Güncelleme Tarihi:
İlk görüşte aşk...
Onu gördünüz?... Bedeninizi ani bir ürperti kapladı... Sizin için artık sadece o var... Dünya onun ekseninde dönüyor... Gözünüz ondan başka kimseyi görmez oldu... Çünkü artık sadece "o" var, artık sadece "siz" varsınız ... İşte aşkın büyüsü sizi de etkisi altına aldı.
Uzmanlara göre "aşkın yıldırımı" kimseyi tesadüfen çarpmıyor. Burada iki kişinin arasındaki elektrik son derece belirleyici bir rol oynuyor. Birilerini etkilemek, diğer bir değişle paratoner görevi üstlenmek için gerekli en önemli faktör, beynin tamamen boş olması, yani tatil havasında olmak. Bir sınava hazırlanırken, yeni girdiğiniz işin stresi altındayken ya da kafanızı meşgul eden herhangi bir şeyden şikayet ederken "aşkın yıldırımından" etkilenmeniz çok da olası değil... Tersi durumlarda, mesela partnerinizden artık memnun olmadığınız zamanlarda ya da gayet keyifli bir günde işinizin yolunu tııttuğunuzda, hop... yıldırım çarpmışa dönebilirsiniz.. Çünkü aslında böylesi bir ruh halinde, siz farkında olmasanız da vücut kimyanız yıldırımı üzerine çekmeyi başarıyor. Geriye sadece aynı ruh halindeki karşı cinsi kendine çekmek kalıyor. Bu çekim gücünün ağına kimleri düşüreceğinizi önceden kestirmeniz pek de mümkün değil. "Ben son derece sportif yapılı, esprili biriyim. Hayatımı paylaşacağım kişinin de benimle aynı özelliklerde olmasını islerim" diyebilirsiniz ama aşkın çanları çaldığında, karşınızdaki insanın düşündüğünüzden çok farklı özelliklere sahip olduğunu görebilirsiniz. İşte tam bu noktada hormonların valsi başlıyor.. Uzmanlar bu durumun, sonsuz mutluluk ile sıkıntının bir arada yaşandığı bir ruh hali olarak tasvir ediyor. Endorfm (özellikle erkeklerde) ve oktosin (özellikle kadınlarda) hormonlarının hızla salgılandığı görülüyor. Salgılanan bu hormonlar, aşkın harekete geçmesini ve karşı cinse bağlanmayı hareketlendiriyor.
Zevkin dorukları
Zevk, şehvet, gizem... Bu "şeyi" ifade etmeye yetecek kelimeler o kadar az ki... Bir ile birin yine bir ettiği tek durum! Sınırları olmayan tek olgu! Kontrol dışı gelişen bir fenomen!
Nörologlara göre, orgazmı "tutku dolu bir kriz" olarak adlandırmak mümkün. Beynin belli bir kısmını harekete geçiren, duygusal bir patlama olarak da nitelendirilebilir. Bu beyinsel hareketleri, elektrik dalgalarıyla saptamak çoğu kez mümkün. Elbette kişiden kişiye değişen farklılıklar söz konusu çünkü her insanın farklı duygusal yoğunluklara verdiği tepkiler aynı şiddette olamaz.
Uzmanlar, her insanın sadece hak ettiği orgazmı yaşadığını savunuyorlar. Orgazmın hazırlık aşaması oldukça uzun ve karmaşık bir süreç olarak betimleniyor. Erkekler orgazmı hızlı ve birbirinin aynı yaşıyorlar. Kadınların orgazmı ise biraz daha farklı gelişiyor. Kişiden kişiye, yaşa, ilişkinin boyutuna, ortamına göre değişim gösterebiliyor.
Beynin bedene hakimiyeti
Aşık bir insanın bedeni, beyniyle uyum içinde çalışıyor. Elbette hormonları da unutmamak gerekiyor. Salgılanan testosteron, arzularını yönetme konusunda size yardımcı oluyor. Ama elbette ki son sözü bu hormon söylemiyor. Tüm bedeninizi titretecek cinsten bir aşkı yaşamak için, 50'ye yakın hormonun harekete geçmesi gerekiyor, ihtiyaç duyduğuz tüm kimyasal değişimler, elbette ki beyin tarafından salgılanıyor. Ve beyin aslında cinselliğin en yoğun yaşandığı organdır. Organizmanın içeriğindeki hormonlar, gazlar ve sinirsel tepkimeler, bu ruh halinin elle tutulur yanları.
Çözülemeyen bulmaca; Aşk!
Cinsel istek azaldığında...
Seksi aşka tercih eder misiniz?