Güncelleme Tarihi:
Aşk gerçekten de gözümüzü kör eder ve inanılmayacak kadar şanslı olduğumuzu ve tam da istediğimiz insanı bulduğumuzu düşündürür bize. Oysa karşımızdaki insanda yücelttiğimiz özellikler aslında kendi benliğimizde sahip olduklarımız ya da en azından olmayı arzu ettiklerimizdir. İnsanlar, kendi sahip oldukları özelliklere sahip insanları beğenir ve onaylarlar.
Aşık olduğumuz insanın her davranışı bizim için kusursuzdur ve dışarıdan gelen tepkilere de mazeretlerimiz hazırdır zaten;
Aşık olduğumuz insan "kaba" değil, açık sözlüdür.
Aşık olduğumuz insan "cimri" değil, tutumludur.
Aşık olduğumuz insan "sorumsuz" değil, yüreği yaralıdır...
İlişki ilerledikçe mazeretler kımıldamaya, altında yatan çıplak gerçekler aralanmaya başlar. Fakat gerçeklerle yüzleşmek de her zaman kolay değildir. Evet aşık olduğumuz insan zaman zaman kaba, sorumsuz hatta biraz da cimri olabilir ama kim mükemmeldir ki zaten? Bu saatten sonra yeni bir ilişki kurulsa, onda da sorunlar olmayacak mıdır?
Zaman geçip de aşk, başka gözleri kör etmek için uçup gittiğinde çıplak gözlerimizde hayal kırıklıkları ve tükenmişlik alır yerini. En baştaki "aşığım" parıltıları bu defa yerini "yanılmışım" ve "değmezmiş" gözyaşlarına bırakır.
Oysa değişen aşık olduğumuz insan değildir. Sadece bizim ona bakış açımız değişmiştir.
Şairin de dediği gibi, "seversin, kavuşamayınca aşk olur" belki de.
Aşkı sevgiden ayıran duygu acı mıdır gerçekten?
Gerçeklerin kabul edilmediği, kör gözlerle baktığımız hiçbir ilişkide ne sevgi ne de aşk barınabilir. Her ilişkide, ister adı aşk olsun ister sevgi, ilişkinin sürekliliğini sağlayan "saygı"dır. Kendisine saygısı olmayan bir bireyin, başkasına saygı duyması da imkansızdır.
Siz kendinizi sevmiyor ve kendinize saygı duymuyorsanız başka birinin sizi sevmesini nasıl beklersiniz?
Hayatınızın merkezine kendinizi koyun. Kendinizi sevin ve saygı duyun. Siz hakkettiğinize inandığınızda, kalıcı sevgi de aşk da sizi bulacaktır zaten.
Yeşim Varol Şen
Yaşam Koçu ve İlişki Terapisti
www.duruyasam.com