Deprem Fobisini Aşmak Zor Değil!
"Küçük bir sallantıda bile depreşen korku depremle karşı karşıya geliyoruz.Peki deprem fobisini nasıl yeneriz?"
“Orada kimse var mı?”… 17 Ağustos depreminde göçük altında kalanlara ulaşabilmek için sorulan o yakıcı soru hala kulaklarda. Yaklaşık 18 bin kişinin hayatını kaybettiği, yitirilen canların acısına bir de enkaza dönen evler nedeniyle binlerce kişinin yerinden yurdundan olmasının yarattığı maddi ve manevi kaybın eklendiği deprem, Marmara Depremi sonrası pek çok kişide fobiye dönüştü. Ancak Türkiye deprem kuşağında bir ülke olduğu için yurdun her bölgesinde depremler hep oldu ve olmaya devam edecek. Bunu engellemek mümkün olmasa da, depreme dayanıklı binalar ile kayıp vermemek, deprem fobisini de makul bir korku haline çekebilmek mümkün. Acıbadem International Hastanesi’nden Psikolog Ferahim Yeşilyurt, 1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
7,5 şiddetindeki Marmara Depremi Türkiye’nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biri. Binlerce kayıp verdiğimiz 17 Ağustos 1999 sonrası, şiddeti ne olursa olsun yurdun dört bir yanından gelen her deprem haberinde acılar tazeleniyor, korkular bir anda yeniden su yüzüne çıkıyor. Ancak kimileri var ki, onlar için en küçük bir sallantı dahi büyük korkuları tetikleyebiliyor. Hatta deprem korkusunu fobi haline dönüştürmüş ve hiçbir şey olmasa da günlük yaşantısını dahi etkiler hale getirmiş pek çok kişi de mevcut. Acıbadem International Hastanesi’nden Yrd. Doç. Dr. Psikolog Ferahim Yeşilyurt, sevmek ve üzülmek gibi korkmanın da doğal bir duygu olduğunu ancak fobi haline dönüştüyse de bundan mutlaka kurtulmak gerektiğini belirterek “Özellikle kemikleşmiş travmalar kişinin yaşam kalitesini son derece bozabiliyor. Oysa şimdiki teknolojilerle birlikte daha şanslı olduğumuz, depremi durduramayacağımız ancak güvenli binalarda oturarak bunun üstesinden gelebileceğimiz düşüncesi ile ilk adımı atabilirsiniz” diyor.
Kaçınma davranışları sorgulanmalı
Önceden yaşanan depremlerin yıl dönümlerinde ve yeniden yaşanan depremlerle birlikte kişilerde travma belirtilerinin yeniden ortaya çıkabildiğini, yeniden bir üzüntü, öfke, suçluluk duygusu, pişmanlık gibi duygularda artış yaşanabildiğini vurgulayan Psikolog Yeşilyurt “Kaçınma davranışları örneğin çocuğu ile aynı yatakta yatmak, dış kapıyı açık bırakmak, ışık açık uyumak gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Deprem çığırtkanlığı yapmamanın yanı sıra bu davranışlardan da yavaş yavaş kaçınmaya çalışmak, korkunun üzerine gitmek, örneğin ışık kapalı uyumaktan korkuyorsanız inadına kapalı yatmak, deprem karşısında yaşadığımız duyguları başka insanlarla paylaşmak korkularınızın azalmasına ve rahatlamanıza yardımcı olabilir” diyor. Psikolog Yeşilyurt gerekirse bir uzmandan destek alınarak ilaç ve psikoterapi tedavisine başlanarak sorundan kurtulmanın mümkün olduğunu söylüyor.
Çocuğunuza güven verin
Ebeveynlerin deprem ile ilgili düşünceleri, hal ve hareketlerinin çocukları doğrudan etkilediğinin bilinmesi gerekiyor. Zira çocuklar her durumda en çok ‘güvende olup olmadıklarını’ bilmek istiyor. Psikolog Yeşilyurt, yetişkinlerin çocuklara model olduklarından dolayı önce kendi kendilerine sağlıklı bir ruh yapısı kazandırmaları gerektiğini vurgulayarak “Çocuklar önemli durumlarda büyüklerinin davranışlarını takip ederler. Eğer yetişkinler sakin kalabiliyorsa onlar da sakinleşebilirler. Tersi durumda siz korkuyorsanız çocuğunuz da korkacaktır. Bu nedenle kendi korkunuzu yenmek çocuğunuzun korkusunu da azaltmaya yardımcı olacaktır” diyor. Çocuklarda güven duygusunu artırmak, onları dinlemek ve korkularına karşı anlayışla ve işbirliğine dayalı yaklaşım sergilemek gerektiğinin altını çizen Psikolog Yeşilyurt “Onlara depremle ilgili bilgiler vermek ve güvenilir binalarda oturulduğu taktirde bunun üstesinden gelinebileceğini anlatmak sorunun aşılmasına katkı sağlar” diyor.
Empati kurun
Ebeveynlerin ve okul yöneticilerinin çocuklara depremi anlatması ve deprem anında nasıl hareket edilmesi gerektiğini öğretmesi son derece önemli. Çocukların tüm bu anlatımlara rağmen depremden korkması halinde ise, empati büyük önem taşıyor. Psikolog Yeşilyurt “Nasıl ki başkalarının duygularımızı hafife almasından hoşlanmıyorsak, çocuklarımız da aynı şeyi hissediyor. Bu yüzden korkusu olan bir çocuğu asla yadırgamamak gerekiyor” diyor. “Karanlıktan korkacak ne var?” gibi sorularla çocuğu hafife almanın, onu utandırmanın, aksine korkularını daha da artıracağına dikkat çeken Psikolog Yeşilyurt “Onun yerine ‘haklısın, korkmuş olabilirsin’, ‘ben de senin yaşındayken korkardım’ gibi empati kuran ifadeler sarf etmek çocuğunuzu anlamanıza yardımcı olur” diyor.