Güncelleme Tarihi:
Irma Kurtz, "Bunalımlar" adlı kitabında sadakatin imkansız bir hayal olup olmadığını sorar. Oysa, evliliklerin büyük çoğunluğunda, eşler birbirlerinden tam bir sadakat beklerler. Eğer biri sadakatsizlik ederse, diğeri kendini ihanete uğramış hisseder ve çok acı çeker.
Bu durumda "başa gelen çekilir" deyip pasif bir tutumu mu izlemek doğrudur, yoksa sadakatsizliği, evliliğimizi çok daha olumlu ve mutluluk getirici bir ilişkiye dönüştürebilecek bir etmen olarak değerlendirmek mi? Sadakatsizliğin farkına nasıl vardığımız ve o anda kendimizi nasıl hissettiğimiz, bu soruya ışık tutacaktır?
İtiraf rahatlatır mı?
Sadakatsizliğin açıkça itiraf edilmesi en dürüst yol gibi gözükür. Ancak, bu kişilerin çoğu bazen bilincinde bile olmadan, eşlerinin durumu anlamasını sağlayacak ipuçları bırakırlar. Suçluluk duygusundan kurtulma isteği dışında, itirafın en yaygın nedenleri, olayları artık bir çözüme ulaştırma kararlılığı, çekilen bu sıkıntıyı eşin de paylaşması beklentisi ve her şeyin iyi gittiği şeklindeki aldatmacaya son vermek düşüncesidir. Sadakatsizlik, cinselliğin çekiciliğine kapılmak değildir. Basına çok yansıyan, şöhretler arasında bozulan evlilik olaylarını da keyfi yaşanan ilişkiler olarak görmemek gerekir. Bu kişilerden biri başarı basamaklarını hızla tırmanırken, eşi onun gerisinde kalmaktadır. Artık tanıştıkları dönemdeki tanıştıkları kişiler olmaktan çıkmışlar, birbirlerini ilgilendiren ortak yönleri azalmıştır.
Yaşanan bir sadakatsizlik, aslında çoğu zaman eşe yöneltilmiş bir yardım çağrısıdır. Amaç, bir başkası uğruna evliliği sona erdirmek değil, bazı şeyleri değiştirmektir. Playboy dergisinin bir araştırmasında erkek ve kadınlara, yaşadıkları sadakatsizlikten ne bekledikleri sorulmuştur. Cinsel çeşitlilik erkekler için başta gelen nedeni oluştururken, kadınlar bunu listenin en sonuna koymuşlar, buna karşılık daha iyi bir cinsellik isteğini öne çıkarmışlardır.
Evlilik bağından arada sırada uzaklaşma ihtiyacı, hastalık, işyerinde karşılaşılan zorluklar, parasal sıkıntı gibi kritik dönemlerde sadakatsizlik olaylarının artmasını da açıklayan bir olgudur. Yine de, böyle bir dönemde bu durumun farkına varmak, uğranan ihanetlerin sonuncusu olarak algılanabilir. Ne de olsa, bağlılık ilişkisinin altında yatan düşünce, eşlerin birbirlerine kötü zamanlarda da destek olmalarıdır.
Sadakatsizlik fark edildiğinde gösterilen tepkiler, çoğunlukla birbirine benzer. İlk anda duyulan şiddetli öfke, giderek yoğunlaşır, neredeyse öldürme isteğine dönüşür. İşi suç işlemeye vardıranlar çok azdır, ama birçokları, buna çok yakın şeyler hissettiklerini itiraf ederler. Daha sonra suçluluk ve hayal kırıklığı hissedilir. Aldatılan kişi bütün kabahati kendinde bulmaya, eşine ne kadar kötü davranmış olduğunu düşünmeye başlar. Giderek kendini başarısız bir kişi sayar ve hem olanları fark edilmediği hem de evliliğinde neyin bozuk gittiğini kavrayamamış olduğu için kendine kızar. Kabullenmeme duygusunun gelişmesiyle, kendini kurban yerine koymaya başlayabilir.
Gururunun kırılması, özgüveninin ve inancının sarsılması, çaresizlik ve umutsuzluğa kapılmasına yol açabilir ki, bu duygular çok tehlikelidir. Böyle bir durumda kişi, başından geçenleri kavrayıp kontrol etmeye çalışmak yerine her şeyden vazgeçip teslim olma eğilimi duyar ve giderek tam bir çöküşe, hatta ciddi bir depresyona sürüklenebilir.
Açıkça konuşmak
Tartışmanın eşit bir şekilde başlatılabilmesi için, sadakatsizlik eden eşin durumu ayrıntılı olarak diğerine açıklaması, söz konusu kişinin kendileri için ne denli önem kazanmış olduğunun belirtilmesi ve evlilik ilişkisini yeniden düzenleme kararlılığının ortaya konması gerekir. Elimizdeki kartları masaya açmanın zamanıdır artık.
Eşler arasında iletişim yetersizliği, yanlış anlamalara ve birbirinden soyutlanmaya neden olur. Hele bu cinsellikle ilgili olarak ortaya çıktığında, ilişkinin sonunu getirebilir. Her şeyin iyi olacağına dair körü körüne bir inanç da, bazen apaçık sorunları görmeyi engeller. Eğer eşlerin her ikisi de ilişkilerini yeniden kurmak niyetindeyse, bunun ilk önemli adım, evlilik sorunlarını açıkça ortaya koymaktır. Bu bir kez yapıldıktan sonra, evliliği yaşatmanın yolu mutlaka bulunur. Çoğu durumda "Öteki kişi" bir meslektaş, bir komşu ya da bir arkadaştır; dolayısıyla taşınmak ya da iş değiştirmek çok yararlı olabilir. Kimse aldatmaktan hoşlanmaz.
Ama itirafı dinlemek ve durum hakkında olabildiğince bilgi edinmek, uzun vadede sevgi bağlarını aşkı kurtarabilir. Nihai soru şudur; Hangisi daha önemli, yeni ilişki mi, evlilik mi? Çoğu kişi evliliğini seçecek ve onun için savaşacaktır.