Güncelleme Tarihi:
Bazı cinsel fonksiyon bozukluklarının sebepleri arasında toplum baskısı, katı yetiştirilme, ilişki sırasında erkeğim tatmin edememe korkusu, eksik bilgilendirilmiş olma, partnerle iletişimsizlik gibi sebepler sayılabilir. Öncelikle eşle iletişim kurmaya çalışılmalıdır.
Cinsel fonksiyon bozukluğu vakalarının çoğunun tedavisi mümkündür. Ancak ilk adım, bir sorun olduğunu kabul etmek ve bir uzmandan yardım istemektir.
Diyabet, kalp hastalığı, nörolojik bozukluklar, pelvis ameliyatları ve travması, ilaç yan etkileri, böbrek ya da karaciğer yetersizliği gibi kronik hastalıklar, hormonal dengesizlikler, alkolizm, yoğun sigara kullanımı, işle ilgili stres ya da kaygılar, evlilikte geçimsizlik, cinsel yönelimle ilgili çelişkiler, depresyon ya da daha önce geçirilmiş travmatik cinsel deneyimler cinsel isteksizliğe sebep olabilir.
Cinsel fonksiyon bozukluklarının tedavisinde erkekler için cerrahi müdahalenin daha sıkça yapılabilmesine karşın kadınlarda sorunun daha çok psikolojik kaynaklı olduğu görülmektedir.
Cinsel isteksizlik
Sorunlar arasında sıkça görülenlerindendir. İsteksizlik cinsel birleşmeye, partneri istememeye ya da pozisyona karşı olabilir. Özellikle partner istekli davranmaya başladığında isteksizlik daha da artar. Kadınlarda pasif direnme ve iğrenme şeklinde ortaya çıkabilir.
Eşiyle arasındaki fazla yaş farkı, gebe kalma korkusu, yanlış eğitim, cinsel hastalıklar (rahim iltihabı, rahimde tümör vs.) ve doğum sırasında meydana gelen yaralanmalar, kadınların cinsel ilişkiden kaçmalarına ya da soğuk davranmalarına sebep olabilir. Ayrıca doğum, ameliyat, kanser, sürekli diyet yapma, aşırı kilo kaybı gibi vücut direncim düşüren hastalık ve durumlarda da geçici ya da sürekli olarak cinsel istek kaybı ortaya çıkabilir.
Eşlerin, tek taraflı isteksizlikler karşısında son derece anlayışlı olmaları ve zorlayıcı olmamaları gerekmektedir. Öncelikle eşlerin birbirleriyle konuşarak iletişim kurmaları gerekir. Klinik başvurularda kadınların cinsel isteksizlik konusunda erkeklerden daha fazla olduğu saptanmıştır.
Cinsel isteksizlikle ilgili olarak, göz ardı edilmemesi gereken bir nokta vardır. İnsanlar birbirlerinden farklı derecelerde cinsel istek gösterebilirler. Bu farklılık doğuştan kazanılmış özelliklerdendir. Bu nedenle bazılarının cinsel istek ve kapasiteleri çok yüksek iken, bazıları yaşam boyunca çok az cinsel ilgi gösterebilirler. Cinsel isteğin diğer partnere göre daha az olması cinsel isteksizlik olarak değerlendirilmemelidir.
Cinsel sorunları olan insanlar, sorunu oluruna bırakmanın dışında, çeşitli tedavi yollarına başvurabilirler. Bunlar ilaç, psikolojik ve tıbbi danışma, daha yoğun, ve sistemli psikoterapi, kadın ve erkeklerin topluca cinsel sorunları bütün boyutlarıyla araştırdıkları tartışma gruplarıdır. İlaç, cinsel sorunlarda bugün bile en çok kullanılan tedavi yöntemidir. Hekimler, iktidarsızlık ya da orgazm güçlüğü gibi cinsel sorunları olan insanlara endişe ve korku duygularım yenebilmeleri için bazı ilaçlar vermekte ya da cinsel tepkileri olumsuz yönden etkileyen depresyon durumlarına karşı antidepresanlar önermektedir, ilacın, yüzde 95 ruhsal nedenlerden kaynaklanan soğukluk ve güçsüzlük gibi sorunlara iyi geldiği konusunda bugüne kadar hiçbir tıbbi kanıt elde edilmiş değildir.
Ancak, cinsel tepkiyi etkileyen alkolizm gibi fiziksel bir rahatsızlık varsa, o zaman olumlu bir etki yapabilirler. Çoğu insan, ilk aşırı heyecan ve korkularım, ilaç yerine bir-iki kadeh içki alarak veya tanışma dönemini biraz uzatarak yenme yoluna gitmektedir ki, bu daha akla yakın bir yöntemdir.
Psikoterapi ise bazı insanların cinsel sorunların ve bunların temelinde yatan kişisel deneyleri anlamalarım ve bu şekilde bu insanların kendi kendilerine yardımcı olmalarını sağlar. Ancak, psikoterapinin sonuçları uzun bir dönemde alındığı için bazı hastalarca kuşkuyla karşılanmaktadır.
Sorunlara psikolojik yaklaşımlar
Psikolojik danışma, psikoterapinin daha az sistematik olan bir biçimidir ve onun gibi, insanların kendi sorunlarının kaynağına inmelerini sağlayabilir, insanın cinsel sorunlarını analiz etmesi, her zaman bu sorunları çözdüğü anlamına gelmeyebilir. Sorunlar esas olarak cinsel ilişki içinde çözümlenir. Bütün insan davranışlarının öğrenilmiş, sonradan edinilmiş davranışlar olduğu ve tıpkı öğrenildikleri gibi "unutulup" bir yana da atılabilecekleri varsayılmaktadır. istenilmeyen bir davranış, örneğin kadında nemlenme ya da orgazm eksikliği, tıpkı boyun ya da bel tutulmasının fizyoterapi yoluyla giderilmesi gibi giderilecek ve yerini daha doyurucu, istenilen bir davranışa bırakacaktır. Bu tür terapi, esas olarak, genellikle iki-üç haftalık bir programdan oluşmaktadır. Bu programda, terapist, hastanın bir eşte ağır ağır gelişen, yumuşak, zorlamadan kaçınan ama belli aşamalardan sırayla geçen bir cinsel ilişki kurmasını sağlamaktadır. Erken boşalma ile ilgili egzersiz, bu programın en çok uygulanan örneğidir. Terapist, bu uygulama sırasında terapiye katılan eşin, hastanın doğal, her zamanki eşi olmasını yeğlemektedir: bu, egzersizlerin daha doğal bir hava içinde geçmesini sağlayacaktır. Ama bu mümkün olmadığında, "vekil tedavisi" yöntemi uygulanmaktadır. Burada, eşin yerini tutan bir "vekil", cinsel eş olarak hastayla fiziksel birleşmeye kadar varan bir programa katılmaktadır.