Bir doz sonsuz aşk aşısı?

Güncelleme Tarihi:

Bir doz sonsuz aşk aşısı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 03, 2006 06:00

Cinsel istek artırıcı testesteron bantlarının piyasaya çıkması çalışmaları sürerken bilim adamları bu kez bağlılık hormonu oxycotin üzerine çalışmaya başladı.

Haberin Devamı

Oxytocin hormonlu aşı için bir süre daha beklememiz gerekse de asıl soru şu: ilişkinizin ömrünü uzatmak için bir aşı ya da hap ister miydiniz?

Bu konuda araştırma yapan Amerikalı Kathleen Light'a göre sırada "sonsuz aşk iksiri" diyebileceğimiz bir aşının hazırlanması var!

Sonunda olan oldu! Aşkı da ameliyat masasına yatırıp, dikmeye, biçmeye; tamir etmek için herşeyi yapmaya başladık. Hayırlısı olsun. Belli ki ilerleyen yıllarda bitmiş aşklardan oluşan çöp yığınlarına pek rastlamayacağız. Çünkü bilim adamları öyle bir aşk iksiri keşfetmek üzere çalışıyorlar ki, filmlerde yaşanan o uzun ömürlü aşklar hayal olmaktan çıkacağa benziyor. ABD'de senelerdir yapılan araştırmalara göre, aşk zaten tamamen kimyasal bir olgu. Beynimizin gönderdiği sinyallerle devreye geçen bir takım hormonlar sayesinde denizleri aşacak, dağları delecek hale gelip, hormonların etkisi geçtiğinde de o büyük aşk yaşadığımız kişiyle birbirini hiç tanımamış iki yabancı haline geliyoruz. Peki ya bu hormanların etkisi hiç geçmese, biz hep aynı kişiye aşık kalsak? Çok mu ütopik? Artık değil, ABD'de bilim adamları aşkın da iksirini bulmak üzereler. Müjdeli haber, ABD North Carolina Üniversitesi profesörlerinden Kathleen Light'dan geliyor. Nasıl mı? Hemen açıklamaya çalışayım.

Başroloyuncusu oxytocin!

Aşık olmayı etkileyen dört temel hormonumuz var. Bunların üçü; dopamine, serotonin ve testesteron aşkın cinsel boyutunda yer alan yani karşımızdaki insanı üreme içgüdüsüyle arzulamamızı sağlayan hormonlar. Örneğin, ABD'de testesteron bantları konusunda yapılan deneyde, 100 kadının karnına bu bantlardan yapıştırılmış. Bu kadınlar haftada iki defa kullandıkları bantlar sayesinde partnerlerini her zamankinden daha çekici bulduklarını anlatıyor. Dopamine ise bir başkasını çekici bulmamızdaki en büyük etken; öyle bir heyecan deposu ki, aşıkların deliye dönmesine neden oluyor. Antidepresan haplarda da kullanılan serotonin ise tatmin duygusunu açığa çıkarıyor.

Ancak bir ilişkinin uzun ömürlü olması için bunların hiçbiri tek başına yeterli değil. Ömür boyu sürecek bir aşk için asıl gerekli olan hormon ise oxytocin! Yani başroloyuncusu dördüncü hormon. Oxytocin, nam-ı değer bağlılık hormonu, ilk aşık olduğunuzdaki o vurucu etkiyi yapmıyor ama çiftlerin birbirine bağlanmasını, aradaki tutkunun değil, sevgi bağının güçlenmesini sağlıyor. En çok oxytocin'i birbirine en çok sarılan, kucaklayan, yakın duran kısacası sıcaklık hissi verebilen çiftler salgılıyor.

Günümüz aşklarının en büyük eksiği olan oxytocin üzerinde yapılan araştırmalar bir hayli ilginç. Fare çiftlerine düzenli olarak oxytocin enjekte edilen araştırmada, oxytocin enjeksiyonuna son verildiği andan itibaren, fareler çiftlerinin yanına bile gitmiyorlar. Oxyocin iğnesi tekrarlandığında ise eskisinden de büyük bir bağla birbirlerine bağlanıp hiç ayrılmıyorlar. Şimdi uzmanlar, fareler üzerinde yapılan bu deneyleri insanlar üzerinde de yapmaya hazırlanıyorlar; hatta ABD North Carolina Üniversitesi profesörlerinden Kathleen Light, bunun hap veya enjeksiyon şeklinde piyasaya çıkabileceğini söylüyor..

Orgazm olmayı tetikliyor

Oxytocin, aynı zamanda orgazm olmayı tetikleyen ve orgazm sırasında da salgılanan bir hormon. Bu sayede, oxytocin aslında kafamızda aşık olduğumuz insan tipinin bir şablonunu çıkarmaya da yardım ediyor. İşte bu yüzden, eski sevgilimizden ayrılsak bile, genelde benzer özelliklere sahip birini bulmaya meyilliyiz. New York Üniversitesi psikiyatri bölümünden Prof. Arthur Aron'a göre, aslında, aşk gerçekten bir bağımlılık çünkü aşıkken salgıladığımız bir çok kimyasal, kokainin de içinde bulunan kimyasallarla aynı. Bu bağımlılığı çeşitli kimyasallarla uzatmak mümkün mümkün olmasına ama bu durumda işin içine yasalar, ahlak kuralları hatta reklam endüstrisi bile giriyor. İlaç piyasaya çıktığında insanların nasıl etkileneceği, ne gibi sonuçlar çıkacağı da ayrı bir tartışma konusu. Ama 'düşünün, sonsuza kadar yapay bir yöntemle aşık mı kalmak ister siniz, yoksa yeni birisiyle tanışıp, o ilk heyecanı birçok defa başka başka kişilerle mi yaşamak istersiniz?

Helen Fisher'a göre oxytocin seviyesini artırmanın yolları

* Partnerinizle bol bol fiziksel temasta bulunun, bunun illa seks anlamında olmasına gerek yok. Onun yanağına ufak bir dokunuş ya da kolunu okşamak bile oxytocin salgılanmasına yardımcı oluyor. Masaj yapmak ve yapılması sayesinde çiftlerin birbirine bağlanması gerçekleşiyor.

* Elele tutuşun ve birbirinizin elini okşayın. Sosyal bilimcilere göre aşkın ömrü ortalama dört yıl ama aşk, fiziksel teması fazla olan çiftlerde çok daha uzun sürüyor.

* Beraberken saatlerce zaman geçirin, hiçbir aktivitede bulunmasanız bile, oxytocin'in belli bir zaman diliminden sonra daha çok salgılandığını unutmayın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!