Göz Estetiğinde Dolgu Uygulamaları
"Göz estetiğinde dolgu uygulamalarının püf noktaları neler..."
Yaşımız ilerledikçe, tüm yüzümüzde ve özellikle gözkapaklarımızın çevresinde belirgin bir hacim kaybı yaşadığımızı söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Altuğ Çetinkaya, uygulamanın ayrıntılarını anlattı.
Dolgu maddeleri, göz çevremizde yaşa veya genetik özelliklere bağlı olarak görülebilen hacim kaybını etkin biçimde düzeltebilmektedir. Pek çok kişi görünümlerinde belirgin değişiklik olabileceği ve bir başkasına benzeyecekleri kaygısıyla çekimser olabilse de uygun ellerde yapılacak uygulamayla bu endişeler yersizdir.
Yaşımız ilerledikçe, tüm yüzümüzde ve özellikle gözkapaklarımızın çevresinde belirgin bir hacim kaybı yaşarız. Bazı kişilerde bu genetiktir ve ailenin pek çok bireyinde olduğu gibi küçük yaşlardan beri mevcuttur. Bu hacim kaybı, dışarıdan bakıldığında üst kapaklarda olduğundan daha belirgin sarkık bir cilt fazlası olarak ya da kaşta belirgin bir düşüklük olarak algılanmaktadır. Bazı kişilerde ise kaş ile kapak arasında yağ eksikliğine bağlı gözlerde çukura kaçma görünümü mevcuttur. Aynı hacim kaybı, alt kapaklarda kendini çökme ve mor halkalar şeklinde gösterebilmektedir.
Derideki ve onu destekleyici dokulardaki bu tip deformiteler sizi olduğunuzdan mutsuz, yorgun gösterebilmekte, hatta depresyondaymış algısı yaratabilmektedir. Varsa kemik dokudaki erime, kapaklarımızda daha belirgin sarkmaya ve kapak kaş arasında oyuk-boşluk görünümüne; dolayısıyla yaşlı ve bitkin bir ifadeye neden olmaktadır. Kaşımızda ve üst kapağı destekleyen yumuşak dokulardaki sarkmayı gidermek üzere yapılacak dolgu uygulaması sizin daha enerjik, dinç ve dingin görünmenizi amaçlamaktadır. Yine alt kapaklarda kapak yanak geçiş bölgesindeki çökmelere uygulanacak uygun dolgularla hem yorgun görünümden, hem de morluğa neden olan halkalardan kurtulmak mümkündür.
Enjekte edilebilen dolguların en büyük avantajı hazır kullanılabilir olmaları ve vücuttan alınan dolgular gibi ilave bir anestezi, kesi, cerrahi işlem gerektirmemeleridir. Bu tip dolgular bilimsel laboratuvarlarda vücut dokusuna çok yakın biçimde üretilmektedirler ve yan etki potansiyelleri oldukça düşüktür. Dolgu üreten çok sayıda firma olması ve bazen kalite olarak yeterli olmayan dolgulara da rastlanabilmesi nedeniyle mutlaka dolgunuzun markasını ve üretim bilgilerini doktorunuzdan istemelisiniz.
Günümüzde en yaygın olarak kullanılan dolgu maddeleri hyaluronik asid içeriklidir ve cilt altında bulunan su içerikli dokunun bir benzeridirler. Bu maddeler enjekte edildikleri bölgede etkilerini hemen göstermeye başlarlar ve zaman içerisinde etraftan su çekerek doldurma etkisinin artmasını sağlarlar. Bu nedenle tecrübeli hekimler aşırı miktar dolgu kullanarak bölgeyi normalden fazla doldurmak yerine, zamanla ilave yapabilecekleri dereceli uygulamaları tercih ederler. Bu teknik özellikle göz altı dolgu uygulaması gibi anatomik özellikleri çok farklı bir bölgede çok tecrübe gerektiren uygulamalar için altın kuraldır.
Uygulama acısızdır ve sonrasında kişi günlük hayatına rahatlıkla devam edebilmektedir. Genellikle doktorunuz sizi 1 ay sonra görerek gerekirse ilave yapacaktır. Kalıcılığı kişiye, kullanılan maddeye ve uygulama şekline göre değişse de 1-2 yıl kadar etkinlikleri devam etmektedir.