Güncelleme Tarihi:
Aşk Olsun
Kadınlara "aşk doktorluğu" yaparak hayatını kazanan Ozan'ın yeni müşterisi Ceyda, ayrıldığı sevgilisi Caner’e geri dönebilmek amacıyla Ozan’ın yardımını ister. Fakat Caner, yaşadığı aşk acısını unutmak için yeni bir ilişkiye yelken açmıştır bile. Hiç hesapta yokken aşk doktoru Ozan, Pınar ile karşılaşır ve ona aşık olur. Bu arada esas görevini de unutmaz ve eski sevgililerin tekrar bir araya gelmesi için bir oyun düzenler. Fakat Ozan'ın planını Pınar fark eder ve Ozan’ın hayalini kurduğu ilişki başlamadan nihayete erer. Arap saçına dönen ilişkiler ağında bu eğlenceli dörtlü kendi mutlu sonlarını yakalayabilecekler midir?
1950 - 1970 yılları arasında Bulgaristan'da gördükleri baskıdan dolayı Türkiye'ye kaçmaya çalışan 3 Türk gencinin hikayesi anlatılıyor. On yaşından beri gazetelere yazılar yazan Mustafa'nın gözünden, dönemin koşullarının aktarıldığı film, küçüklüğünden beri Türkiye'ye gitmek isteyen fakat Bulgaristan'daki askerlik kurallarını ihlâl ettiği için turist olarak bile giremeyeceği ülkenin hasretiyle yanıp tutuşur. Öyle ki evlenip aile kurduktan sonra bile bulunduğu ülkenin koşulları, onu özlemini çektiği Türkiye'ye gitmeye zorlayacaktır. Bu yolda benzer kısıtlamalara mağruz kalan Fehim ve Ramazan da kendisine yoldaşlık edecektir.
Viyana'da yaşayan Yahudi bir kadın olan Maria Altmann, İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi ve yaşadığı yerin Nazi kuşatması altına girmesiyle Viyana'yı ülkesini terk etmek zorunda kalır. Ülkesinden ayrı, mülteci olarak geçirdiği 60 yılın ardından Maria, Viyana'ya geri dönmeye karar verir ve bunun için geçerli bir nedeni de vardır. Zamanında Nazilerin el koydukları aile mirasını ve en önemlisi Gustav Klim'in, teyzesini resmettiği önemli tabloyu geri almaya kararlıdır. 80 yaşındaki Maria, yanında genç ve deneyimsiz avukatı Randy Schoenberg ile birlikte Avusturya hükümetinde sürecek bir yolculuğa atılır. Ne var ki bu yolculuk Maria'nın geçmişindeki sır ve gerçeklerin ortaya çıkacağı bir deneyime dönüşür.
Sonsuz Bir Aşk
Başrolünde İsmail Hacıoğlu'nun yer aldığı "Sonsuz" filminin devam filmi niteliğinde olan yapıtta içten bir dostluk hikayesine tanık oluyoruz. Kanser hastalığına yakalanan Volkan ve Serhan'ın hayatına bu kez Özlem isimli bir yolcu konuk oluyor. Birlikte çıktıkları yolculukta ise yaşamaya duydukları sevgiyle kaderlerine bir kez daha meydan okuyorlar.
Vincent Stephens, Luke Seacord, Dr. Chris Vanowen, Marty Landry ve Phillip Williams eşlerini aldatmak için kendilerine has bir çatı katı dizayn eden beş arkadaştır. Bir gün bu son derece mahrem sığınaklarında bir kadının cesetini bulmalarıyla birlikte de beş kafadarın hayatı değişmeye başlar. Dairenin anahtarı sadece bu beş kişide vardır ve bu yüzden başlangıçta her biri diğerleri için bir potansiyel suçludur. Ancak hemen ardından bir yüzleşme sürecine girerler, geçmişteki yaşantılarından parçalar ortaya dökülmeye başlar. Böylece hem etraflarından hem de eşlerinden sakladıkları en büyük sırlar da birer birer açığa çıkacaktır.
16 yaşındaki Marie, ailesiyle birlikte küçük bir adada yaşamaktadır. Fakat genç kızın annesi ileri seviyede hastadır ve babası bir taraftan Marie'nin hasta annesine bakarken diğer yandan da evinin geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Marie'nin çine sıkıştığı bu kasvetli hayatı, çevrede bir anda gerçekleşmeye başlayan şüpheli ölümler ile birlikte daha da karanlık bir hale bürünecektir. Çevredeki ölümlerle birlikte, Marie'nin vücudunda da birtakım değişiklikler başlamıştır. Peki genç kızın çevrede başlayan bu ölümlerle doğrudan bir ilgisi var mıdır?
Ağırlıklı olarak kısa filmlerle ve televizyon sektörüne yönelik işleriyle tanınan Joas Govaets'in ilk uzun metrajlı projesi olan film, izci grubuyla yaz kampına giden 12 yaşındaki Sam'in, ormandaki kabusla yüzleşmesini anlatıyor. Gruptaki herkesi tek tek avlamaya başlayan bu karanlık yaratık, gerçekte hayal gücü fazlasıyla geniş olan Sam'in haya gücü mü yoksa hayallere dahi sığamayacak kadar korkunç bir tehdit midir?
Bir grup Amerikalı arkeolog, Mısır çöllerinin derinliklerine gömülmüş olan antik çağ piramitlerinden birini gün yüzüne çıkartır. Fakat sonsuz gibi görünen, karanlık duvarları arasında kaybolurlar. Dışarı çıkacak bir yol ararken, gün ışığını bir daha görme umutlarını gitgide kaybederler. Piramitte hem kıstırılmışlardır, hem de tek tek avlanmaktadırlar.
2020'de geçen hikayede karısı Laura ile birlikte bir İngiliz ticaret gemisinin enkazını keşfetmek için dalan Jay Fennel'in öyküsü ele alınıyor. Bu tehlikeli dalış sırasında Laura tuzağa düşer, kocası Jay ise onu kurtarmaya çalışırken kazaya uğrayıp komaya girer. Başarılı bir deniz arkeologu olan Jay'in beyin ölümü gerçekleşmiştir. Hikaye sonrasında 1778 tarihine geri dönüp benzer bir hikayenin başkarakteri olan James Stewart'ın öyküsüne odaklanır.
Londra'da yaşayan muhabir Maziar Bahari, İran'da gerçekleşecek başkanlık seçimleri için en fazla bir hafta sürecek bir görev nedeniyle İran'a gider. Arkasında bıraktığı hamile nişanlısını son kez öptüğünde en kısa zamanda döneceğinin sözünü vermiş olsa da İran'a ayak bastığında işler beklediği gibi gitmez. Bahari, kendini ülkenin en ürkütücü hapishanesinde, uzun saatler süren sorgu seanslarında bulacak; üç aydan fazla süren bu işkence süresince kaderi, sadece kokusundan tanıdığı bir adamın, Rosewater'ın ellerinde olacaktır.