Kanseri Yenen 22 Ünlü Kadın

Kanser gibi zor bir hastalıkla savaşmak zaten yeterince üzücüyken, bunu halkın gözü önünde yaşamak daha da zor olabilir. Ancak kanserden kurtulan bu ünlülerin de kanıtladığı gibi, sadece sonuna kadar mücadele etmek hastalığı yok etmeye yardımcı olabilir.

Gelin bu mücadeleci kadınlara bakalım...

Oyuncuya 2017 yılında 2. evre meme kanseri teşhisi kondu ve Twitter’da milyonlarca hayranına haberi şu şekilde verdi: “Her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanıyor ve ben de onlardan sadece biriyim." Louis-Dreyfus, tedavi süresince altı kez kemoterapi aldı ve çift mastektomi geçirdi.

Şarkıcı, 2005 Showgirl turnesinin Avustralya ayağını meme kanseri için acil tedavi görmek üzere erteledi. 18 aylık bir tedaviden sonra remisyona girdi ve turuna devam etti. 2008'de pop yıldızı, bir programda, yaşadığı o zor günleri anlattı: "Başlangıçta yanlış teşhis konuldu. Bu yüzden hepinize ve evdeki herkese mesajım; beyaz önlük giyen herkesin tıbbi kararlarda doğru sonuçlar alacağını göstermiyor. Farklı yerlerde farklı muayenelere başvurmalısınız” dedi.

Modern Family yıldızına kanser tanısı konulduğunda sadece 28 yaşındaydı. Ancak güçlü duruşuyla, troid kanserini büyük bir mücadele vererek yenmeyi başaran şanslı kadınlar arasında yerini aldı.

Temmuz 2008'de, doktorlar göğüslerinden birinde kanserli hücreler teşhis ettikten sonra, Christina çift mastektomi geçirdi. Ünlü oyuncu, meme kanseriyle baş etmesindeki en önemli etkenin, moral ve ilham kaynağı veren şeylere tutunmakta olduğunu söylüyor. Ayrıca, yüksek riskli hastaların çok yoğun göğüslerde bile kanseri tespit edebilen bir MRI maliyetini karşılamasına yardımcı olmak için vakıf kurmayı planlıyor.

Oyuncu ve müzisyene, 2015 yılında meme kanseri teşhisi kondu ve çift mastektomi geçirdi. “İçinizde sizi öldürmeye çalışan bir şeyin olduğunu anladığınızda, yeniden sağlığınıza kavuşacağınızı kabul etmeniz gerekir” dedi. “Normale döndüğümü hissetmekle geçen birkaç yılım oldu. Sanırım bedenimle yeni bir ilişki kurdum, artık onu hafife almıyorum. "

Ünlü şarkıcının 1992 yılında göğüs kanserine karşı başarılı mücadelesi, çıkardığı One Woman’s Journey adlı albümüne de ilham niteliğindeydi. Buna ek olarak şarkıcıya, hastalığa karşı kamuoyunda farkındalık yaratma çalışmaları ve Avustralya'nın Melbourne kentinde Olivia Newton-John Kanser Merkezi'ni kurması onuruna, Ağustos 2008'de Marianne Williamson Kurucu Ödülü verildi.

Kariyeri boyunca sağlık ve fitness üzerine çalışan Harris, "'Uzmanların bana söylediği yapmam gereken her şeyi yapıyor ve kendimi güçlü ve sağlıklı hissediyordum. Ancak 40 yaşında meme kanseri teşhisi beni daha olumlu bir zihniyete geçmeye zorladı ve bana 'sağlıklı' yaşam tarzımı yeniden değerlendirmem gerektiğini öğretti” dedi.

Crow'un 2006 yılında göğüs kanseri ile savaşı, hayatını yeniden değerlendirmesine neden oldu. "Yaşarken kendi mitolojinizi yaratıyorsunuz, ama bazen bu sizin hakkınızda gerçek olmayan bir algıya dayanıyor. Kanser olmak, tamamen hayattan ne beklediğimi görmemi sağladı. Anne olmak istiyorsam dışarıda anneye ihtiyacı olan çocuklar var” diyerek 2007 yılında oğlu Wyatt'ı evlat edindi.

Başarılı sunucu, rutin bir muayene sırasında göğsünde bir yumru hissetti. “Vücuduma ve yumrulara aşina olduğum için, bu seferkinin farklı olduğunu biliyordum. Göğsümde farklı bir yerdeydi ve zordu” dedi. Roberts'a bir ultrason ve biyopsi sonrasında kanser teşhisi kondu ve önce bir lumpektomi yapıldı, ardından daha ileri tedavi için kemo ve radyasyon tedavisi uygulandı.

Dadı ikonuna 2000 yılında rahim kanseri teşhisi kondu. 2019 tarihli bir makalesinde, "Üreme organlarımda kanser hücrelerinin bulunması başlarda inanılması güç ve gerçek dışı gibiydi” diye yazmıştı. Drescher aynı zamanda, hastalığı önleme, erken tespit ve yöntem değişikliğine odaklanan bir savunuculuk grubu olan Cancer Schmancer’ın da kurucusu.

Doktorlar, Charlie'nin Melekleri'nin eski yıldızında ve şu anki Shear Genius hakiminin göğsünde kanserli bir yumru bulduğunda, kız arkadaşlarının büyük desteğini aldı ve meme kanserinden kurtulmuş bir arkadaşının özellikle yardımcı olduğunu söyledi. " Arkadaşım hep yanımdaydı ve beni, kendisi gibi hastalığı yenebileceğime ikna etti."

2007'de rutin bir kontrol sırasında Kotb'un jinekoloğunun, rahminde bir kitle fark etmesinden sonra, mastektomi ve meme rekonstrüksiyonu geçirdi. “Kanser bazı düşüncelerimi şekillendirdi, ancak her şey bitmiş sayılmaz.” Kotb, katıldığı bir sempozyumda, “Bu benim bir parçam, ama ben ondan ibaret değilim” dedi.

Oyuncu ve iklim aktivisti, 2019'da ünlü bir dergiye, kanserle yaptığı çoklu savaşları anlattı. "Çok fazla kanser yaşadım" dedi. Ben güneşe tapan biriydim. Sık sık cilt doktoruma gidiyordum ve son kontrolde vücudumda yolunda gitmeyen şeyler teşhis edildi. " Oyuncu, meme kanseri teşhisinin ardından 2016 yılında mastektomi geçirdi.

Sex and the City'nin 'Miranda'sı Cynthia Nixon, dizi bittikten sonra 2006 yılında kansere yakalandı. Hastalığını açıklamasının ardından sosyal sorumluluk projelerine yönelen Nixon, bir meme kanseri vakfı olan Tedavi için Susan G. Komen'in büyükelçisi kabul edildi.

O dönemde The Sopranos’ ta rol alan Edie, 2003 yılında hastalıkla mücadelesini oyuncu kadrosundan gizli tuttu. Falco hikayesini, "Teşhisimi oyunculardan ve ekipten bile gizli tuttum, çünkü iyi niyetli insanlar beni 'Nasıl hissediyorsun?' diye sorarak çıldırtabilirdi. Saçım dökülüyordu ve insanların bana acımasını istemiyordum” şeklinde anlattı. "Sonrasında kendimi toparladım, canlandım ve Carmela tırnaklarımı takıp çalışmaya devam ettim.”

Televizyon dizisi The Osbournes’da anlatıldığı gibi, Sharon’ ın 2002'de kolorektal kansere karşı verdiği mücadele bir istisna değildi. Erken teşhis, küçük cerrahi ve kemoterapi yoluyla iyileşti. Sonrasında 2003 yılında yaptığı bir röportajda, "İnsanlar kolon kanserini tartışmak istemiyor. Bunun için bir kurdele yok. Bu çok tipik bir durum” dedi ve Osbourne, Sharon Osbourne Kolon Kanseri Programı’yla, bu hastalıkla mücadele eden hastalara evde yardım, ulaşım ve daha fazlasını sağladı.

Sykes, göğüslerini küçültmek için ameliyata girdikten sonra göğüs kanseri olduğunu öğrendi. Alınan meme dokusu örnekleri sayesinde, doktorlar süt kanallarında kanser olduğunu doğruladılar ve Sykes'e in situ duktal karsinom (DCIS) teşhisi kondu. Sykes, anne tarafında meme kanseri olan bir aile öyküsü nedeniyle, önleyici çift mastektomi yapmayı seçti. Verdiği bir röportajda, “Her iki göğsümü de aldırdım, bu yüzden artık meme kanseri olma riskim yok" dedi.

Haber spikeri Giuliana Rancic'e doğum tedavisi görürken meme kanseri teşhisi kondu ve dehşete kapıldı. Teşhisin ölüm cezası gibi hissettirdiğini ifade eden sunucu, sonunda hastalığı yendi ve vücuduyla yeni bir ilişki geliştirdi. "Hiç olmadığı kadar güzel hissediyorum, çarpık, kısır, kanserli bu bedende muhteşem bir şekilde yaşıyorum," diye yazdı. "İçimde bir şeyin değişmekte olduğunu, şu anda aradığım şeyin teselli değil kabul etmek olduğunu anlıyorum, bu da kendime verebileceğim en güzel hediye."

İkonik feminist aktiviste 50'li yaşların başında göğüs kanseri teşhisi kondu. Röportajında, "Kanser asıl amacına ulaştı ve beni biraz daha bilinçli hale getirdi" dedi.

Melissa, meme kanserinin Janis Joplin'in "Piece of My Heart" adlı 2005 Grammy'sinde onu yenmesine izin vermediğini söyledi. "Evet, kemoterapi sonunda kel kalacağım, ama bir seçim yapmak zorundaydım; ya hasta yatağımda bunun yasını tutarak güç kaybedeceğim, ya da güçlü olup o hasta kıza kendine gelmesi için yardım edeceğim. Belki böylelikle başkalarının da daha iyi hissetmelerine yardımcı olabilirim” dedi.

Nisan 2000'de rutin bir mamografi sırasında radyologlar, Suzanne'in göğsünde kötü huylu bir tümör buldular. Ertesi yıl, geçirdiği kanserli günlerden şöyle bahsetti: "Çok güçlüyüm ve çok şoktaydım, çünkü her zaman kendime baktım ve bunun asla benim başıma gelmeyeceğini düşündüm. Ama bence herkesin düşündüğü şey bu. Bazı şeyler başımıza hiç gelmeyecek gibi yaşıyoruz. Aslında hayatta her şeye hazırlıklı olmalıyız.”