Gelinliğin Öyküsü
"Tüm genç kızların rüyalarını süsleyen, sevdiği insanla hayatını birleştirirken hayalini kurduğu ve hayatının en önemli ‘Evet’ cevabını verirken kendini içinde hayal ettiği büyüleyici elbise; Gelinlik. "
Masumiyetin ve saflığın rengi olarak kabul edilen beyazın bu kadar yakıştığı başka bir kıyafet türü daha yoktur. Gelinlik denilince aklımıza direkt beyaz renk, kabarık formlar, bin bir gece masallarını andıran siluetler aklımıza gelir.
Tüm dünyanın benimsediği ve tüm kültürlerde kabul edilen gelinliğin aşk dolu öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı Kraliçesi ve Hindistan İmparatoriçesi Kraliçe Victoria’nın dillere destan aşk hikâyesinden yola çıkarak size anlatacağım.
Uzunca bir süre tarihe damga vurmuş olan Kraliçe Victoria aslında birçok şeyde devrim niteliğinde tavırlar sergilemiştir.
Size önce Kraliçe Victoria’nın döneminden bahsetmek istiyorum. Kabarık eteklerin, korselerin, biniciliğe yönelik kıyafetlerin üretildiği, eteklerin altında bizim şimdi çok hafiflerini ürettiğimiz tarlatanların o dönemde kocaman çemberlerin olduğu, o dönem kadınlarının bunu taşımakta zorlandığı ve birçok kazaya sebebiyet verecek kadar büyük eteklerin hakim olduğu 1800-1900’lü yıllardan bahsediyorum.
Şimdi biraz hayal etmenize yardımcı olmuştur umarım bu betimlemeler. Bir dönem filminde bir aşk hikayesi izlediğinizi hayal ederseniz beni daha kolay anlayabilirsiniz.
Kraliçe Victoria 18 yaşında tahta çıktı ve bundan 3 sene sonra 1840 yılında büyük aşkla bağlı olduğu ilk kuzeni Prens Albert ile evlenme kararı aldı.
O kadar masum duygularla ve saf sevgiyle seviyordu ki bunun temsili olarak özel olarak bir gelinlik tasarlattı. O dönemde bahsettiğim gibi kabarık formlu kocaman etekli korseli elbiseler her yerde ve herkeste mevcuttu.
Kraliçe Victoria saflığın temsili olması için o dönemde olağan dışı bir renk seçerek beyaz rengi tercih ederek ve üzerine de süslemeler ekleterek artık tüm Dünyada gelinlik algısını sonsuza dek değiştirecek devrim niteliğinde bir harekette bulundu. Londra St. James Sarayı Kraliyet Şapelinde Prens Albert’e doğru yürürken tüm dünyaya gelinliğin asaletini ve saflığını göstermiş oldu. Çiçeklerle bezenmiş tacı ve duvağıyla bir devri arkasında bırakarak yeni bir döneme imza atacaktı. 50 yıl süren evliliği çok sevdiği eşini kaybettiğinde sonlanmıştı. Gelinlik modasına yön veren bu tavrı daha sonra ki dönem de eşini kaybettikten sonra sadece siyah giyerek hayatını devam ettiren Kraliçe Victoria yasın rengini de o dönemde belirlemişti. Siyah matemin rengi olarak kayıtlara geçmişti. Resmedildiği üzere hep siyah giyinmiş, katıldığı her toplantıda ve siyasi buluşmalarda siyah giyerek yasını hayatının sonuna kadar yaşamıştır.
Gelinliğin modasını belirleyen o nadide gelinlik şimdi İngiltere’de Kensington Sarayı’nda sergilenmektedir.
Kraliçe Victoria’nın sevginin saflığını gösteriş biçimi tüm dünyada yankı uyandırmış ve artık gelinliğin rengi beyaz olarak kabul görmüştür.
Beyazın en çok anlamlandığı elbise gelinlik artık hepimiz için bu rengin dışına çıkamayacak bir kalıp haline gelmiştir. Hepimiz sevgimizi gösterirken başka şekilde yaklaşırız ama evrensel olarak bunu göstermek için beyaz gelinlik artık aile kavramının vazgeçilmez arzu nesnesi haline gelmiştir.
Ne renk giyersek giyelim içimizde ki o beyazı kaybetmemeniz ve hep şık kalmanız dileğiyle…
Miray Gündoğdu
Stil Danışmanı ve Moda Tasarımcısı