Oluşturulma Tarihi: Temmuz 17, 2009 06:00
Beden algı bozukluğu, kişinin beden algısıyla gerçekte sahip olduğu beden arasında gördüğü uyumsuzluk sonucunda ortaya çıkar. Bu durumdan en çok etkilenenler 13-20 yaş arasındaki genç kızlar.
Aynadakini görüntüsünden memnun olmayan genç kızların sayısı gün geçtikçe artıyor. Kendilerini sürekli TV'de ve dergilerde gördükleri rötuşlanmış ünlü fotoğraflarıyla kıyaslayıp, gün geçtikçe mutsuz olan ve kendileri aç bırakarak ya da yediklerini kusarak (blumia) birkaç kilo daha vermeye çalışan genç kızlar, günümüzün acı bir gerçeği ne yazık ki...
Yapılan bir çalışmaya göre, kızların yüzde 70'i magazin haberleride gördükleri modelleri mükemmel kadın vücudu olarak algılıyorlar ve yüzde 47'si ise mankenlerin fotoğraflarına bakıp, kilo vermeleri gerektiğini düşünüyorlar. Tabii genç kızları sadece medya etkilemiyor. Amerikan Diyetisyenler Derneği açıklamalarına göre anneleri diyet yapan genç kızlar veya ailesinde fazla kilolu öyküsü bulunan kızlar diyet yapmaya daha çok yatkın oluyorlar.
Kaç kere kızınızın yanında "acilen diyet yapmam gerekiyor!" cümlesini kurdunuz?
Çocuklar TV ya da komşularından önce nasıl yemek yenileceğini dinleyerek ve görerek sizden öğrenirler. Bu nedenle onlara rol model olmanız gerekmektedir. Çocukların çok iyi taklitçi olduğunu aklınızdan çıkarmayın "çocuklar diyet yapmaz" demeniz bile "büyüyünce diyet yap" komutu veriyor. Evde hep dengeli beslenme, doğru yemek yeme biçimi, sağlıklı yaşam, egzersiz gibi pozitif algı yaratacak ve gerçekten ailece uygulanabilecek davranışları alışkanlık haline getirmek gerekiyor.
2007 yılında Milano'da anoreksiyaya dikkat çekmek için başlatılan bir kampanya için 29 yaşındaki ve 35 kilo ağırlığındaki manken Isabelle Caro, bu pozlarla gündeme gelmişti...
Besinler, kilo, vücut ölçüsü ve vücut şekli hakkında negatif cümleler kullanmaktan kaçının.
"Eyvah kilo almışım" veya
"acilen kilo vermem lazım" veya
"çok kötü kilo aldım" cümleleri çocuklarda kilo almanın korkunç ve istenmeyen bir durummuş gibi algılanmasına sebep olabilir. Oysa ergenlik döneminde kilo almak büyümenin bir parçasıdır ve bu çocuğa çok iyi anlatılmalıdır. Hücre büyümesi ve yenilenmesi, kemik gelişimi çocukluktan yetişkinliğe geçiş vücut şeklinin değişime uğraması hormonlarda değişim kilo farklılığı ile beraberdir.
Anneler bu konuda kilit rol oynuyor >>>Anneler bu konuda kilit rol oynuyorSon yıllarda, 5 veya 6 yaşlarındaki kızlarda dahi yeme bozukluklarıyla karşılaşılmaktadır. Ve bu yaşlardaki kızlar
annelerinin yaptıklarını yapmaya eğilimli olduğu görülmektedir. Eğer çocuk fazla kilolu ise aileler ister istemez diyet yapmasının gerekliliği konusunda kendisine söylemlerde bulunmakta ve bu durum
çocuğu negatif olarak etkilemektedir. Çocuğunuza bunu anlatmanın en iyi yolu dengeli yemek yeme prensiplerini öğretmek ve kendisinde pozitif beden algısı yaratmak olacaktır.
Negatif beden algısı,
beden algı bozukluğuna yol açar. Bu hastalık, kişinin beden algısıyla gerçekte sahip olduğu beden arasında gördüğü uyumsuzluk sonucunda ortaya çıkar. Kişi genelde kendini olduğundan daha şişman zannedip, televizyonda ve dergilerde gördüğü sıfır beden kadınlarla kıyaslayarak, doğasına aykırı bir vücut ağırlığına ulaşmayı hedefler. Beden algı bozukluğu,
depresyon ve
anoreksiya gibi yeme bozukluklarına yol giden ciddi bir rahatsızlıktır.
Herkesin farklı beden yapısında olduğunu kabullenmek ve kendi bedenimizin içinde rahat edebilmeyi öğrenmek için, gerçekçi olmayan kadın imgelerinin genelde
ticari amaçlarla oluşturulduğunu,
"sıfır beden" yaşam tarzının gerçekçi olmadığını anlamak gerekir. Gerçek kadın, kendi bedeniyle barışıktır, kendini sadece kendiyle kıyaslar, başkalarıyla değil. Daha zayıf olmak demek daha iyi bir hayat demek değildir. Zayıflamayı saplantı haline getirdiğimizde sağlığımızdan olmak bir yana dursun, manevi olarak da çöküntüye uğramamız kaçınılmazdır. 75 kilo ağırlığındaki
Whitney Thompson, 2008 yılında 'America's Next Top Model' yarışmasında,
"mankenler zayıf olmak zorundadır" tabusunu yıkarak birinci olmuştu.
Sağlığımız iyi olduğu sürece kaç kiloda olduğunuzun bir önemi yoktur, tartıda gördüğünüz sayılar, kişiler arası bir derecelendirme değildir.
"Mutlaka 50 kiloya düşeceğim ve orda kalacağım" demek, saplantılı bir düşüncedir, ideal kilonuzdan birkaç kiloluk sapmalar her zaman olacaktır.
Şişmanlığın fiziksel bir durum olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Şişman olan beyninizdir; size şişman olduğunuzu söylüyorsa öylesinizdir...
Kendi bedeninizin sesine kulak verir ve neye ihtiyacı olduğunu bilip, sağlıklı beslenme konusunda ne kadar çok bilgi sahibi olursanız, yedikleriniz konusunda daha bilinçli olursunuz ve yemek yemeyi
kalori saymak, kısıtlamalarda bulunmak, belli yiyecek gruplarından kendinizi mahrum bırakmak gibi
ruhsal işkencelerden uzak tutarsınız. Yemek yemek bir ihtiyaç olduğu gibi sadece mideyi değil, sizin ruhunuzu da besleyen bir ritüeldir.
Zayıflamak uğruna ruhunuzu aç bırakmayın...Güzel olmanın ilk şartı zayıf olmak mıdır? TARTIŞIN!Anoreksik ünlüler kim?Güzelliğin bedeni yok