Duygularını Renklerin Seline Bırakıp Gidenlerden: Mine Ahıtürk
Güncelleme Tarihi:
İster doğuştan olsun isterse sonradan ortaya çıksın, sanat her yaşta herkesi cezbediyor. Medya sektöründeki başarılı çalışmalarıyla dikkat çeken Mine Ahıtürk de, 40 yaşından sonra resim yeteneğini keşfetti.
Farklı hocalardan aldığı eğitimle kısa sürede başarılı eserlere imza atan Ahıtürk'ün, her tarzda resim yapma becerisine sahip olduğunu hocaları tarafından fark edildi.
Kişisel üslubuyla tarzında hiçbir kuralı yok. Ruh haline göre iniş ve çıkışlarını kapsayan boya ve materyalleriyle duygularını, bazen sürrealist kompozisyon, bazen lirik enerjisini renklerle tuale aktarıyor. Çalışmaları sanat severlerden tam not alan Mine Ahıtürk, " Dünyayı eserlerimdeki gibi görüyorum.
Bulutlar arasından sızan güneşin sıcaklığında ısınıyor. Göremediğiniz gölün içindeki balıkları ben biliyorum. Esen rüzgarı, çiçeğin - denizin kokusunu, gözlerdeki hüznü, yüzdeki masumluğu, küstahlığı ve merhameti hissediyorum, adeta tualin içinde yaşıyorum. Katıldığım iki sergiden sonra, eserlerimin beğenilmesinden çok mutluyum. İlk hedefim ve hayalim 2018 Ekim ayında, İstanbul’un incisi boğazda adı bilinen tarihi bir mekanda ilk kişisel sergimi açmak için hazırlıklara başladım. Sonrasında sanatımı daha da geliştirmek ve diğer Türk ressamlar gibi, eserlerimle yurt dışında sergilere katılarak ülkemi tanıtmak ve temsil etmek istiyorum" dedi...
SEN DE DOKUN!
YENİ KEŞİFLER İÇİN BOYALARA DOKUNMAK LAZIM.
''Hayalim olan resim yapmayı, herkes den gizli bilinçsizce aldığım tual, yağlıboya ve fırçalarla gizli gizli resim yapmaya başladım. İçimden de güzel olmazsa kimseye göstermeden atarım dedim. Çevremden gelen ilk tepkilerle bu ilk yaptığım resimimi şuandaki hocalarım olan İranlı Ahmedi Shoeib ve Semra Hasgüleç'e gösterdiğimde yetenekli olduğumu ve devam etmem gerektiğini söylediler.
40 yaşından sora hayellerimin resmini yapmak isterken bu ilk resim, beni sanat serüvenine sürükledi. Hiç hesaba katmadığım bu sanat çalışmaları beni hayata ve yaşam şeklime yansıdı. 40 yaşından sonra, bilinçsizce kabullendiğim ve kapıldığım sıkıcı metropol zihniyetinden, beni doğaya yönelterek, şimdiye kadar göremediğim güzelliklere fırçalar ve renklerle dokunmamı sağladı.
Dalgalandırdığım denizler, renk verdiğim her ağaç, güneşi boyadığım gökyüzü, orada uçurduğum kuşların kanatlarından dünyama özgürlük katıyorum. Dünyama ve resme her bakana özgürlük hissi yaşıyor ve yaşatıyorum. Maddenin ve nesnelin olur olduğu bir dünyada, ben yaşamda ben tuallere hayellerin gerçekliğini işliyorum.''