Kahve içeriğinde, 1000’den fazla biyoaktif bileşik bulunduran karmaşık bir bileşik. Bunlardan sağlık üzerine etkili olanlar kafein, diterpen alkoller ve klorojenik asittir. Kardiyovasküler hastalıklar, kanser, diyabet, hipertansiyon, aritmi ve osteoporoz üzerinde etkili olduğu ve bazen de çelişkili çalışmalar mevcut. Kafein miktarı kahvenin türüne, kavrulma derecesi ve pişirme yöntemine göre farklılık gösterir. Hatta aynı standartlarda hazırlanan kahveler arasında da kafein miktarlarının farklı olabildiği görülmüş. Ortalama miktarlar verecek olursak 100-150 ml kahvenin ortalama 100 mg kafein içerdiği düşünülebilir. Kahvenin yapısında kafeinden ziyade diğer bileşiklerin de antioksidan, antibakteriyel, kan şekeri dengeleyici, kan yağları düzenleyici etkileri bulunuyor. Bu faydalı etkileri günlük 2-3 fincanı aşmamak üzere tespit edilmiş. Daha fazlası için zararlı etkilerini görebiliyoruz. Örneğin günlük 750 mg’dan fazla tüketilen kafein miktarı, kalsiyum ve magnezyum artışını arttırabiliyor. Bu da kemik sağlığı üzerinde olumsuz etki yapıyor. Hamilelik döneminde de kahve tüketimi günde 1-2 fincan olarak sınırlandırılmalı. Yine fazla miktarda kafein, uykusuzluk ve anksiyeteye sebep olabiliyor. Kahve tüketiminin kalp damar hastalıkları riskini nasıl etkilediğine bakıldığında ise; 2-3 fincanda riski etkilemediğini ancak 4 fincan ve üzerine çıkıldığında riski arttırdığını gösteren deneyler bulunuyor. Tansiyon konusunda ise tam bir sonuca ulaşılamamış. Bazı çalışmalar hafif bir yüksekliğe sebep olduğunu gösterirken, bazı çalışmalarda düşürdüğü bile tespit edilmiş. Kahvenin antioksidan içeriği sayesinde kansere karşı koruyu etkisi görüldüğü gibi; etkisiz olduğunu savunan deneyler de mevcut. Aynı durum diyabet ve osteoporoz için de geçerli. Bu konular henüz netlik kazanmadı. Kahve tüketiminin güvenli dozlarda yani günlük 2-3 fincan olması halinde bunama, Alzheimer gibi ileri yaş hastalıklardan koruyabiliyor. Parkinson ve depresyon ile ilgili olumlu ilişkileri de var. Ayrıca yeni yapılan bir çalışmaya göre kahveye az miktar eklenen doğal bal, antioksidan etkisini önemli ölçüde arttırıyor. Kahvenin kilo verme sürecinde metabolizmayı hızlandırmada etkisi var. Ancak hiçbir yiyecek veya içeceğin zayıflamada mucize olmadığı gibi kahvenin de mucizevi etkisi yok. Fakat destek olabildiğini görüyoruz. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nin (CDC) yürüttüğü Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması anketinde, günlük kahve tüketimi ve vücut yağ oranı arasındaki ilişkiyi inceledi. Günde 2-3 fincan kahve içenlerde, içmeyenlere göre yaklaşık yüzde 3 daha az karın bölgesi yağlanması görüldü. Buna, kafein dışındaki diğer biyoaktif bileşenlerin de sebep olabileceği belirtildi. Tüm bu bulgular, kahvenin filtre, suda kaynamış ve bunun gibi çeşitli şekilleriyle yapılan çalışmaların sonuçlarıdır. Yani kremalı ve şeker eklenmiş kahvelerin sağlık için anlamlı olmadığını artık biliyoruz.Kaynak Fotoğraflar: Pexels Mucize Lezzetler'in bugünkü menüsünde San Sebastian Cheescake var! (Sponsorlu İçerik)