Sanki sırtınızda bir yerde “bunlar aranıyorlarlar ha!” yazısı yazıyordur. Gittiğiniz herhangi bir yerde kendi halinizde eğlenmeniz mümkün değildir. Plaja indiğinizde maksimum on dakika içinde şezlongunuz kuşatma altına alınır. Garsonundan, otel müdürüne, tatilcisinden, esnafına kadar herkesi en az bir kere reddetmek zorunda kalırsınız. “Eğer erkek aramıyorsanız neden tatile yalnız çıkasınız ki?” algısıyla yüzleşirsiniz. Tüm erkeklerin içinde size deli gibi etrafı gezdirmek isteyen bir “tur rehberi” yattığını görürsünüz. Beldedeki, oteldeki, yöredeki, vs. bütün erkeklerin nasıl olup da “yalnız” olduğuna şaşarsınız. Ülkede cinsel devrim olduğunu düşünmeye başlarsınız. Yaz aşkı kavramının “tatil boyunca sevişelim” demek olduğunu öğrenirsiniz. “Aa Türk müsünüz? Hiç benzemiyorsunuz” cümlesinin bir asılma cümlesi olduğunu keşfedersiniz. Hala deve güreşi yaparak kadınları etkileyebileceğini sanan erkeklerin varlığını görüp hayretler içinde kalırsınız. Denizdeyken son derece rahat olursunuz, çünkü bir sorun anında sizi kurtarabilecek en az on erkek vardır etrafınızda. Oteldeki tüm animasyonlara, aktivitelere, vs. neden her defasında sizi seçerler bir türlü anlamazsınız. Daha dün sizden acayip etkilendiğini söyleyen birinin bugün nasıl olup da Norveçli güzelden acayip etkilendiğini çözemezsiniz. Bonus - Erkeklerin sizi etkilemek adına neler yapabileceğini görüp hayretler içinde kalırsınız.