Güncelleme Tarihi:
Meme kanseri uzun yıllar boyu hiçbir belirti göstermeden sinsice ilerleyebiliyor ve evrelerine göre farklı bulgular ortaya çıkabiliyor. İşte meme kanserinden şüphelenilmesi gereken belirtiler:
- Memede veya koltuk altında kitle veya sertlik,
- Meme başı akıntısı,
- Memede şekil bozukluğu,
- Meme cildinde değişiklik,
- Meme başında veya meme cildinde içe doğru çekilme,
- İki meme arasında son dönemde ortaya çıkan asimetri.
Tüm kanserlerde olduğu gibi sebze ve meyveden zengin, uygun koşullarda hazırlanmış gıdaların tüketimi ile sağlıklı beslenme alışkanlıklarının yerleştirilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, sağlıklı kiloda olma, sigara ve alkol kullanımından uzak durma ile meme kanseri riski azaltılabilmektedir.
Kanser taramaları, kanserle mücadelede en etkili yöntemlerin başında geliyor. Kadınlarda meme kanseri tarama programı kapsamında aşağıdaki kriterlere dikkat edilmesi gerekiyor.
- Ayda bir kendi kendine meme muayenesi (KKMM) yapması için danışmanlığın verilmesi,
- Yılda bir klinik meme muayenesi,
- 40-69 yaş arası kadınlara 2 yılda bir mamografi çekimi önerilir.
Teşhis süreci genellikle kişinin kendi kendine meme muayenesi veya doktor tarafından yapılan rutin kontroller sırasında şüpheli bir kitle veya değişiklik tespit edilmesiyle başlıyor. Görüntüleme testleri sonrasında, doktor şüpheli bir kitlenin kanser olup olmadığını belirlemek için biyopsi yapar. Evreleme, kanserin yayılımını ve hangi bölgelerde bulunduğunu gösterir.
Bu süreçte, kanserin lenf düğümlerine ve vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığını belirlemek için ek görüntüleme testleri kullanılabilir. Bunlar arasında mamografi, ultrasonografi (USG), Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) ve PET-CT sayılabilir.
Tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahale, radyoterapi, kemoterapi, hormon tedavisi ve hedefe yönelik tedaviler bulunur. Tedavi planı kanserin tipi, evresi ve hastanın genel sağlık durumu göz önünde bulundurularak belirlenir. Meme kanseri farkındalığı ve düzenli kontroller, hastalığın erken evrede tespit edilmesi açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, özellikle risk altında olan bireylerin düzenli olarak doktor kontrolünden geçmeleri ve gerekli tarama testlerini yaptırmaları önerilir.