Çağımızın Hastalığı: Anksiyete
"Anksiyete, özellikle son dönemlerde adını fazlasıyla duyduğumuz bir psikolojik sorun olarak karşımıza çıkıyor. Uzman Klinik Psikolog Merve İlikçi İygün konu hakkında önemli bilgiler verdi."
Anksiyete geçmişten bugüne her yaşta bireyin ilgilendiren ruhsal bir durumdur. Anksiyete olarak adlandırdığımız; kaygı duygusudur. Yaşam içinde anksiyete; bireyleri sık sık ziyaret eder. Ancak bazen anksiyete ile baş etmekte kişi güçlük çeker.
Kaygı, genellikle kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusu şeklinde tanımlanmaktadır. Anksiyete içten gelen bir duygudur, bu duygu anlık veya kısa süreli olmaktan ziyade, içten veya dıştan gelecek herhangi bir tehlikeye ve tehlike beklentisine karşı oluşan süregelen bir tepkidir. Günlük hayatta çoğu birey olumsuz koşullara karşı kaygı hisseder. Fakat anksiyete bozukluğu diye adlandırdığımız durumda kişinin bu yoğun kaygıyı yaşaması için herhangi bir durum söz konusu olmadığında bile kişi bu hissi yaşamaya devam eder. Bu durum çoğu zaman bireylerin işlevselliğini bozmakla beraber bu duygunun nasıl yaşandığı kişiden kişiye ve kültürden kültüre farklılık göstermektedir.
Anksiyete belirtileri nelerdir?
Anksiyetenin yaşanması kişiler arası farklılık gösterir. Peki vücudumuz bu durumla karşılaştığında nasıl tepkiler geliştiriyor? Anksiyete yaşayan kişi, bu belirtileri fiziksel ve duygusal olmak üzere 2 farklı şekilde deneyimleyebiliyor. Birey yoğun bir şekilde endişe hissettiğinin farkındadır fakat yine de kendini kontrol edemez, sakinleştiremez. Birey eğer fiziksel belirtiler yaşıyorsa; uykusuzluk, titreme, mide bulantısı, baş ağrısı, kas gerginliği, hızlı nefes alıp verme gibi sorunlarla karşılaşır. Bunların yanı sıra kişi konsantre olmakta zorluk çeker, yoğun bir şekilde umutsuzluk yaşar. Diğer insanların sözleriyle zihnini aşırı meşgul eder, çabuk gerilir ve çevresinden kaçmak veya kopmak ister.
Anksiyete yaşayan insanların belki de en büyük sorunlarından biri uyku problemidir. Kişi şiddetli kaygı yaşadığında, vücudumuzdaki savaş/kaç mekanizması devreye girer, kalp atışlarını hızlandırır, kas gerginliğini arttırır. Bu da otomatik olarak uykusuzluk yaratır. Kişi uykuya dalmakta güçlük çeker, gecenin herhangi bir diliminde uyandığında uykuya geri dönemez veya uykuyu sürdürmekte problem yaşar. Gece sağlıklı bir şekilde uykunun alınmaması kişiyi gün içerisinde daha kaygılı ve endişeli bir duruma sürükler. Kişi günlük hayattaki stres etkenlerine daha yoğun tepkiler verir ve önemsiz gözüken sıradan olaylarda bile duygularını daha yoğun bir şekilde yaşamaya başlar. Bu durum zamanla kısır bir döngü haline gelebilir ve kişinin günlük fonksiyonları ciddi bir şekilde olumsuz etkileyebilir.