Güncelleme Tarihi:
Sadece Türkiye’de yayınlanmış olan ve azımsanmayacak bir kitlesi bulunan Taylor, son kitabı ile aşkı öldürmeye karar vererek gençlerin dikkatini üzerine çekmeyi başardı!
Merryliss Taylor, ilk olarak Lovely Book tarafından Mart 2019’da yayınlanmış olan “FQ – Fantezi Zekası” isimli eseriyle dikkat çekmişti. Bu ilk kitabında bizzat kendi yaşadıklarını kaleme alarak aldatılan bir kadının, eşinden nasıl intikam aldığını anlatmış ve okuyucularına, daha önce kimsenin duymadığı bir zekâ türünden bahsetmişti. Cesur cümleler kuran ve bunlardan da asla utanmayan Taylor, “Ben, biz kadınlara ve kadının gücüne inanıyorum. Bir kadın isterse her şeyi yapabilir ve kadın değişirse dünya değişir.” diyerek hemcinslerine güç verirken erkeklere de gözdağı vermekten geri durmuyor. Bunu da ilk romanında bizzat kendi hayatıyla kanıtlıyor. Yazdıkları o kadar inanılmaz ve çarpıcı ki bundan kendisi bile ürküyor. Bu yüzden de şimdilik kendini ifşa etmek istemiyor. Bunu şu şekilde özetliyor: “Yaşadıklarım o kadar ağırdı ki kendi ülkemde bunları yayınlamaya ve dikkat çekmeye cesaret edemedim ama bunları duyan insanların da tepkilerini merak etmiyor değildim. Bu yüzden de hiç bilinmediğim bir ülkede, hiç tanınmadığım bir coğrafyada kitabımın basılması fikri beni heyecanlandırdı. Türkiye’deki maceram işte böyle başladı. İyi ki de başlamış. Türkler beni tahmin etmediğim kadar çok sevdi ve okumaya değer buldu.”
Merryliss Taylor, son kitabı “Ve Aşk S*çtı” ile de aşk hakkındaki bütün doğruları tersyüz etmeye karar vermiş olacak ki kitabının arka kapağına şunları yazmış:
Hani birini seviyor, ona bağlanıyor; âşık oluyorsunuz da aklınıza sürekli, “Bir şey eksik ama ne?” diye bir soru takılıyor ya! Ah, inanın ben de aynıydım ve birkaç yıl önce eksik olanı bulmayı başardım. Sonra anladım ki suratı asık âşıklar; mutsuz erkekler, umutsuz kızlar;
hep o eksik parça için gülmeyi unutmuşlar. Şimdi her şeyi bırakın, gülmeye ve kendinizi bulmaya hazırlanın! Çünkü bu kitap, “aşk ve ilişkiler” konusundaki o eksik parça için yazıldı. Çünkü bu kitap, aşkın bizlere öğretildiği gibi bir şey olmadığını anlatmak için yazıldı. Gerçekçi olalım ve soralım; bir erkeğin ya da kadının peşine takılıp ömür tüketmek, ne kadar akıllıca olabilir? Bir sincap, bir fıstığı kaç değişik şekilde yiyebilir? Peki, hangi insan; bir diğerinden ne kadar farklı sevebilir? E, kadın, erkek hepimiz aynıysak şayet, hiç kimse abartılmaya değecek kadar özel değildir elbet.“Ne düşünüyorsun aşkım?” dediklerimiz, bize “Hiiiç!” derken aslında ne düşünüyor? Bize “Seni seviyorum.” diyenler esasında ne söylemek istiyor?.. Kısacası; söylediklerimiz söylemek istediklerimiz değilse kim, kimden neleri gizliyor lanet? Ha, bir de bu hikâyenin sonunda; aklınızda, ne baktığınız her yerde gördüğünüz o adam kalacak ne de gördüğünüz bütün kadınlarda aradığınız o kadın. Bu hikâyenin sonunda aşk ölecek, aşk; gebersin pislik.
Sözün özü: Özellikle gençleri hedef alan ve yazdıklarıyla bir erkeğin ya da kadının peşine takılarak; değil yıllarını, saatlerini bile boşa harcamalarına üzülen ve bunun önüne geçmek için önce kendilerine âşık olmaları gerektiğini anlatan Taylor, “Kimsenin kimse için kendini paralamasına gerek yok! Son kitabımda yazdıklarımı yapan herkes vazgeçilmez olur.” diyerek oldukça da iddialı bir söz ediyor.
10 yaşındaki kızı Mona ile Madrid’de hayatını sürdüren 32 yaşındaki yazar, kitaplarında “aşk kavramını” bambaşka bir hale getirerek nefes kesici yorumlarıyla âdeta aşkın sonunu getirmeye çalışıyor. İşin doğrusu fark yaratan anlatılarıyla daha uzun süre konuşulacağa benziyor.