Güncelleme Tarihi:
Sabahları o ilk fincan kahveyi içmek bazen çoğu zaman büyülü hissettirebilir ve güne enerjik başlamanızı sağlar. Ancak bunu her gün yapıyorsanız, bağımlısı olabilme ihtimalini göz önünde bulundurun. Bu bağımlılığın nedeni, kahvenin normalde beyindeki adenozin reseptörlerine bağlanmasıdır. Adenozin, uyku basıncını oluşturan şeydir. Ancak zamanla, vücut daha fazla adenosin reseptörü yaratır ve bunlar kahvede artık kafein tarafından sağlanamaz.
Sonuç olarak, enerji seviyeniz düşer ve sadece yoksunluk belirtilerine karşı koymak için kahveye ihtiyaç duyarız. Bu semptomlar sinirlilik, beyin sisi, baş ağrısı ve bitkinliği içerebilir. Bundan kaçınmak için; her gün kahve içiyorsanız tolerans oluşumunu önlemek için içeceklerinizi bisikletle kullanmanız önerilir.
Adenozin ve adenozin reseptörleri kahve bağımlısı olmada rol oynasa da bu tamamen kötü bir haber değil. Aksine, adenozin tıkanıklığı nedeniyle de bazı faydalar elde edebilirsiniz. Kahve ile kendinizi daha enerjik hissedersiniz çünkü kafein, adenozini bloke ederek beyin aktivitesini ve dopamin, norepinefrin gibi nörotransmiterleri artırır. Bu da yorgunluğunuzun azalmasını ve uyanık kalmanızı sağlar.
Üstelik her gün kahve içmenin ruh haliniz üzerindeki tek olumlu etkisi de bu değil. Araştırmalar, en çok kahve içenlerin depresyona girme olasılığının ve günde dört veya daha fazla fincan kahve tüketenlerde intihar eğilimlerinin çok daha düşük olduğunu gösteriyor. Yine de sağlık sorunları göz önünde bulundurulmalı ve doktorunuza bu konuyla ilgili danışmalısınız.
Kahve ayrıca aerobik egzersizde fiziksel performansı artırarak kilo vermenize ve vücudunuzun kan dolaşımındaki yağ asitlerini emerek yakmasına yardımcı olur. Dürüst olmak gerekirse, bu fikir kulağa oldukça hoş geliyor. Ancak bu, her gün kahve içmenin sihirli olduğu anlamına gelmez. Sonuç olarak, kahve yaşam tarzımızın önemli bir parçası. Yine de sağlığınız üzerinde daha büyük bir etkiye sahip olan faktörlerden; dengeli beslenmek, egzersiz yapmak ve sağlıklı kilonuzu korumanın önemini göz ardı etmemek gerekir. Kahve içmek, bu temel sağlık faktörlerine sadece bir katkı olarak düşünülebilir.
Her gün kahve içmek oldukça normal bir alışkanlıktır, özellikle de uyanır uyanmaz bir veya iki fincan içiyorsanız… Ancak öğleden sonra geceye kadar kahve içtiğinizde, kendinizi uykusuzlukla mücadele ederken bulabilirsiniz. Öğleden sonra kahve içerseniz daha az uyursunuz, çünkü kafeinin yarı ömrü altı saattir. Bu nedenle öğleden sonra 2'de kahve içerseniz, o fincandaki kafeinin yarısı saat 20: 00'de hala sisteminizde kalır ve her gün saat 16: 00'da kahve içerseniz, daha geç kalkarsınız.
Bu nedenle, geceleri uyuyamıyorsanız, kahve alımınızı yalnızca sabah saatlerine ayarlamayı deneyin. Ne de olsa, beyin araştırmalarının da gösterdiği gibi kahve, gerçek uykunun yerini tutmaz.
Yapılan bir araştırmaya göre, fizyolojinize bağlı olarak uykunuzu kesintiye uğratmanın yanı sıra, günün herhangi bir saatinde çok fazla kafein içmenin başka olumsuz sağlık etkileri de olabilir. Bu yüzden, kendinizi gergin, heyecanlı, endişeli veya gergin hissederseniz veya tamamen panik atak geçirirken bulursanız, kahveyi azaltın. Her gün kahve içmek, bu hoş olmayan ve istenmeyen etkilerin herhangi birini tetikleyebilir.
Bu, özellikle önceden var olan bir psikolojik sorunu olan bireyler için geçerlidir, çünkü çok fazla kafein tüketmek psikozu şiddetlendirebilir, düşmanlığı artırabilir ve kaygıya neden olabilir. Ek olarak, yeme bozukluğu olan kişiler de kahveyi kötüye kullanabilir, bu nedenle, bu koşullardan herhangi birine yatkınsanız, kahve tüketmeden önce doktorunuzla konuşmak isteyebilirsiniz. Ya da sadece kafeinsiz tüketmeyi deneyebilirsiniz.
ÇoÄŸu insan uzun, saÄŸlıklı ve mutlu bir yaÅŸam sürmeyi içtenlikle umuyor ve ölme kavramını oldukça korkutucu buluyor. Her gün kahve içmek, en azından bir süre için ölümden kaçınmanıza yardımcı olabilir. Yapılan bir araÅŸtırma, 50 yaşın üzerindeki kahve içenlerin, kahve içmeyenlere kıyasla erken ölüm riskinin azalttığını gösteriyor. Bu durum, kahvenin saÄŸlıklı insanların günde içtiÄŸi birçok ÅŸeyden sadece biri olduÄŸu anlamına gelir. Â
Diyabet, pek çok ciddi sağlık durumuna katkıda bulunan bir faktör olmakla birlikte, öncelikli olarak kalp hastalığı, felç, sinir ve böbrek hastalıkları ve görme kaybı sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. Günlük bir fincan kahve, sizi olumsuz sonuçlardan koruyor olabilir. Kahve tüketimi ile diyabet riski arasındaki bağı analiz eden bir çalışmada; kahve tüketiminin azaltılmış riskle doğrudan ilişkili olduğu bulundu. Bu durumda her gün kahve içmek, kulağa çok da kötü gelmiyor.
Antioksidanlar diyetinizin önemli bir bileşenidir. Serbest radikallerin vücutta neden olduğu olası zararları azaltmaya yardımcı olurlar. Ve antioksidan bakımından zengin yiyecekler gerçekten de geçmişte mucize yiyecekler olarak aşırı abartılmışken, sonuçta antioksidan içeren bütün yiyecekleri yemenin sağlığınız faydalıdır. Bir fincan kahve hazırladığınızda, kahve çekirdeklerindeki besinler fincanınıza aktarılır. Bu besinlerin çoğu, hücrelerinizi serbest radikallere zarar vermekten koruyan antioksidan görevi görür.
Yapılan araştırmalar, kahve tüketiminin Alzheimer hastalığı ve Parkinson hastalığına yakalanma riskinin azalmasıyla bir bağlantısı olduğunu gösteriyor. İlginçtir ki bu faydadan sorumlu olan, kahvede bulunan kafein değil, beyni hastalıklara neden olan toksik proteinlerden koruyan ve kahve çekirdekleri kavruldukça artan fenilindan adlı bir bileşiğin varlığıdır.
Her gün kahve içmek elbette Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkları iyileştirmede etkili değil. Ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki kafein bilişsel artırıcı etkilere sahip ve bu nedenle günlük tüketilen kahve hafızayı güçlendirmeye yardımcı olabilir. Ayrıca kafeinin, 24 saatten fazla unutmayı azaltmada spesifik bir etkisi bulunuyor.
Kahve içmenin bir başka faydası da sizi potansiyel olarak karaciğer hastalığından koruyabilmesidir. Özellikle, düzenli olarak alkol tüketirken aynı zamanda günde bir ila dört fincan kahve içerseniz, siroza yakalanma olasılığınız çarpıcı biçimde azalır. Elbette sadece vücuttaki alkolün zararını gidermek için bu yol başvurmaktan kaçınmalıyız. Aksi halde kendimizi hasarlara karşı korumaya çalışırken, başka hasarlara yol açabiliriz.
Kolesterol seviyelerinize dikkat ediyorsunuz ve her gün kahve içmenin bunun üzerindeki etkisini merak mı ediyorsunuz? Ä°yi haber ÅŸu ki, her gün düzenli filtrelenmiÅŸ kahve içmek size zarar vermez veya LDL kolesterolünüzü yükseltmeye neden olmaz. Ancak, günlük baÅŸ dönmeleri için aynı ÅŸey geçerli deÄŸil. Çünkü filtresiz kahvelerde bulunan cafestol adlı madde, kolesterol seviyenizi artırabilir. Bu yüzden gün boyunca içerseniz, kalp hastalığı riskinizi artırabilir. Aynı ÅŸey Türk kahvesi için de geçerli.Â
Kolesterol seviyelerinize dikkat ediyorsunuz ve her gün kahve içmenin bunun üzerindeki etkisini merak mı ediyorsunuz? Ä°yi haber ÅŸu ki, her gün düzenli filtrelenmiÅŸ kahve içmek size zarar vermez veya LDL kolesterolünüzü yükseltmeye neden olmaz. Ancak, günlük baÅŸ dönmeleri için aynı ÅŸey geçerli deÄŸil. Çünkü filtresiz kahvelerde bulunan cafestol adlı madde, kolesterol seviyenizi artırabilir. Bu yüzden gün boyunca içerseniz, kalp hastalığı riskinizi artırabilir. Aynı ÅŸey Türk kahvesi için de geçerli.Â
Arada bir ölçülü olarak filtrelenmemiş kahvenin tadını çıkarabiliriz, ama her gün çok miktarda içerseniz, kolesterol seviyenizi etkileyebilir.
İnsanların hamileyken vücutlarına iyi bakmaları çok önemlidir ve buna sağlıklı bir diyet sürdürmek de dahil. Günlük kahve tüketimi, maalesef hamileler için en iyi şey sayılmaz. Fetüs kafeini çok iyi metabolize edemediğinden, kan dolaşımından çözme yeteneğine sahip değildir. Bu da fetüs üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir ve daha az besin almasına neden olabilir.
Uzmanlar, bu amaçla hamile olan herkese kafein konusunda çok dikkatli olmalarını tavsiye ediyor. Kesin kanıtlar olmasa da yaşamın bu aşamasında kahve tüketiminin sınırlandırılmasını öneriliyor.
FotoÄŸraflar: Ä°stock, Alamy, Ä°ngimage