Güncelleme Tarihi:
Film, iki ülkenin, Japonya-Türkiye, dostluğunu pekiştiren iki tarihi olayı anlatır. 1887 yılında Japon heyetinin İstanbul’u ziyaret etmesinin ardından Osmanlı firkateyni olan Ertuğrul Japonya’ya gider. Ertuğrul Japonya’dan geri dönmek için yola çıktığında ise kayalıklara çarpar ve 681 kişiyle sulara gömülür. Firkateynden yalnızca 69 kişi sağ kalır, yaralılar sahile ulaştığında Japon köylüler tarafından misafir edilirler. İlerleyen yıllarda Türk-Japon dostluğuna atfen kazanın yaşandığı bölgeye anıt dikilir. 1985 yılında İran-Irak savaşı esnasında ise; Saddam’ın emriyle Tahran havaalanının 24 saat içinde kapatılacağı duyurur. Bunun üzerine Japonya dışında bütün ülkeler uçaklarını göndererek kendi vatandaşlarını Tahran’dan çıkarır. Bu durumu öğrenen dönemin başbakanı Turgut Özal’ın talimatıyla, Tahran’dan tanınan sürenin bitimine yakın pilot Ali Özdemir’in yönettiği Türk uçağı Tahrandaki 215 Japon yolcuyu kurtarır.
Bu tarihi gerçeklerden yola çıkan Japonya ve Türkiye ortak yapımı filmin kadrosunda Seiyou Uchino, Kenan Ece, Shioli Kutsuna, Alican Yücesoy, Yui Natsukawa, Uğur Polat, Yukiyoshi Ozawa, Mehmet Özgür, Deniz Oral ve Tamer Levent gibi isimler bulunuyor.
Başrollerini Çağatay Ulusoy, Leyla Lydia Tuğutlu, Hüseyin Avni Danyal, Laçin Ceylan, Mustafa Avkıran, Nazan Kesal, Toprak Sağlam'ın paylaştığı romantik filmde aynı üniversitede öğrenci olan Barış ve Füsun’un tutku dolu aşk hikayesine tanıklık edeceğiz. Mimarlık öğrencisi olan ve hobi olarak müzik yapan Barış hayatın tadını çıkarmaktan keyif alan birisidir. Füsun’u ilk gördüğü anda hayatında hiç bilmediği bir duyguya kapılmıştır. Hep teğet geçen aşk bu defa Barış’ı yakalamıştır. Aşkı ona tattıran bu kız kimdir? İsmini bile bilmediği ama aşık olduğu bu kıza bir şekilde ulaşmak ister ve ulaşır da… Füsun’u bulmak, ulaşmak tamamdır da; aklında üniversiteyi derece ile bitirip Amerika’da master yapmaktan başka şey olmayan Füsun’u bir de aşka ikna etmek lazımdır. Yakışıklı, akıllı ve içten olan Barış, sonunda bunu da başarır. Füsun’u kendine aşık eder, evlenirler. Her şey masallardaki gibidir. Ta ki masal bir gün bozulana kadar. Yönetmenliğini Ali Bilgin’in, senaristliğini ise Yıldırım Türker’in üstlendiği Delibal yakında vizyonda olacak.
Johnny Utah genç bir FBI ajanıdır. Gizli bir görevle elit sporculardan oluşturulmuş ve başında Bodhi adındaki bir adamın yer aldığı bir hırsızlık çetesine sızar. Pek çok yeteneğe sahip olan bu sporcular polis güçlerinin dikkatini çekmektedir; zira sıra dışı yöntemlerle birçok suç işlemektedirler; şüpheler üzerlerindedir. Utah kimliğini gizleyerek bu ekip ile suç odaklarının bağını ispatlamaya çalışır.
Yüksek adrenalinli ve aksiyon dolu film pek çok cesur atletik sahneye sahip. 1991 yapımı Keanu Reeves ve Patrick Swayze'nin rol aldığı Point Break filminin yeniden çevrimi olan yapımın başrollerinde Luke Bracey ve Gerard Butler yer alıyor. Yönetmen ise Ericson Core.
İrlanda'lı bir spor muhabiri, ünlü sporcu Lance Armstrong'un Fransa Bisiklet Turu birinciliklerini performans arttırıcı maddeler kullanarak elde ettiğine inanmaktadır ve gerekli kanıtları bulmak için uzun soluklu bir maceranın içerisine atılır. David Walsh'un kitabından sinemaya uyarlanan filmin yönetmeni en son Philomena filmiyle izleyici karşısına çıkan Stephen Frears. Filmde ünlü bisikletçiye Ben Foster hayat verirken oyuncu kadrosunda Foster'a Lee Pace, Dustin Hoffman, Jesse Plemons ve Chris O'Dowd gibi isimler eşlik ediyor.
Çok da uzak olmayan bir gelecekten ilginç bir distopya öyküsü anlatıyor bize The Lobster. Yalnız kalmış, ilişkisi olmaya insanların tutuklandığı, alternatif bir gelecekte geçen öyküde, bekar insanlar korkunç bir otele yerleştirildikten 45 gün sonra, kendileriyle eşleşen kişiyle ilişkiye başlamak zorunda kalıyorlar. Eğer ki ilişkilerinde başarıyı yakalayamazlarsa, kendilerinin seçtikleri bir hayvana dönüştürülüyorlar!
Dogtooth ile dikkatle üzerine çeken yetenekli Yunan asıllı yönetmen Yorgos Lanthimos'un kamera arkasına geçtiği film, alışılmışın oldukça dışında, ilginç bir distopya öyküsü sunuyor izleyiciye. Başrollerini Colin Farrell, Ben Whishaw, Rachel Weisz ve Lea Seydoux gibisi isimlerin paylaştığı film; distopya meraklılarının ilgisini çekecek gibi görünüyor!
Barselona’da Bir Yaz Gecesi filminin yönetmeni Dani de la Orden, bu kez de Barselona’da bir yılbaşı gecesi bizlere birçok aşk hikâyesinin kapılarını aralayacak ve bu yılbaşı Barselona sokakları birbirinden farklı aşk hikayeleriyle ısınacak. Binlerce hikayenin saklı olduğu bir yılbaşı gecesi Barselona’da kahramanlarımız birbirinden farklı aşklar yaşamaktadır: Carles ve Paula, kötü giden evliliklerini ayakta tutmanın mücadelesini verirken, Oscar hayatının aşkını arama yolunda büyük bir adım atar. Laura, yıllarca sakladığı sırrını ailesine açmak üzereyken, Miguel kutlamalar sırasında çocukluk aşkına rastlar ve bütün kutlamayı birbirine katar. Sevginin farklı hallerinin anlatan filmin oyuncu kadrosunda Francesc Colomer, Jan Cornet, Joan Dausà gibi isimler yer alıyor. Filmin senaryo koltuğunda Daniel González, Eric Navarro, Eduard Sola oturuyor.
Buzul bilimci Claude Lorius, Antarktika gerçekleştirilen bir kutlama töreni sırasında ilginç bir detay fark eder. Sondajdan çıkan bir buz kalıbını viskisine atar ve erimekte olan buzda yıllarca önce sıkışmış hava olduğunu fark eder; bu aslında bir tarihi eserdir! Şuan 82 yaşında olan ünlü bilim adamı Lorius’un 1957’de başlayan bu araştırma serüveni Oscar ödüllü yönetmen Luc Jacquet, tarafından bir vasiyetnameye dönüştürülür. Jacquet, izleyecilere buzulların kalbinde gizlenmiş gerçekleri de birincil kişiden öğrenme fırsatını bu filmle sunuyor. Üzerinde hayatını sürdürdüğümüz gezegenin onbinlerce yıllık tarihinin buzullarda, donmuş halde keşfedilmeyi bekliyor.
1981 yılında geçen film, 1980 darbesi sonrasında Kars'ta yaşanan bir hikayeyi ele alıyor. O dönem aylarca karla kaplı olan bölgede darbenin getirdiği birçok sorunun yanısıra kömür bulmak da imkansızdır. Kömür yalnızca imtiyazlı kişilerin ve bazı devlet kurumlarının ulaşabildiği bir nimet niteliğindedir. Yakın üç arkadaş olan Serhat, Gürbüz ve İbo darbenin ardından gelen karne tatilinde oyun oynamak yerine kömür aramaya başlayacaktır. En temel ihtiyaçlarından biri olan ısınma ihtiyacı için verecekleri bu mücadele çocukluklarını şekillendirecek bir dayanışma hikayesine dönüşecektir..
Faruk Hacıhafızoğlu'nun senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı filmin başlıca rollerinde Taha Tegin Özdemir, Yakup Özgür Kurtaal, Ömer Uluç ve İlker Sır gibi isimler yer alıyor.
Mahir Bey, kendi halinde ve vakur kişiliği ile bilinen başarılı bir müzisyendir. Müzik kariyeri ise gençlik yıllarına kadar dayanmaktadır. Duru ise henüz üniversiteye giden, orta halli bir ailenin kızıdır. Genelde içine kapanık ve sessiz bir kişiliği vardır. Duru’nun babası Ali Bey ise tipik bir orta sınıf, muhafazakar aile babası olarak ev içinde kuralcı ve kızlarına karşı baskıcıdır; bir o kadar da "geleneklerine" bağlı olan bir adamdır. Mahir Bey ve kızının okul arkadaşı Duru'nun arasında adı konulamayan bir çekim oluşur ama ikisinin de birbirlerine karşı çekinceleri vardır. Selim Evci'nin üçüncü uzun metrajlı filminde İlhan Şeşen, Settar Tanrıöğen ve Türkü Turan başrolleri paylaşıyor.