Oluşturulma Tarihi: Temmuz 30, 2013 15:19
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Şef Diyetisyeni Sevinç Yetişen, Ramazan'da bir ay dinlenmeye çekilen midenin, bayramda tatlı ve hamur işi yiyeceklerle yorulmaması gerektiğini belirterek bu yiyeceklerin fazla tüketilmesinin, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları ile diyabete zemin hazırladığını bildirdi...
Yetişen, yaptığı açıklamada, ramazanda oruç tutmanın kişinin beslenme durumunu önemli ölçüde etkilediğini, ayrıca kan limiti, lipo protein, protein, C vitamini ve hemoglobin değerleri üzerinde de etki yaptığını kaydetti. Yapılan araştırmalara göre, ramazan ayı boyunca toplam yiyecek alımı azaldığı için kilo kaybı görülmesi gerekirken, öğün sayısı ikiye inmesine rağmen, tatlı ve tahıl ağırlıklı beslenen Türk toplumunda, nüfusun yüzde 25'inde kilo alımı görüldüğüne dikkati çeken Yetişen, oysa şekerli ve hamurlu gıda tüketimini azaltarak standart kiloyu yakalamanın mümkün olduğunu vurguladı.
Yetişen, ramazan süresince en çok karşılaşılan sorunlardan birinin de, sebze, meyve ve su tüketiminin azalmasıyla oluşan konstipasyon (kabızlık) olduğunu belirterek, vücudun sağlıklı şekilde işlevini yerine getirebilmesi için her türlü gıdanın, ramazanda da düzenli olarak tüketilmesi gerektiğini söyledi.
Ne yapmalı?
Ramazan süresince değişen beslenme alışkanlığının, biraz dikkat edilmesi durumunda, bayram sonrası yine eski şekline döneceğini ifade eden Yetişen, şunları söyledi:
''Ramazanda bir ay dinlenmeye çekilen mide, bayramda tatlı ve hamur işi yiyeceklerle yorulmamalı. Özellikle, ağır hamur tatlıları, kızartmalar, yağlı yiyecekler fazla tüketilmemelidir. Bayramın ilk günlerinde az ve sık aralıklarla sebze ve meyveye ağırlık vererek beslenmeli, vücudun eski düzenine dönmesi sağlanmalıdır.'' Yetişen, bayram ziyaretlerinde ikram edilen tatlıların nezaket gereği geri çevrilmediğine işaret ederek, ''Şekerli, yağlı yiyeceklerin fazla tüketilmesi, hiper tansiyon, kalp ve damar hastalıkları ile diyabete zemin hazırlıyor. Özellikle, 45 yaş ve üstü kişiler risk altında'' diye konuştu.