Güncelleme Tarihi:
Aşk konusunda yapılan bilimsel araştırmalar, aşık olmakla aşık olunduğu zaman salgılanan hormonlar arasında yadsınması zor bir ilişki bulunduğunu gösteriyor. Aşık olmak üç ayrı evrede gerçekleşiyor ve bu evrelerin her birinde farklı hormonlar rol oynuyor. Çekici bulduğumuz kişinin görüntüsü kadar çevresine yaydığı koku da önem taşıyor. İlginç de olsa, görünüş ve koku olarak ebeveynlerimize benzeyen kişilerden hoşlanıyoruz.ABD'nin New Jersey kentindeki Rutgers Üniversitesi'nde yapılan araştırmalar, aşkın evrelerinin farklı hormonlar salgılanmasıyla ilişkili olduğunu gösteriyor. Aşkın ilk evresi olan şehvet, seks hormonları olan testosteron ve östrojen hormonlarının salgılandğı evre. Çekim evresi diye adlandırılan ikinci evrede, insanın gözü aşık olduğu kişiden başkasını görmüyor. Bu dönemde iştahsızlık, uykusuzluk gibi bazı hastalıkların da belirtileri arasında yer alan semptomlar gözleniyor. Bu dönemde dopamin, adrenalin ve serotonin hormonları salgılanıyor.Aşkın üçüncü evresi de bağlanma diye adlandırılıyor. Çifti uzun süre bir arada tutan bu evrede iki ayrı hormon salgılanıyor. Bu hormonlardan biri, doğum sırasında hipotalamus bezesi tarafından salgılanan ve aynı zamanda süt salgılanmasına da yardımcı olan oxytocin hormonu.Bu hormon orgazm sırasında hem kadın hem de erkek tarafından salgılanıyor. Salgılanan diğer madde de, vasopressin adı verilen ve uzun süreli ilişkilerde bağlanma konusunda önemli nrol oynayan bir kimyasal. Bilimsel gerçekler, aşkın hormonların yarattığı bir ilüzyon, aşk semptomlarının hastalık belirtilerine benzer olduğunu söyleyedursun... Ya sizin aşkınız bunlardan hangisi? Aşkı sadece hormonlarla anlatmak doğru mu? Bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşın, tabii herkesin aşk tanımının farklı olduğunu da unutmayın...Düşüncelerinizi paylaşmak için tıklayın!