Eskiden ve yeniden, modanın demirbaşı: Trençkot

"COOL" VE VAZGEÇİLMEZ

Her dolabın en kült parçası trençkot, kendini çok eskiden ispatlamış, savunmaya ihtiyacı yok. Beş-altı yıl sonra 100 yaşına basacak olan bu ilginç parça, zaman içinde yıpranıp yaşlanacağına ve hatta unutulacağına, her yeni sezon sanki yeniden doğuyor ya da en azından gençleşiyor. Bu yıl da sonbahar/kış koleksiyonlarının hit müdavimlerinden. Yeni ilaveler arasındaki doku, renk ve kesim çeşitliliği hepimizi alarma geçirdi. Neden mi? Birden fazla trençkot satın alma isteğini kamçıladığı için. Trençkot bu kadar tehlikeli. Kendine bir defa aşık etti mi, ondan vazgeçmemiz mümkün olmuyor.

BİR ARZU NESNESİ

İlk kez tasarlandığı yıllarda kadınlara epey mesafeli duran, bu hali ile epey soğuk ve maskülen, biraz da sıkıcı gibi görünen bu parçayı erkeklere bırakacak değildik. Sinema dünyasının gelmiş geçmiş en karizmatik erkekleri yürek parçalayıcı sahnelerde veya dedektifler suçlu peşinde koşarken trençkotu sırtlarından eksik etmediler.

Ancak trençkotun geniş kitleleri büyülemesi için iş yine başa düştü, bunu bir kadın yaptı. Audrey Hepburn "Breakfast at Tiffany's" filmi ile trençkotun bir arzu nesnesi olmasına oldukça katkıda bulundu. Günümüzde trençkot her zamankinden daha popüler. Ve hala erkek gardırobunun da bir parçası olmakla birlikte, kesinlikle şık veya ne istediğini bilen kadınların en favori giysisi.

Trençkotları görmek için tıklayın!

BİR TANESİ İLE YETİNMEM

Bu defa işimiz gerçekten zor. Aslında bunun tersini de düşünebiliriz, belki de işimiz çok kolay. Trençkot ile ilgili seçeneklerimiz öyle çoğaldı ki bir tanesinde karar kılmak zorlaştı. Bunun iyi tarafı, her zevke uygun bir trençkotun olması.

Belki de çözüm bir adet ile yetinmemekte yatıyor. Yine de ofise uyacak kadar klasik ya da alışılmış bir modelini edinmek isteyebiliriz.
Hafta sonları için renkli, daha spor kesimlisini, güneşli ve sıcak havalar için kısa kollusunu, iddialı veya flörtöz bir modelini ise gece bir yemeğe veya davete giderken tercih edebiliriz.

Ünlüler de onsuz yapamıyor! >>>>>>>


Çok pratik ve hoş bir parça olması bir kenara, trençkot niye bu kadar çok seviliyor? Galiba işin sırrı şu: Üzerimizde ne olursa olsun, ister jean, ister sade bir elbise ya da etek-gömlek, hatta salaş bir kıyafet, hiç fark etmez, trençkotumuzu giydiğimizde bunların bir önemi kalmıyor. (Tüm bunlar, kıyafetimiz özensiz de olabilir manasına gelmemeli.) Her şeyin önüne geçip yine de kıyafeti gölgelemeden, hatta, onu olduğundan iyi göstererek genel görüntüyü maksimum seviyeye taşıyabiliyor. Yıllanmışı da yenisi kadar makbul.

MEVSİMİN İKONU TRENÇKOTLAR

En kötü ihtimali düşünelim: Diyelim ki sizin (hala) bir trençkotunuz yok. Buna rağmen ve yazının bu kısmına geldiğiniz halde neden acilen bir trençkot edinmeniz gerektiği konusunda hala ikna olmuş değil misiniz? O zaman trençkotun biraz daha motive edecek özelliklerini hatırlatalım:

1) "The Trench Book" adlı kitabı yazan gazeteci ve tarihçi Nick Foulkes, şu mesajı veriyor: "İyi giyinmeyi önemseyen herkes mutlaka trençkotu da önemser."

2) Tarz sahibi (ya da ikon) olarak tanımladığımız dünyadaki tüm kadınlar trençkotu el üstünde tutuyorlar. Catherine Deneuve, Kate Moss, Angelina Jolie, Ürdün Kraliçesi Rania veya Gwyneth Paltrow...

3) Trençkot sadece hava rüzgarlı veya yağmurlu olduğu için değil, sırf şık olmak için de giyilir.

4) Artık her mevsime uygun bir trençkot bulmak mümkün. Yani trençkot dört mevsim bizimle.

5) Trençkot eskimez. Bu durumda demode diye burun kıvıracağımız bir trençkot da yoktur.

6) Gardırobun en kült parçasıdır, o yüzden özel muameleyi hak ediyor.

7) Trençkorun en iyi "dostları" (veya tamamlayıcıları) çanta ve ayakkabılardır.

8) Trençkot her yaştaki kadına (ve erkeğe) yakışır. Üstelik skinny jean, dar elbise veya mini etek gibi "ayrımcı", kaprisli veya zor değildir. Vücut ölçülerimiz veya kilolarımız, konusunda gayet anlayışlıdır.

Satın alacağımız trençkotun modeline karar verirken hata yapma ihtimalimiz yok. Yine de trençkotun uzun soluklu bir parça olduğunu, uzun yıllar bize eşlik etmesi öngörüldüğünü aklımızda tutalım.