Cinsellikten soğuduysa...

Güncelleme Tarihi:

Cinsellikten soğuduysa...
Oluşturulma Tarihi: Nisan 15, 2006 06:00

Cinsel aktiviteyi başlatmıyor, karşı tarafın başlatması halinde de isteksizce eşlik mi ediyor?

Haberin Devamı

Azalmış cinsel işlev bozukluğu, bireyde devamlı olarak ya da ara ara tekrarlayan dönemler halinde cinsel fantezi kurmak ve cinsel eylemde bulunmak yolunda isteğin az ya da hiç olmaması halidir. Bu durum kişide önemli bir miktarda gerilim, sorun ya da kişiler arası ilişkilerde güçlüklere yol açar. Bu sorun başka bir psikiyatrik hastalığın etkisine bağlı olmayıp, asal olarak bir madde, ilaç ya da başka bir vücutsal hastalığın doğal etkilerine bağlı olmamalıdır. Bu durumdan etkilenen kişiler genellikle cinsel aktiviteyi kendileri başlatmazlar, karşı tarafın başlatması halinde ise isteksizce eşlik edebilirler. Eşlerinin baskısı ile cinsel eylemin miktarını, başka nedenlerle (eşlerinin kendilerini terk etmemesi, hediyeler alınması, kendilerine değer verilmesi gibi amaçlarla) artırabilirler. Bu kişilerin düzenli cinsel aktivitelere isteksizlikleri nedeniyle evlilik ya da arkadaşlıklarında bozulmalar, boşanmalar görülebilmektedir. Bu bireylerde eşini görünüm ve duygusal olarak itici olarak algılama da görülebilmektedir. Cinsel istekteki azalma uyarılma ya da orgazm sorunları tarafından oluşturulmuş da olabilir. Bazı kişilerde istek aşamasında bozukluk varken, diğer aşamalar normal de olabilir. Bu durumu olan erkeklerde bir araştırma sonucuna göre daha düşük testesteron düzeylerine rastlanmıştır. Araştırmalara göre beş kişiden birinde bu durum mevcut olup, kadınlarda daha çok rastlanmaktadır. İstek azlığı kişinin cinsellik hakkındaki bilinç dışı korkularından kendini korumak üzere geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır. Bu durum uzun suren stres, kaygı ve depresyona başka vücutsal hastalıklara bağlı olarak da gelişebilmektedir. Uzun sure cinsel aktivitenin olmaması da cinsel istek bozukluğuna yol açabilir. Ayrıca bozulan bir ilişkiye karşılık olarak ve bir öfke- düşmanlık ifadesi olarak ta karşılaşılabilir. Cinsel istek azlığının gelişmesine yol açabilecek etkenler arasında biyolojik dürtünün olmaması, yeterli özgüvenin yokluğu, cinsel acıdan geçmişteki kötü deneyimler, tacizlerin varlığı, uygun bir eşin olmaması, eş ile cinsellik dışı alanlarda iyi bir iletişimin olmaması sayılabilir. Rahatsızlık genellikle erişkinliğe geçiş döneminde başlar. Tedavide bilişsel, davranışçı tedavi ve aile terapisi kullanılır.Cinsel tiksinti nedir? Devamlı olarak veya tekrarlayıcı olarak cinsel birleşmeden çok fazla miktarda tiksinti duyarak, cinsel ilişkiden kaçınma halidir. Bu durum kişide yoğun bir gerilim ya da sosyal ilişkilerde güçlüklere yol açar. Bu teşhisin konması için bu durumun başka bir psikiyatrik bozuklukla net bir ilişkisinin olmaması gerekir. Kişi cinsel ilişki söz konusu olduğunda kaygılanır, tiksinir ya da korku duyar. Bu iğrenme hali cinsel birleşmenin herhangi bir anına ilişkin olabilir. Bunlar sperma (cinsel birleşme sırasında boşalan sıvı materyal) ile ilgili ya da cinsel kasılmalar ve cinsel organların temas etmesi gibi farklı durumlara yönelik olabilir. Bazı vakalarda öpüşmek ve ten teması dahi bu durumu oluşturabilir. Bu rahatsızlığı olan kişiler o anda baş dönmesi, mide bulantısı, sıcak basması, terleme, çarpıntı, nefes darlığı, baygınlık gibi yakınmalarla panik nöbetleri yaşayabilirler. Bu durumdaki kişiler durumdan kaçınmak için eşlerinden çeşitli bahanelerle uzak durarak, erken yatabilir, aşırı bir çalışma temposu içine girebilir, evde kalma sürelerini kısıtlayabilir ya da alkol-madde kullanımına başlayabilirler. Tedavide başlangıçta imajinasyon yöntemleri ve bazen ilaç tedavileri ile kaygının azaltılması ile psikoterapi sürdürülür.www.psikiyatrist.net

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!