Güncelleme Tarihi:
Yaşlanmanın neden olduğu durumlardan biri de dişlerin aşınmasıdır... Pek çoğumuzda bu durum daha yavaş gerçekleşir ve meydana gelen değişiklikler çok fazla dikkat çekmez. Ancak dişlerdeki aşınmanın yoğun olduğu bireylerde zamanla dişlerin görünümü ve fonksiyonu olumsuz yönde etkilenir. Hatta bazen bu süreç öyle hızlı ilerler ki kişinin yaşam kalitesini bile bozabilir.
Aşınma nedir?
Aşınma en sık azı dişlerimizin çiğneyici yüzlerinde ve üst kesici dişlerin damağa bakan yüzeylerindeki doku kaybıdır. Zamanla dişlerde kısalma ve şekil bozuklukları ile belirgin hale gelir. Burada yapılacak olan tedavi aşınmanın miktarına göre tayin edilir.
Aşınmanın sebepleri nelerdir ve dişlerin yapısından dolayı mıdır?
Hayır. Tabi ki bunu böyle değerlendirmek yanlış olur. Bizim bildiğimiz aşınmada 3 temel mekanizma var.. Birincisi diş dokusunun kimyasal malzemeler aracılığıyla aşınması ki buna erozyon diyoruz. İkincisi dişlerin birbirleriyle teması sonucu olan aşınma ki buna atrisyon diyoruz. Üçüncüsü ise bunların dışında gelişen faktörler sebebiyle olan aşınmalar buna da abrazyon diyoruz.
Biz bunlardan hangisine daha sık maruz kalıyoruz?
Bilimsel çalışmalar en sık rastlanan vakaların, erozyon yani kimyasal maddeler aracılığıyla olan aşınmalar olduğunu gösteriyor. Yapılan bir çalışma yetişkin bireylerin yüzde 7'sinin aşınmalardan tedavi gerektirecek derecede etkilediğini gösteriyor. Dişlerimiz ağızda gözüken kısmı 3 tabakadan oluşuyor. Diş tabakası (mine), orta tabaka (dentin) ve en içteki canlı tabaka (pulpa). Aşınmalar en çok mine seviyesinde görülürken dentin dokusunda meydana gelen aşınmalar farklılık gösteriyor.
Klinik olarak diş hekimleri dentin ve mine dokusundaki aşınmaları anlayabiliyor ama olay sadece mine dokusunda gözüküyorsa bunun değerlendirilmesi zordur.. Bu yüzden bu tarz hasta gruplarında tedavileri dentin dokusu açığa çıkmışsa uygun görüyoruz.
Nedenleri nelerdir?
Birinci neden hiç şüphesiz karbonatlı içecekler, meyve suyu, şarap, gibi gıda maddeleri ile maruz kaldığımız asittir. Tüketilme miktarı ve içme şekli de önemlidir. Asitli içecek yada yiyeceklerin ağızda tutulması gibi alışkanlıklar diş yüzeylerinin daha fazla süre asite maruz kalmasına neden olur. Karbonatlı içecek kutularını bir moda gibi kullanan gençlerde dişlerde aşınma görülmesinin sıklığı giderek artmaktadır.
İkinci sebep; mide sıvısının gastroozofajeal reflu ile pasif olarak yada beslenme bozuklukları yada alkolizm gibi durumlarda kusma sonucu ağza gelmesidir.
Regurjitasyon problemi olan hastalarda (Yenilen yiyecek ve içeceklerin, kusma olmaksızın ağza geri gelmesi.) sıklıkla dişlerin ağza bakan yüzeylerinde aşınma görülür. Aynı şekilde anoreksik ve bulimik hastalarda görülen kusma nedeniyle aşınma özellikle de erozyon görülme oranı yüksektir.
Üçüncü sebep; abrazyon ve atrisyon da aşınmaya neden olmaktadır. Erozyonla birlikte dişlerin sert fırçalanması sonucu tipik olarak alt ve üst köpek dişleri ve küçük azı dişlerinin boyun bölgelerinde aşınmalar olur.
Geceleri dişlerin sıkılması da dişlerin aşınmasının bir diğer sebebidir. Bu tip aşınma genellikle bütün dişlerde eşit miktarda gözükür. Ama erozyonla kombine ise aşınmanın derecesinde farklılık göstermekte ve üst kesici dişlerin ağza bakan yüzeylerinde daha fazla gözükmektedir.
Aşınmayı nasıl önleriz?
Öncelikle tükettiğimiz asitli gıdalarda aldığımız miktarın azaltılması önerilebilir.
Regurjitasyon ilaçlarla modifiye edilmelidir. Beslenme bozukluğu veya alkolizm problemi olan hastalar tedaviye yönlendirilmelidir. Diş gıcırdatma alışkanlığı olanlarda gece takılan splintler kullanılabilir.. Daha yumuşak diş fırçalarının kullanımı ve diş fırçalama alışkanlıklarının değiştirilmesi önemli bir yaklaşımdır. Çünkü diş fırçalamadaki hatalar dişeti çekilmesi, dişlerin boyun bölgelerinde aşınma, hassasiyet, zayıflamış dişler ve estetik problemlere yol açar.
Aşınma olan dişlerde hassasiyetler de oluşmaktadır. Genelde tedavi topikal ajanların florlu verniklerin kullanılması şeklinde olabilir.. Flor çocuklardaki diş yüzeyinin kalitesini ve kimyasal ajanlara karşı aşınmadaki dayanıklılığı arttırır. Erişkinlerde ise küçük çürük kavitelerini koruyabilmekte, kök çürüklerinin önlenmesinde, diş eti hastalıklarının önlenmesinde ve hassasiyetlerin giderilmesinde yardımcı olur. Ayrıca hassasiyet giderici diş macunları kullanılabilir. Hassas bölgelere dentin bonding dediğimiz ajanlar uygulanabilir. Hatta bazen restorasyonlara da gerek duyulur. Kron ya da kompozit restorasyonlar yapılabilir. En önemlisi bunlar erken safhada yakalanıp değerlendirilmelidir.