Güncelleme Tarihi:
Bu kez özel efektlere ihtiyacımız, yok! Zaten yeterince karmaşık olan hayatımıza; şimdi huzur verici, sakinleştirici, hatta hafifletici bir görünüm ile kafa tutuyoruz. Yarı arızalı, bol cilalı, haşin ve sert rock şıklığı ile kışa 'elveda' dedikten sonra, tenin gücünü keşfettik. Giyinsek de algıda giyinik değiliz. İstiridye kabuğunun içinde gizlenen uçucu tonlar, topuklardaki ya da göğüs uçlarındaki hafif pembelik, dudaklardaki bej alacalık, karnın ekruya çalan gül rengi, yanakların utangaçlıkla kızarınca aldığı uçuk şeftali rengi dalgalanmalar bize vücudumuz aracılığı ile yol gösteriyor. Tenimizin sunduğu renkleri giymekten büyük keyif alıyoruz. Öyle ki; Burberry'nin bir serada poz veren yeşil kızları dahi Christopher Bailey aracılığı ile bu erotik renk fenomenini test etmeye başladılar. Miu Miu'nun sofistike kızları ise ten rengi giymeyi yoksulluk olarak nitelendirmiyor, tam tersi 'yeni lüks' olarak kabul ediyorlar artık. Klasik bir zafer bu! 80'li yılların asit renklerine, iktidarı hiçbir zaman elden bırakmayan siyaha ve beyaza alternatif gerçek bir yenilik. Üstelik havalı bir de ismi var; nüde...
Yumuşacık, sade, iddialı, klasik, modern, dilerseniz vintage görünümlü, dilerseniz çağdaş! Üzerimize gül ya da pudra tozu serpilmiş gibi sokaklara süzülüyor, özel kesimli nüde elbiselerimizin vücudumuzu çok iyi sardığını bildiğimiz için de kendimizden emin adımlarla ilerliyoruz.
ÇABASIZ SEKSAPEL
Nüde renklerin; kadınsı yanımızı kıskıvrak yakaladığı bir gerçek. Öyle ki; çabasız şıklığın hemen akabinde çabasız seksapel kavramının yerleşmesine neden oluşu da şaşırtıcı içeriğinden kaynaklanıyor. Zira söz konusu tonlarda ne pembenin genç kız utangaçlığı var ne de beyazın yıllar yılı empoze ettiği mutlak yalınlık. Bej, uçuk gülkurusu, şeftalimsi ekru, sarıya dönük pembe, mat bej pembe, fondöten tonları arasında gidip gelen söz konusu çıplak renkler; özellikle yetişkin kadınlar arasında 'yeni siyah' olarak nitelendiriliyor. Kılı kırk yaran ve çetrefilli kombinasyonlar yaratmayı şart koşan 80'ler, boho, rock, Afrika gibi temaların tersine, klasik, zamansız ve seksi bir yaklaşım sunuyorlar. Ancak nüde renklen taşımanın kolay olduğunu düşünmeyin! Vücut hatlarını ortaya koydukları için çok iyi kesimler, ten ile uyum sağlaması için kaliteli materyal kullanımı, usta bir makyaj, özgün bir simetri anlayışı ve bir iki kilo daha ekledikleri için incelik gerektiriyorlar. Buna ek olarak dekolte açılımına gitmek istediğinizde ise ışınız daha da zorlaşıyor, çünkü tende en ufak bir pürüze dahi izin vermiyorlar. Ancak diğer renklere nazaran dekolteyi çok daha doğal bir içerik ile sundukları için çabasız seksapele bir kez daha bütünüyle hizmet ediyorlar.
Nüde renklerin getirdiği ünlü ressamların elinden çıkmış izlenimi uyandıran duru seksapellik uzun süredir özlemini duyduğumuz bir açığı da kapamış oluyor. Derek Lam; "Nüde renkleri nezaket ile özdeşleştiriyorum" diyor ve ekliyor; "Beraberinde klasik filmlerdeki o zarif giyim tarzlarını da getirdiler. Şahsen son yıllardaki zıt renk kombinlerinden çok yorulmuştum. Duru fakat kadını silik de göstermeyen yeni bir yaklaşım gerekiyordu. Sanırım birçok tasarımcı uzun süreli bir renk arayışına girdi ve en sonunda ten renginde hemfikir kaldı. Bu üzerine gönül rahatlığı ile yatırım yapılabilecek bir renk. Yatırım diyorum çünkü kullanılan materyali fazlasıyla ön plana taşıyor. Bu yüzden ucuza kaçamıyorsunuz." Öyle ya; düşes satenler, jakarlar, parlak ipekliler, yarı saydam ya da hareli organzeler, ipek jarseler, taftalar hep pahalı nüde renklere teslim. Daha da önemlisi şıklıkla kalitesizlik arasındaki sınırı belirleyen son derece önemli bir nüansa sahipler. Bu nedenle de ödediğimiz her kuruşa değiyorlar. Şekil, form ya da biçim olarak ise ekstra bir özen gerektirdiklerinden giyildiklerinde haute couture hissi uyandırıyorlar.
Elizabeth Taylor'lı Kızgın Damdaki Kedi'yi ya da Butterflied 8'i düşünün. Etsanevi yıldız; bu filmlerde tüm vücudunu sımsıkı saran, kapalı ve münasip ancak seksapelini ikiye katlayan nüde renklerde elbiseler giyiyordu. "Yeni nesil işte o sınırı yeniden keşfetmeye çalışıyor. 1933 yapımı King Kong'daki Jessica Wray da en tehlikeli sahnelerde benzer giyim tarzı ve renk kullanımı ile aynı etkiyi gösterir" diyor Alberta Ferretti. Bunda da haksız sayılmaz...
DİKKAT ALIŞKANIK YAPABİLİR!
Bundan birkaç yıl önce; nüde renklerin gayet sıkıcı, silik, tek boyutlu ya da dar çerçeveli olduğunu düşünürdük. Hatta bazılarımız görsel açıdan gayet yaşlı bir içeriğe sahip olduğunu dahi iddia edebilirdi. Oysa bugün; rahatlıkla son yıllardaki en zekice keşif olduğunu itiraf etmeye hazırız. Oysa bu renklerin sade fakat seksi, klasik fakat çok yönlü olduğunu keşfetmemiz çok da kolay olmadı, işe önce ayakkabılar ile başladık. Denedik ve sevdik. Nüde ayakkabılar; hemen hemen her renge eşlik edebiliyor ve dahası giyilene elegans katıyor, küçük oyunlar oynamamıza izin veriyordu. Hemen akabinde; elbiseler, etekler ve şortlarla kullanıldıklarında bacak boyunu uzattığını ve adımlara erotizm kattığını keşfettik. O andan itibaren de Paris - Los Angeles, arasında mekik dokuyan ünlü fashionista'ların radarına girdiler. İlk olarak Nicole Richie, Sharon Stone, Angelina Jolie, Paris Hilton ve Britney Spears'ın ayaklarını süslediler. Bu yeterli gelmedi bize. Daha güçlü bir referansa ihtiyacımız vardı. Sarah Jessica Parker ve Kate Moss da kullanınca yüreğimize su serpildi. Nüde ayakkabılar ile giriştiğimiz bu deneme yanılma yöntemi; bizi aksesuarlara ve nihayet ana parçalara yönlendirdi. Miss Dior'un internet sitesi dahi 'Let's get nüde' sloganı ile açılıyordu artık.
Chloe ve Stella McCartney defileleri nüde renklere bir övgü niteliğindeydi. Donna Karan ise daha sıcak nüde tonlara yönelmiş, bize kumlu plajları anımsatmıştı. Givenchy'nin 'karanlıklar prensi' olarak adlandırılan tasarımcısı Riccardo Tisci dahi beji göklere çıkarıyor, nüde deri aksesuarları ile konuşuluyordu. Rihanna; Jay Godfrey imzalı ten rengi seksi ötesi saçaklı elbisesi ve aynı renkteki ankle botları ile göz kamaştırıyordu. Derken Natalia Vodionava mini midi elbisesini, kısa siyah deri ceketi ile kombinleyerek farklı bir boyuta taşıdı bizleri. Nüde portföyler ise siyah ve kahverengiye alternatif olarak ünlü simaların ellerini süslemeye başladı. Valentino nüde tuvaleti zirveye taşıdı. Dolayısıyla bizlerde; fonksiyonelliğini, gizli seksapelini, günün her anında kullanıma açık oluşunu, zamansızlığını ve kadın bedenini kutsayışını çok sevdik. Gözlüklerimiz, makyajımız, hatta bikini ve mayolarımız dahi bu yeni renk fenomeninden nasibini aldı. Kısacası; nüde renkleri; yeni siyah ilan edişimiz hiç de boşuna değildi. Zaten Zac Posen da uyarıyor bizleri; "Dikkat alışkanlık yapabilir!"
TEN RENGİ NASIL GİYİLİR?
* Ten renginizden bir ton açık ya da koyu renkleri tercih edin. Ten renginizle tamamıyla bütünleşen renkler silik durmanıza neden olabilir.
* Ten rengi stiletto'lar bacak boyunu daha uzun gösterirler.
* Aksesuarlar ile eğlenin... Çıplak renkteki giysinizi; bakır, gül pembesi ya da gold aksesuarlarla tamamlayın. Catherine Malandriano ten rengine elmas küpe ve kolyeleri, Zac Posen ise kirli görünümlü gümüşü çok yakıştırıyor.
* Ten rengi elbisenizle gümüş renkli ince kemerler kullanabilirsiniz.
* Bottega Veneta; ten rengini özellikle beyaz, kahverengi ve siyah ile bir araya getiriyor. Bu üçlünün gücünden faydalanın.
* Ten rengi portföyler hemen hemen her renkteki giysilerle uyum sağlıyorlar. Bu nedenle; pahalı olanına yatırım yapmaktan kaçınmayın.
* Ten rengi elbise giydiğinizde, piton portföy, bangle ya da pump kullanma şansınız var!
* Yumuşak renkler kullanılan materyali ve kesimi bir adım daha öne taşırlar, bu nedenle seçici davranın.
* Ten rengini iyi taşıyabilmek için mutlaka bronzlaşmanız gerekmez. Tam tersi; bronzluk giysinizin önüne geçebilir. Ancak vücudunuzu nemlendirmeye ve sedefimsi bir pırıltı yaymasına önem verin.
* Ten rengi elbise giyeceğiniz kokteyl partilerde, koyu renkli göz makyajına yönelin, ancak dudaklarınızı renksiz tutun.
* Nüde renklerdeki sofistike bluzlar; denim şortlar ile bir araya geldiğinde spor şık temayı sonuna kadar destekliyor.