Doğa renkleri boşuna vermedi

Güncelleme Tarihi:

Doğa renkleri boşuna vermedi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2004 06:00

Yemyeşil bir üzüm ya da kıpkırmızı bir çilek. Yediğiniz besinlere renk veren doğal boyalarda bizi koruyan kimyasal bileşenler olduğu hiç aklınıza gelmiş miydi? Renklere göre beslenmek hem keyifli, hem de yararlı.

Haberin Devamı

Kaynak: Kelebek

Sağlığınız dört grup renge bağlı

Doğal besinlere renk veren doğal boyalarda pek çok hastalığa karşı bizi koruyan kimyasal bileşimler var. Yemek tabağınızı renk renk ve de hayat veren yiyeceklerle donatmanız, Renk kodu'nun ana felsefesini oluşturuyor. Meyve ve sebzeleri başlıca dört gruba ayırdık. Kırmızı, turuncu- sarı, yeşil ve mavi- koyu pembe. Meselenin püf noktası her gün bu dört gruptan birer örneğin tabağınızda yer alması. Kuşkusuz sadece meyve ve sebze yemekle kendinizi sağlıklı beslenmiş sayamazsınız. Tahıl ürünleri, kuru yemişler, balım ve beyaz et de sofranızda yer almalı. Renk kodunu uygulayarak beslenmek hem çok eğlenceli, hem de çok yararlı. Meyve ve sebzelerin renklerinin sadece dekoratif bakımdan önem taşıdığını düşünmek yanlıştır. Meyve ve sebzelerin renklerinin de işlevleri var. Bitkiler, güneş ışınlarının zararlarından bitkiler sayesinde korunurlar. Bir bitki için güneş ışınları hem hayat kaynağıdır hem de ölüm nedeni olabilir. Meyve ve sebze satın alırken öncelikle seçtiğiniz ürünlerin renklerini dikkate almalısınız. Örneğin domateslerin kırmızısı tam kırmızı, vişnelerin rengi tam koyu bordo, fasulyelerin yeşili tam yeşil olmalı. Renk kodu kurallarına uymak istiyorsanız, meyve ve sebzelerin en parlak renkli olanlarını seçmelisiniz. Bu arada çikolatanın da rengi ne kadar koyu olursa, size o kadar yarar sağlayacağını aklınızın bir köşesine yazın.

Sağlığın Şifresi: Renkler

İkisi doktor, üç uzmanın birlikte hazırladıkları 'The Color Code' ismini taşıyan bu eser, doğru beslenmeyi çok farklı bir açıdan ele alıyor. Sofralarımızı süsleyen besinlerin renklerinin sağlıklı yaşama çabasında ne büyük rol oynadığı anlatılıyor. Besinleri renk gruplarına ayıran bilimadamlarının açıklamaları, doğru beslenme konusunda zihinlerde oluşan kuşkuları ortadan kaldıracak. Doğanın, besinlere uygun gördüğü renklerin rastgele bir seçim olmadığı bu kitaptaki açıklamalardan anlaşılıyor.

Renk koduna uyum

Yemek tabağınızdaki besinlerin karbonhidrat-protein oranına değil, renklerini saydığımız dört renk grubunda olup olmadıklarına dikkat etmelisiniz. Unutmayın, sağlığınız renklere bağlı.

Aşkın rengi kırmızı

Kırmızı giyecekler, kırmızı boyalı eşyalar, kırmızı makyaj malzemeleri nasıl yürek hoplatıyorsa, sofranızdaki kırmızı renkli besinler de aynı etkiyi gösterir. Çilek, kiraz, vişne, kırmızı üzüm ve elma gibi meyvelerin içerdikleri antioksidanlar, vücudun savunma sistemini güçlendirir.

Domates savunma silahı

Domatesin şöhreti, zaman içinde o kadar sık değişti ki, bilimadamları bile bu güzel sebze- meyve hakkında kesin bir kanıya varabilmek için yıllarca çalıştılar. Domatesin M.S.700 yıllarında Aztekler ve İnkalar tarafından yetiştirildiğini biliyoruz. 1500'lü yıllarda İspanyol istilasından sonra domates tohumları Avrupaya getirildi. İspanyollar domatesi çok sevmişlerdi, hemen yemeklerinde kullanmaya başladılar. Ama diğer Avrupa ülkelerinde nedense domates pek rağbet görmedi. Onsekiz ve ondokuzuncu yüzyıllarda domatese ilgi artmaya başladı. Domatese rengini veren kırmızı pigment, sağlığımız için çok büyük önem taşıyor. Likopen adı verilen bu özel pigment kansere karşı önemli bir savunma silahı sayılıyor. Domateste bulunan likopen, diğer meyve ve sebzelerdeki likopen gibi kanda A vitaminine dönüşmüyor. Likopen; bazı organlara geçerek onları da kanserden koruyor. Domateste ayrıca fenolik asidin de bol miktarda bulunması, kanserden korunma gücünü artırıyor. Sigara tiryakilerinin de akciğer kanseri tehlikesine karşı bol miktarda domates yemeleri öneriliyor.

Huzur turuncudur

Belki size garip gelecek ama renkler arasında sarı ve turuncu insana huzur veren renkler olarak tanımlanırlar. Sarı ve turuncu bir bakıma yazı müjdeleyen renklerdir.

Havuç felci bile önler

Turuncu renkli sebzeler denilince akla ilk gelen elbette havuç oluyor. Vitamin ve mineraller bakımından çok zengin olan havuç, bundan 2000 yıl önce Afganistan'da keşfedildi. Afganlar, o gün bugündür topraklarında havuç yetiştirmeye özen gösteriyorlar. İçerdiği maddeler sayesinde havucun felç krizlerini önlediği saptandı. Ayrıca kandaki kolesterol oranının azaltılması için de, zengin bir A vitamini kaynağı olan havucu ilaç niyetine yemelisiniz.

Kalp dostu portakal

Florida'daki portakal yetiştiricileri arasında çok yaygın bir söz vardır. Derler ki, 'Ponce de Leon, gençlik pınarını arıyordu. Amerikaya dönerken o pınarı yanında getirdi.' Portakal ve diğer narenciye ürünleri birer C vitamini deposudur. Bildiğiniz gibi C vitamini de vücudu koruyan antioksidanla listesinde birinci sırayı işgal eder. Bu meyveler aynı zamanda hesperetin adıyla bilinen bir maddeye sahiptir. Hesperetin kalbi korur, kansere karşı savaşır, ve enfeksiyonları tedavi eder.

Kayısı uzun ömür verir

Yirminci yüzyılın başlarında Ortaasya'daki Hunza Nehri vadisine yolları düşen batılı gezginler burada yaşayan insanların çok uzun ve sağlıklı yaşamalarından çok etkilenmişlerdi. Kalp hastalıkları ve kanser türleri bu yörede hiç görülmemişti. Gezginler, Hunza vadisinde yaşayanların yemeklerde inanılmayacak kadar çok kayısı yediklerini farketmişlerdi. Akşamları kayısı çorbası, sabahları kayısı tatlısı, öğleleri kayısılı ekmek yeniyordu. Bizler de Hunza'ları örnek alıp, bol bol kayısı yemeliyiz.

Renk koduyla beslenmek zor değil

Meyve ve sebzeler, bahsettiğimiz gibi 'Renk kodu'na göre başlıca dört gruba ayrılıyorlar. Kırmızı, turuncu- sarı, yeşil ve mavi-koyu pembe. Püf noktası, her gün bu dört gruptan birer örneğin tabağınızda yer alması.

Afrodizyakların hası çilek

Çilek, aşkın sembolü sayılır. Ortaçağın dünyasında çilek mükemmelliği ve de adil olmayı simgeliyordu. O devirlerde, çilek, resmi davetlerde, önemli şölenlerde konuklara ikram edilirdi. Çilek, bir bakıma barışın ve de zenginliğin habercisiydi. Fransa'da çilek geleneksel olarak afrodizyak yiyeceklerden biri sayılırdı. Çileğin gücüne öylesine inanılmıştı ki, yeni evli çiftlere zifaf gecelerinde çilek çorbası içirilirdi. Çileğin sağlık açısından iyileştirici nitelikleri onaltıncı yüzyıldan beri biliniyor. 1597 yılındra İngiliz botanikçi John Gerard, taze ve olgun çileklerin mide yanmalarını ve karaciğer iltihaplarını tedavi ettiğini yazmıştı. Zaman içinde çileğin iyileştirici özellikleri unutuldu ya da geçmişte yapılan açıklamaların gerçekleri yansıtmadığı düşünüldü. Gerçi çilek, aşkta mutluluğu garanti etmiyor ama sağlıklı yaşamak isteyenlerin de en sadık dostu. Çilek, neden bu kadar önemli? Hemen açıklayalım. Bu güzel meyvede bulunan fenolik asitler hayvanlarda ve insanlarda kanserli hücrelerin çoğalmalarını önlüyor. Bu asit, kanserli hücrelere de diğer hücreler gibi ölmeyi öğretiyor. Yıllardır sürdürülen bilimsel çalışmalar, çilek gibi vişne ve kirazda da kansere karşı savaşan asitlerin varlığını kanıtladı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!