Güncelleme Tarihi:
Bazı erkekler küçücük bir bakışla bile bir kadının başını döndürmeyi kolayca başarıverirler. Yanında oldukları kadının elini tutuşları başkadır, sözleri ile aşk büyülerinin en alasını fısıldayabilirler. Bir kadının gözlerinin içine baktıklarında dünya üzerinde başka bir kadın yokmuş hissini vermekte de hayli ustadırlar. Oysa ona göre ertesi gün sıradaki diğer kadınlar fethedilmeyi beklemektedir. İşte Kazanova'nın kısa bir tanımı.
Nedir onları bu kadar çekici, dayanılmaz ve aynı zamanda güvenilmez kılan? Güvenilmez oldukça cazibe katsayılarını artıran bu erkekler aslında "Kazanova Kompleksi" denilen psikolojik bir bozukluktan muzdaripler ve tabii her arıza erkek gibi kadınları yörüngelerinin içine hiç zorlanmadan çekebiliyorlar.
Baştan çıkarma senfonisi
Giacomo Casanova, 1725-1798 yılları arasında Venedik'te yaşamış bir yazardı. Sosyal, yetenekli, duygusal, çekici olmasının yanı sıra kendi emeğiyle kazandığı bir serveti de vardı. Dünyayı dolaşarak hayatını yaşayan Casanova tam bir zevk adamıydı. Belki de onu günümüzde hala çekici kılan yanı, bütün bu özelliklerin aynı erkekte toplanmış olmasıdır. Hayatta her şeye ilgi ve merak duyduğu gibi her kadın da onun için keşfedilmesi gereken bir hazineydi. Günümüzle kıyaslayınca Casanova'nın hayatındaki en şaşırtıcı nokta ne kadar çok kadınla beraber olduğu değil, ne kadar az kadınla beraber olduğu olsa gerek. Casanova'nın günlüklerinden öğrenildiği üzere dünyanın gelmiş geçmiş en büyük çapkını 73 yıllık ömrüne sadece 120 kadın sıkıştırmış.
Oysa bizim yerli Kazanovalarımız öyle mi ya! Cemiyet sayfalarından tanınan Murat Cevahir'den, Sezai Taşkent'e; her ne kadar evlenmiş olsalar da Mehmet Ali Erbil'den Erdal Acar'a kadar çapkınlıklarıyla bilinen bu erkeklerin Kazanovalık'larını tartışmaya gerek bile yok. Hatta aşk listelerindeki kadınların arasında soğuk savaş bile hala hafızalarımızda. Deniz Akkaya ile Ayşe Hatun Önal'ın, Özlem Yıldız'la Nefise Karatay'ın çekişmelerini kim unutabilir ki? Her hafta sonu barlardan bir başka kadınla çıkan günümüz erkekleriyle kıyaslayınca Casanova sütten çıkmış ak kaşık gibi kalmıyor mu sizce de?
Ünlü Fransız sosyolog Jean Baudrillard da zaten modern çapkınların Casanova ile karşılaştırılmaması gerektiğini söylüyor. Casanova'nın amacı hiçbir zaman sadece birkaç saatlik bir keyif olmadı. O, ilişkiye girdiği her kadına aşık oldu. Kadınların onun akıl ve kültür düzeyinde konuşmaları onun merakını kabartıyordu. Nükteli ve atışmalı konuşmaları ne kadar çekici bulduğunu her defasında söylüyordu, Casanova. Günlüğünde altını çizdiği cümlelerden biri onun hayatının kısa bir özeti bir bakıma: "Bir sürü kadınım oldu, eğlendi m, oynadım, küçük gördüm ve görüldüm. Aşkın dünyadaki en büyük merak olduğunu ve merak giderildiğinde aşkın yok olduğunu öğrendim."
Nedir bu Kazanova Kompleksi?
Araştırmacı psikolog Peter Trachtenburg'un "Kazanova Kompleksi ve Onlara Aşık Kadınlar" adlı kitabında yazdığı gibi Kazanova Kompleksi, bir erkeğin içinde bir türlü dolduramadığı bir boşluktan duyduğu acıyı dindirmek için çözümü sekste ve kadınlarda bulması. Bu boşluğun nedenini bulmak içinse, söz konusu erkeğin geçmişinde geçirdiği travmalara gitmek gerekli. Annesi tarafından terk edilmesi, ilk kız arkadaşının gözlerinin önünde ölmüş olması, annenin aşırı ilgi göstermesi gibi... Dindirilemeyen bir acıyı geçici bir süre için etkisiz hale getirmek ise bağımlılık yarattığı için sonuçta bir kısır döngü oluşuyor. Her yeni kadın bilinç altındaki boşluğa ve acıya çare olarak görülüyor, sonrasında ise her seferinde hayal kırıklığı. Çünkü acıya merhem olacak kişi aslında kadın değil, kişinin kendisi. Acıdan kaçış ise kadınları cezbetme dürtüsüyle ortaya çıkıyor. Her fethedilen kadın, erkeğin acıya karşı koyma gücünü ispat eden bir nesne görevi görüyor.
Kazanova Kompleksi yaşayan erkekler farkında olmasalar da kadınları azize (Meryem yani) ve fahişe olmak üzere ikiye ayırıyorlar. Her ilişkinin başında iyi bir anne gibi görebilecekleri kadını arıyorlar ve bulduklarını sanıyorlar. İlişki devam ettikçe iyi anne figürü sürekli baskı yapan ve ceza veren anne figürüne dönüşüyor.
Onlar da çareyi, bilinç altında fahişe kategorisine soktukları kadınlarla günü birlik kaçamaklar yapmakta buluyorlar.
Yakınlık korkusu
Kazanova Kompleksine sahip erkekler, bir ilişkinin yakınlık derecesi arttıkça, kendilerini o kadar tehdit altında hissediyorlar. Bu yakınlık ve samimiyetle başa çıkamayan erkek, yakınlık ve sorumluluk duymak zorunda kalmayacağı yeni bir ilişkiye açıyor yelkenlerini. Limanda ise gözü yaşlı ve ne olduğunu anlayamayan şaşkın kadınlar kalıyor geriye.
Trachtenburg'a göre, geçmişte yaşadıkları travmanın içinde hapis kalmış ve sonrasında duygusal gelişimini tamamlayamadıkları için çocuk kalmış bu erkeklerin ortak özelliklerinden biri narsist olmaları. Trachtenburg, karşısına çıkan vakalar sırasında gözlemlediklerinden yola çıkarak şu sonuca varmış: Bu tip erkeklerin büyük çoğunluğunun boğucu derecede ilgili anneleri ve son derece ilgisiz babaları olmuş, bazı durumlarda babasız büyüyenler de söz konusu. Bu durumda çocuğun egosu ikiye bölünmüş oluyor. İlki, çocuğun sahte karakterini temsil eden çevresine uyumlu ve sistemin gereğini yerine getiren ve dolayısıyla anne-babanın onayladığı ego; ikincisi ise baskı altında tuttuğu ve sakladığı gerçek egosu. Yetişkin bir erkek olduğunda evlenip bir yuva kurması ama sürekli eşini aldatması da bu iki egonun çarpışmasının bir sonucunda ortaya çıkıyor. Yakınlık korkusunun nedeni de bu iki egonun su üstüne çıkma savaşından kaynaklanıyor. Ama erkeğimiz, bir kadınla ne kadar yakın olursa, yıllarca saklı tutup bastırdığı gerçek kişiliği yani egosu o kadar ürkütücü bir şekilde ortaya çıkmaya başlıyor.
Kazanova erkekleri nerede görseniz hemen tanırsınız. Kur yapmakta, romantik olmakta, bir kadını özel ve güzel hissettirmekte üstlerine yoktur. Çünkü Kazanova'nın istediği kadını elde etmek için yapmayacağı şey yoktur. Hatta yeri geldiğinde kendi hayatını bile riske sokabilir. Yeter ki amacına ulaşsın. Bu erkek kur yaptığı kadın tarafından kabul ve şefkat görmeye bağımlı yaşar ancak bir adım ileri gitmeye her zaman korkacak ve hassas egosunu koruma dürtüsüyle kaçacaktır.
"Kaçan balık, büyük olur" diye boşuna dememişler. Biz kadınların da Kasanovalarla saklambacı, kaçıp-kovalamacası hiç bitmeyecekmiş gibi gözüküyor. En iyisi her saniyenin keyfini çıkarmak!