Güncelleme Tarihi:
Başrolünü ünlü oyuncu Dominic Swain ile paylaştığı Dehşet Gecesi adlı filmle Hollywood’a hızlı bir giriş yapan Mehmet Günsür’un bu macerası ilerleyen yıllarda da devam edebilir. En son Gossip Girl’de oynayan Blake Lively ile “My Heart” adlı bir filmde baş rolde oynayacağı bile yabancı basında çok konuşulmuştu.
Deniz Akkaya ile birlikte Living and Dying filminde rol alan Tamer Karadağlı da Hollywood macerası kısa sürenlerden. Dünyaya Adını Duyurmuş Türk Ünlüler!
Haluk Bilginer’in rol aldığı projelerin başında yönetmenliğini Tom Tykwer’ın üstlendiği 2009 yılında vizyona giren The International (Uluslararası) adlı filmdir. Ayrıca The Reluctant Fundamentalist ve Buffalo Soldiers filmlerinde de rol almıştır. Uzun süre İngiltere’de yaşamını sürdüren ve tiyatrolarda oynayan Haluk Bilginer’in İngiltere’de büyük bir hayran kitlesi bulunmaktadır. Hatta Queen grubunun efsanevi vokalisti Freddie Mercury kulise giderek Haluk Bilginer’i tebrik etmiştir. BBC’nin bazı yapımlarında da önemli roller almıştır.
Yönetmenliğini John Keeyes’in yaptığı “Living and Dying” filminde rol alan Deniz Akkaya; filmin 2007 yılında vizyona girmesiyle birlikte kötü oyuncuğu ve İngilizcesi çok konuşulmuştu. Büyük beklentilerle gösterime giren film, gişede de oldukça başarısız olmuştu.
Rolü çok kısa olsa da gönlümüze taht kurmayı başarmıştı. 1992 yılında çekimleri gerçekleştirilen Indiana Jones: Çöl Fedaileri filminde figüranlık yapan Bayülgen, bir gözcü olarak ekrana geliyor ve “500 metre” diyor.
2008 yılında The Alphabet Killer ve A Beautiful Day filmlerinde rol almıştır. 2012 Altın Küre ödül töreninde sahneye çıkarak tüm dünyanın dikkatini üzerine çekmiştir. Bir anda tüm sosyal medyada ve yabancı basında “Kim Bu Meltem Cumbul?” sorusu sorulmuştur.
Salih Güney 1969 yılında Hollywood’da rol almıştır. Tony Curtis, Charles Bronson ve Michele Mercier gibi ünlü isimlerle birlikte rol aldığı “You Can’t Win Them All” adlı filmden sonra başka bir Hollywood projesinde yer almamıştır.
Başrollerini Catherine Zeta Jones ve Justin Bartha’nın paylaştığı The Rebound filmi 2009 yılında vizyona girdi. Filmde yalnızca 7 saniye görünen Aksoy, bu sayede bir Hollywood filminde görünmüş oldu.
Türkiye’deki şöhreti sayesinde Amerika’ya davet edilen ünlü aktör hayatı boyunca başrol dışında hiçbir rolü kabul etmemiş ve kendisine teklif edilen tüm yan rolleri geri çevirmiştir. Dr Jivago rolünün ilk olarak Ayhan Işık’a önerildiği, her konuda anlaşma sağlandığı fakat ingilizcesinin yeterli olmadığı gerekçesiyle rolün Ömer Şerif’e verildiği iddia edilmektedir.
1956 yılında Amerika’ya adım atar atmaz dünyaca ünlü film stüdyosu Paramount’un New York ofisine başvurur fakat uzun süre rol teklifi alamaz. Kokteylde tanıştığı prodüktör Sukuras’ın teklifiyle “Certain Smile” ve “Twelve to the Moon” filmlerinde rol alır. Ünlü aktörün Hollywood’a hızlı girişindeki en büyük pay ise ünlü jön Alan Ladd’e olan benzerliği olduğu söyleniyor.