Güncelleme Tarihi:
Diş beyazlatma olarak bilinen ‘bleaching’ tedavisinin, diş yapısını korumaya öncelik veren bir tedavi olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Fatma Aytaç Bal, bu tedavi hakkında bilgiler verdi.
Estetik bir gülüşe sahip olmak isteyen kişiler için güvenli ve etkili bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyebiliriz. Beyazlatma tedavisi, yan etkilerin gelişebileceği riski de göz önünde bulundurularak mutlaka diş hekimlerinin kontrolünde uygulanmalıdır.
Dişlerin, yüz estetiğinde önemli bir yere sahip. ‘Bleaching’ için diş dokularında kayba neden olmadan, renklenmelerin giderilmesinde uygulanabilecek güvenli ve etkili bir tedavi yöntemi. Günümüzde insanların estetiğe ve doğal görünüme olan yönelimleri sonucunda beyazlatma tedavileri diş hekimliğinde çok önemli bir konu haline gelmiştir. Bu estetik tedavi şeklinin güvenilir olması ve başarılı bir sonuca ulaşması için mutlaka diş hekimi kontrolünde yapılması gerekmektedir. ‘Bleaching’ için bazı vakalarda tek başına yeterli olmamakla birlikte, estetik bir gülüşe sahip olmak isteyen kişiler için güvenli ve etkili bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyebiliriz.
“TEDAVİ İKİ YÖNTEMLE YAPILABİLİR”
Okside edici ajanlar uygulanarak dişlerin renginin açılmasına beyazlatma (bleaching) denir. Beyazlatma tedavisi renk değişikliği görülen canlı (vital) dişlerde ve kanal tedavisi yapılmış (devital) dişlerde uygulanabilir. Vital dişlerdeki beyazlatma tedavisi, beyazlatma ürünlerinin klinik ortamda diş hekimi tarafından uygulandığı ‘ofis tipi beyazlatma’ olarak ve daha düşük konsantrasyonda bulunan beyazlatma ürünlerinin hazırlanan plaklar aracılığıyla diş hekimi kontrolünde evde uygulandığı ‘ev tipi beyazlatma’ olarak iki yöntemle yapılabilir. Bu yöntemlerin dışında hastalar tarafından satın alınıp kullanılabilen çeşitli diş macunları, jeller ve preparatlar de beyazlatma amacıyla kullanılmakta.
ÖNCELİK, DİŞ YAPISINI KORUMAK
Dişlerde görülen renk değişiklikleri genetik, çevresel, tıbbi veya dişsel kaynaklı olabilir. Renk değişikliği nedenleri, tedavi seçimini ve sonuçlarını etkileyen önemli etkenlerdir. Ayrıntılı yapılacak bir klinik muayene ve hastanın ağız hijyeni uygulamalarının, beslenme alışkanlıkları ile dişlerin maruz kaldığı kimyasallar, travma ve enfeksiyonların gözden geçirilmesi doğru tanıyı koymak için gereklidir.
''TEK BAŞINA YETERLİ OLMAYABİLİR''
Hastaların gerçekçi olmayan beklentileri söz konusu olduğunda, sigara kullanımında, hamilelik ve emzirme döneminde olan annelerde, dişlerde aşırı hassasiyet görüldüğü durumlarda, dişeti çekilmesi olan hastalarda ve beyazlatma ajanlarının bileşenlerine karşı alerji gelişebilecek durumlarında beyazlatma önerilmemektedir.
“YAN ETKİLERİN GELİŞEBİLECEĞİ RİSKİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALI”
Beyazlatma işleminden sonra hastalarda karşılaşılan en yaygın sorun dişlerde hassasiyetin oluşabilmesi veya diş eti irritasyonudur. Bunlar geçici yan etkilerdir. Ofis tipi beyazlatma yapılırken yumuşak dokular bir bariyer yoluyla korunur, tedavi bitiminde uygulanan beyazlatma jeli hemen etkili bir şekilde uzaklaştırılır. Bu sayede beyazlatma jelinin çevre dokulara zarar vermesi ya da yutulması ile ilgili endişeler ortadan kaldırılmış olur.
Bir kısmı yutulsa bile insan vücudunda bulunan savunma mekanizması bu ajanı etkili biçimde metabolize edebilecek kapasiteye sahiptir. Her iki yöntemde de doğru uygulandığı takdirde maruz kalma süresi minimaldir. Uygulama ile ilgili yapılacak hataların yan etkiler gelişebileceği riski göz önünde bulundurulmalıdır.