Güncelleme Tarihi:
Araştırma, yalnızlık kasvetine kapılan kimselerin kendi iç dünyalarına kapanmadan önce çevresinde var olan az sayıdaki insana da aynı bunalımları bulaştırdıklarını belirledi. Araştırmacılar, bulaşıcı olan yalnızlığın, bir hastalık ya da kişisel zayıflık değil, bir 'biyolojik reaksiyon' olduğunu vurguladı.Chicago, California ve Harvard üniversitelerin ortaklaşa yürüttükleri 10 yıllık araştırma, yalnızlık salgınından kadınların erkeklere oranla daha çok etkilendiğini de ortaya çıkardı. Araştırma dün 'Journal of Personality and Social Psychology' adlı dergide neşredildi. Araştırmayı değerlendiren Chicago Üniversitesi psikologlarından John Cacioppo, yalnız kişilerin az sayıdaki dostunu kaybetmeden önce, kasvetlerini bu kişilere bulaştırdığını savundu. Yalnızlığın bir hastalık ya da kişisel zayıflık değil, bir 'biyolojik reaksiyon' olduğunu vurgulayan Cacioppo, kişinin yalnızlığından doğan hem fiziksel hem de ruhsal rahatsızlıklara girebileceğini kaydetti. Psikolog Cacioppo, yalnızlığın depresyon ve yüksek tansiyona neden olabileceği, stres hormonu seviyesini yükseltip bağışıklık sistemini zayıflatabileceğinin araştırmada ortaya çıkarıldığını kaydetti. Cacioppo, "Yalnız kişi, yakınındaki insanları tek tek kaybetmeye başlayınca bu, çorap söküğü gibi devam ediyor ve toplumda iyice uç noktaya kendisini iterek tamamen sosyal iletişimlerini koparıyor." dedi. Binlerce hastanın sağlık kaydı incelenerek yapılan araştırmaya göre, yalnız insanlar, etrafındakilere daha az güvenmeye başlıyor ve bu da kişinin arkadaşlık kurma şansını engelliyor. Sonra bu kişinin iletişim içinde olduğu diğer kişiler de benzer davranışlar sergilemeye başlıyor ve kendisini toplumdan tecrit ediyor. Bilimadamları, toplumların, sosyal iletişim ağının sınırlarında dolaşan yalnız kişileri dışlama eğiliminde olduğuna dikkat çekerek, bunun yayılmamasını önlemek için yalnız kişilere yardım edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.