerek. Sadece diyet verilen hastalarda hem yağ hem de kas dokusu azalıyor.

Örnek bir diyet programı önerilebilir mi?

Diyet programı kişiye göre belirlenmelidir. Bence o gazetelerdeki örnek diyet programları zararlıdır. İnsan sağlığına en yararlı diyetin Akdeniz diyeti olduğu ortaya çıktı.

Obeziteyi önlemek için özellikle kaçınılması gereken besin grupları neler?

Öncelikle doymuş yağlar. İkincisi de alkol. Alkol yüksek miktarda kalori içerir. Bir de bildiğimiz şekerden çok, nişasta türü tatlandırıcılar tüketilmeli. Mesela tarçın insülin duyarlılığını artırıyor.

Kimler kilolu, kimler şişman?

Kilogram cinsinden vücut ağırlığını, metre cinsinden boyun karesine bölüyoruz. Ortaya çıkan rakamın normali 18.5 ile 25 arasındadır. Rakam 18.5'un altındaysa o kişiye zayıf, 25-30 arasındaysa fazla kilolu diyoruz. Bu da masum bir kategori değil. 30'un üzerindeyse şişman, 40'ın üzerindeyse hastalık derecesinde şişman diye sınıflandırıyoruz. Obezitenin ortaya çıkardığı bozukluklar, şişmanlık derecesi arttıkça buna paralel olarak artıyor.

"Yiyerek zayıflıyorum"

Kiloları 'kontrol edilen' Serap Pil, esas olanın kendi motivasyonu olduğunu ve programın da motivasyonunu artırdığını söylüyor...

Serap Pil konservatuvar son sınıf öğrencisi. Nükhet Duru, Ege, Ufuk Yıldırım, Mirkelam, Çelik gibi ünlülere yıllardır vokal yapıyor. Reklam cingılları seslendiriyor. Akademi Türkiye yarışmasında binlerce kişi arasından ilk 50 içine girmiş. Bu başarıların arasında tek problemi fazla kiloları... Sonucu korkunç bir liposuction, kulaktan duyma diyetler derken, bir buçuk ay önce başladığı Kilo Kontrol Programı sayesinde, bu sorunu da halledecek görünüyor.

Kilo Kontrol Programı'nın varlığını nereden duydunuz, nasıl başladınız?

Bir reklam ajansına bağlıyım. Bir zayıflama ilacının modelliğini yapmam için ajans tarafından seçildim. Bunun ardından bir ilaç firması beni zayıflatmayı teklif etti. Hem bu ilaç desteği, hem diyetinizle zayıflamanıza yardımcı olalım, öncesi ve sonrası fotoğraflarınızı kullanarak biz de tanıtımımızı yapalım dediler. Ben de kabul ettim ve öyle başladım zayıflamaya.

Ne zaman başladınız, bu sürede kaç kilo verdiniz?

Başlayalı bir buçuk ay oluyor. Şimdiye kadar altı kilo verdim. Zaten en doğru zayıflama şekli haftada bir kilo vermekmiş. Kalıcı olması için yavaş kilo vermek gerekiyor. Programa başlamadan önce 82 kilo civarındaydım, şimdi tartıda 76, 77 gösteriyorum.

Programa başlarken önce bir doktorla görüştünüz değil mi?

Tabii. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Taner Damcı bir sürü test yaptırmamı istedi, ona göre bakalım dedi. Önce hormonal durumum kontrol edildi.

Yeme yeme diyeti

Testlerden sonra durumunuza göre bir diyet hazırlandı mı?

Evet. Düzenli olarak yemediğim için bu kadar kilo aldım. Kahvaltı etme alışkanlığım yok, öğlen yemeği yemiyorum. İşte akşamüstü acıkırsam abur cubur... Yemek yemediğim için metabolizmam çalışmıyordu. Çalışmayınca da kalori harcayamadım ve kilom sabitleşti. Dolayısıyla doktor 'yeme yeme' diyeti yazdı. Yemek zorundasın, yemezsen kilo veremezsin dedi. Şimdi günde altı öğün yemem gerekiyor. Kahvaltı mecburi. Arada bir meyve. Öğlen karbonhidrat ve proteini karıştırmadan istediğimi yiyorum. Arada salata ve yine meyve. Sık sık, ama az kalorili şeyler yiyorum. Yemek yemeye başladığımdan beri de düzenli kilo vermeye başladım.

Programdan önce de herhalde kendi kendinize de birtakım diyetler, yöntemler uyguladınız, değil mi?

Bir sürü, tabii. Senelerdir neler yapmadım. Bir kere büyük bir hata yaparak liposuction yaptırdım. Bölgesel şişmanlığım olduğu için o zaman doktor başka türlü zayıflayamazsın diyerek beni ikna etmişti. Sonra liposuction yapılan yerler çürüdü, siyahlaştı. İki ay yatmak zorunda kaldım. Tabii hiç kalori harcayamadım, hiçbir fark olmadı. Kontrollere gittiğimde 'geçecek, bunlar şişliktir inecek, alınan yerlerde tekrar yağ oluşumu imkansız,' dediler. Ama değişikliği bırakın, o bölgelerde düzelmesi imkânsız kraterler oluştu. Çünkü deri altında hücre tahribatı olmuş.

Liposuction dışında diyet de yaptınız mı?

Bir sürü diyet, spor, step... Tabii bilinçsizce. Hormonlarımda sorun olduğundan çok fazla aerobik yapamıyordum, çünkü hemen tansiyonum düşer. Terleyemiyorum. Kiloyu vermeden spor da zararlıymış, çünkü kasa çeviriyor yağları ve bu kez vermek imkânsızlaşıyor. Bir sene kadar akupunktur denedim. O da sekiz aydan fazla yaptırılamıyormuş. O bayağı işe yaramıştı açıkçası, 13 kilo kadar verdim, ama bıraktıktan sonra fazlasıyla aldım. Çok sıkı bir diyeti vardı. Günde bir buçuk portakalla yaşıyordum.

Yaşam kaliteniz farklılaştı mı, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Altı kilo öncesinde benim için etek bulmak zordu. Ama şimdi büyük beden de olsa, bizim yaşlarımızda insanların giyebileceği şeyler giyiyorum. Eskiden hiç zevkime uymayan şeyler giymek zorundaydım, yaptığım işe de hiç gitmiyordu. Annem dikiyordu kıyafetlerimi, alışveriş yapmaktan nefret ediyordum.

İşinizde ve çevrenizdeki tepkiler nasıl oluyor?

10 yıldır şarkı söylüyorum. Birçok işte kilom yüzünden problemler yaşadım. Sahnede görüntü çok önemli. Kilolu olduğum için zayıf insanlar işimi elimden aldı. Yaptığım işler kaliteli olmasına rağmen çok uzun süreli olmuyor. Kendimden emin olsam da, bir iş görüşmesine giderken 'ben bu işi alırım,' diyemiyorum.

Kıyafet de bir sorun

Tüm bunlar kilo verme programında sizi motive etmiş olmalı?

Gerçekten istemek önemli. Kimse sizi 24 saat kontrol edemiyor. Diyet moduna girmeyi, çantamdan bir havuç çıkarıp yemeyi de sevmiyorum. Diyetteyim dedikçe insan daha çok yemek istiyor. Ama bu programı hayatımın sonuna kadar sürecek bir yemek düzeni olarak görebiliyorum. Program sürecinde ayda bir kontrole gitmemiz isteniyor. Örneğin, şimdi günde 1400 kalori almam gerekiyor. Bu, durumuma göre gelecek ay 1000'e düşebilir. Benim yerime merkezdekiler randevumu ayarlıyor.

Doktorunuz diyetin yanında egzersiz de önermiştir herhalde.

Evet. Günde en az bir saat yürümemi istedi. Evde de kendimi çok yormayacak hareketler yapıyorum, arada bir bunaltmayacak şekilde saunaya gidiyorum. Sağlıklı olmadığım için beni zayıflatmak biraz zor.

Ailenizle yaşıyorsunuz. Onlar da sizin yeme düzeninize katıldı mı?

Herkes bu yeme düzeninin faydalı olduğunun farkında. Onlar kızartma yediği zaman sofradan kalkıyorum. Zaten çok fazla özenmiyorum.

Programın ne kadar sürmesi planlanıyor? Programa son verdikten sonrası?

İnşallah sekiz ay içinde olmam gereken kiloya ulaşabileceğimi düşünüyoruz. Sonra kilomu korumak için düzenli yemeye devam edeceğim. Örneğin, etin yanına püre çok güzel gider, ama asla yememem gerekiyor. Yine istediklerimi yiyerek ama bir araya gelmemesi gerekenleri de ayırarak... Ondan sonra da müzik hayatımın da daha güzel olacağını düşünüyorum.

SERAP PİL'İN DİYET LİSTESİ

"Sabah kahvaltıda peynir, yoğurt yiyorum. Kahvaltı etmek istemiyorsam bir kahve, bir galete yiyip bir saat sonra meyve ya da salata atıştırıyorum. Bu tek bir elma ya da salatalık da olabilir. Öğlen salata, yanında çorba olabilir. Çok az balık, ızgara tavuk ya da hindi yiyebiliyorum. Çorbayı ekmek yememek için bardaktan içiyorum. Aslında günde iki dilim kepek ekmeği bağırsakları çalıştırdığı için şart. Ama ben sevmiyorum. Akşamüstü yine çorba ve eğer öğlen et yediysem, sebze yemeği ve salata var. Aralarda ise meyve. 19:00'dan sonra hiçbir şey yememekte fayda var. Bazen bir portakal ya da salatayla geçiştiriyorum. Salatada zeytinyağı kullanıyorum. Mısırözü ya da ayçiçek yağı vücuttan atılmıyor. Tuz alışkanlığımı da masaya boş bir tuzluk koyarak çözdüm. Kocaman bir listem var. Canımın istediğine göre değiştirerek yiyebiliyorum. Böylece diyet psikolojisi de ortadan kalkıyor. İlle de kalori hesabı yapıp 1400'ü tutturmaya uğraşmıyorum."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!