Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de her 22-23 kadından birinde meme kanseri görülüyor. Genç yaşta meme kanserine yakalanma oranı Batılı ülkelere göre ülkemizde daha fazla. Meme kanseri olan 5-6 kadından birinin 40 yaşın altında olduğunu görüyoruz. Ülkemizde meme kanseri hastalarının neredeyse yarısında bu rahatsızlık menopoz öncesi döneminde ortaya çıkıyor.
Değiştirebildiğimiz risk faktörlerinin beslenme, uyku düzeni, kilo, hormon tedavisi ve emzirme süresiyle ilgili olduğu söyleyebiliriz. Kişi eğer doğum yapmayı planlıyorsa, bunu mümkünse 30 yaş öncesinde gerçekleştirmesi veya hormon tedavisi alacaksa çok uzun süre olmamasına dikkat edilmesi çok önemli. Özellikle obezite-meme kanseri ilişkisi menopoz sonrası dönemde oldukça belirgin. Menopoz sonrası dönemde obezite, meme kanseri sıklığını artırıyor. Bununla mücadele için düzenli egzersiz yapılması ve beslenmeye dikkat edilmesi gerekiyor. Haftada 3 saat düzenli egzersiz yapılması meme kanseri riskini yüzde 20-25 oranında azaltıyor.”
Yüzde 10'u genetik olarak geçiyor
Genetik nedenli meme kanseri bu konuda özel bir yer teşkil ediyor. Meme kanserinin yaklaşık yüzde 5-10’u genetik olarak geçiyor. Bu noktada genlerle ilgili araştırma yapmak gerekiyor. Özellikle ailede genç yaşta meme kanserinin ortaya çıkması, ailede birden fazla meme ya da yumurtalık kanseri olması, ailede erkek meme kanserinin olması gibi nedenler genetikle ilişkisi olduğunu düşündürüyor. Geçtiğimiz yıllarda genetik inceleme testleri daha zor yapılıyordu ancak şimdi yeni nesil sistemler kullanılıyor.
Test sonucuna göre eğer genetik geçişli bir meme kanseri varsa bunun için çeşitli önlemler alınabiliyor; yaşam tarzı değişikliği yapılabiliyor, risk azaltıcı ilaçlar kullanılabiliyor ya da risk azaltıcı ameliyatlar yapılabiliyor. Örneğin meme kanserinde aile öyküsü varsa sadece mamografi yeterli olmuyor, meme MR’ı da çekilmesi gerekebiliyor ve daha sıkı bir takip gerekiyor.
Risk söz konusu ise muayene 10 yıl öncesinde başlıyor
Meme kanseri konusundaki genel tarama programının 40 yaşından sonra 2 yılda bir yapılması gerekiyor. Özel programlarla kişinin riskini belirleniyor. Riskine göre de tarama yapılması gereken sıklığı ve mamografiye ek olabilecek tetkikleri belirleniyor. Ama genetik geçişli meme kanserlerinde, ailede meme kanserine yakalanan kişinin yaşı çok önemli. Örneğin 47 yaşındayken meme kanserine yakalanan bir kişinin ailesindeki diğer üyelere 37 yaşından itibaren tetkik yapılması gerekiyor. Bu konuda hiçbir sorun yaşamamış bir kadında mamografiye 40 yaşından sonra başlanacaksa, ailede bu risk olduğu takdirde 10 yıl öncesinden mamografi çektirilmesi gerekebiliyor.
Erken tanı önem taşıyor
Meme kanserinin tedavisinde kişiye göre tedavi planı ve multidisipliner yaklaşım son zamanda ön plana çıktı. Cerrahi konusunda gelişmeler ise onkoplastik cerrahinin daha fazla yaygınlaşması oldu. Onkoplastik cerrahide büyük bir kitle çıkarılsa dahi bu yöntemlerle meme koruyucu cerrahi yapmak mümkün olabiliyor ya da meme tamamenalınsa bile aynı seansta meme derisi ve ucu korunarak; eş zamanlı olarak yeniden meme yapılabiliyor. Bu tedavilerin uygulanabilmesi hastalığın saptandığı evreye bağlı olarak değişebiliyor. Bu nedenle erken tanı ve tarama ön plana çıkıyor.